ғᴏʀ | nixienora
1┆❝ This feeling makes me sick. ❞
583 wordsHeeseung, teki takılı kulaklığından şarkı dinlerken önündeki defterden notları okumaya çalışıyordu ama en sevdiği şarkıya eşlik ederken bu tabii ki pek de kolay değildi.
Even though we're goin' through it
And it makes you feel alone
Just know that I would die for you
Baby, I would die for you, yeah
Ayrılığa yaklaşsak da
Ve bu seni yalnız hissettirse de
Sadece şunu bil ki senin için ölürüm
Bebeğim, senin için ölürüm, evetBiri için ölmeyi düşündü bir anda. Şarkı bu sözlerden sonra hemen devam ediyordu ama bunu düşünmek o belki bir saniyeyi bile daha uzun hissettirmişti. Biri için ölebilir miydi? Ölmeyi göze alabilir miydi? Aşık olduğu kişi için?
The distance and the time between us
It'll never change my mind
'Cause baby, I would die for you
Aramızdaki mesafe ve zaman
Fikrimi asla değiştirmeyecek
Çünkü bebeğim, senin için ölürümŞarkıya dalmış bir şekilde notları okuyor ama okuduğunu anlamayı unutuyorken yanına oturan bedeni fark etmemişti.
Baby, I would die for you, yeah
Bebeğim, senin için ölürüm, evetKulaklığının takılı olmadığı kulağına gelen sesle şarkıyı kapatmak yerine sesini kıstı ve şaşkınlıkla ona bakıp gülümseyen gence döndü.
"Jake? Ne? Nasıl devam ettirdin?"
"Uuhh? Sesli söylediğinin farkında değil misin?"
Diğeri gülerek sorduğunda Heeseung bir an afallamıştı. Ne yani zaten küçük ve pek de ses çıkmayan bu kafenin içinde sesli bir şekilde şarkı mı söylemişti? Niye bunun farkına varmamıştı? Dudaklarını kıpırdatıp eşlik ettiğini az çok hatırlıyordu ama kendi sesi kulağına hiç gelmemiş gibiydi.
"Yapma... Uyarmalıydın."
Şu anda çoğunlukla oturup ders çalışan insanları şarkı söyleyerek rahatsız etmek istemişti ama Jake etraflarına bir göz attıktan sonra ona dönüp omuz silktiğinde bir iç çekti.
"Rahatsız olmuş gözükmüyorlardı. Konservatuvar öğrencisisin, işin şarkı söylemek zaten."
"Öyle ama durduk yere kafeden birinin şarkı söylediğini duymak... İnsanlar buraya çalışmak için geliyor."
"Ve senin çalışman da şarkı söylemek?"
Jake gülümseyerek inat ettiğinde Heeseung göz devirerek susmuştu.
"Seninle uğraşacak halde değilim..."
"Ben de öyle. Kahve alıp çıkacaktım, seni görünce selam vereyim dedim."
Daha büyük gülümsediğinde diğeri, elini kalbine götürme isteğini bastırmaya çalıştı. Jake Sim... Onu gördüğü her an umutsuzca nasıl aşık olduğunu hatırlatıyordu.
Tatlı, küçük heyecan kalbine vursa bile bir anlığına midesinin bulandığını hissetti. Bu rahatsız his onun yüzünü buruşturup önüne dönmesine neden olduğunda Jake'in yüzündeki gülümseme düşmüştü.
"Hey, benden o kadar mı nefret ediyorsun?"
"Hayır, elbette hayır. Öğün atladım, ondan midem bulanıyor sanırım."
"Neden son zamanlarda zaman yönetimin bu kadar kötü?"
"Biliyorum... Ödev yaparken dersleri unutuyorum. Onlara yetişeceğim derken kendi hayatımda ilgilenemiyorum."
Kulağında çoktan başka şarkıya geçmiş olan playlistini telefonundan kapattı ve alnını ovuşturdu. Son zamanlarda gerçekten kötüydü, oldukça stresli ve gergin bir hayatı vardı, bu da onun ruh haline yansıyordu.
"Yardımcı olabileceğim bir şey varsa bana söyle."
Omzuna koyulan el ve yumuşak bir ses tonu onun, kafasını çevirmesine neden olduğunda gördüğü yüz bu sefer ona duygu karmaşaları yaşattı. Aynı zamanda hem heyecanlanıyor hem de gerim gerim geriyordu. Daha önce neden böyle olmadığına anlam vermeye çalışırken çaktırmadan kendini gülümseme zorladı.
"Tabii ki, teşekkür ederim."
Yanımda olman bile yetiyor.
"Gitsem sorun olur mu? Durmamı ister misin?"
"Hayır, sorun yok. Şimdi çıksan sonraki dersine anca yetişirsin zaten."
Jake doğrulup saatine bakmış ve kafa sallayarak onu onaylamıştı.
"Evet, haklısın. Kahve alıp çıkacağım. Sonra görüşürüz Hee!"
El sallayıp kahvesini almaya giderken Heeseung da ardından elini salladı. Önüne dönerken bu sefer kendini tutmadan elini hızla atan kalbinin üzerine koymuştu. Boğazına oturan bir yumru ve gözlerinin dolmasına neden olan bir sızıntı onu şaşırtırken neden böyle olduğunu düşünüyordu. Bulanan midesini belki yatıştırır diye birkaç yudum kahve içti ama düzelmeyeceğini fark edince toparlanıp kafeden çıktı. Belki de bir güzel yemek yemeliydi. En iyisi Jay'in yanına gitmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴅɪᴇ ғᴏʀ ʏᴏᴜ ✓
Fiksi Penggemar| ᴇɴʜʏᴘᴇɴ | | ᴊᴀᴋᴇ sɪᴍ × ʟᴇᴇ ʜᴇᴇsᴇᴜɴɢ | Aşk, sizi garip hissettirir. Sanki midenizde bir gül bahçesi var da kelebekler uçuşuyormuş gibi hoş, güzel. Ama ona olan aşkınızdan oluşan gülleri onun yüzünden kusmak o kadar da güzel değil. | ! | Mutsuz son...