ㅡ 𝐂𝐡𝐚𝐩𝐭𝐞𝐫 𝐕𝐈𝐈𝐈

44 7 1
                                    

8┆❝ I would live a beautiful life
remembering how you made me feel. ❞
637 words

Heeseung mutluluktan mı yoksa acınası halde olduğundan mı ağlaması gerektiğini bilemiyordu. Doğal olarak arkadaşları, onun hastalığı konusunda endişelenmişlerdi ve iyi olduğuna dair emin olmak istiyorlardı. Sunghoon ve Jay'in yanında olması çok güzeldi, kesinlikle kafasını dağıtıyor ve yorgun da olsa gülümsetiyorlardı. Ama Jake... O ne yaparsa yapsın Heeseung ona baktıkça hıçkırarak ağlayacakmış gibi hissediyordu. Şaka yaptığında gülemiyordu, ona sarıldığında karşılık veremiyordu, onun için bir şey yapacak olsa Heeseung hemen durduruyordu. Jake'in yarardan çok zararı oluyordu ve Heeseung, hem Jake'in ne kadar hayal kırıklığına gördüğünde hem de onun yanında olduğunu hissettiğinde kalbinin adeta dikenli dallarla sımsıkı sarıldığını hissediyor, daralıyordu.

Hissettiklerini saklamaya çalışsa da bu kolay değildi. Bazen acı o kadar dayanılmayacak kadar kötüydü ki kendini tutamayıp Jake'in yanında ağlıyordu, Jake ona sarıldığında ise hıçkırıkları şiddetleniyordu. Arkadaşı neden böyle olduğunu anlamadı ama hem Heeseung'ın dolduğundan ve artık patlama noktasına geldiğinden hem de artık yanında arkadaşlarının olduğu için duygulanmasından olduğunu düşünüyordu, tabii ki sarılışını her sıkılaştırdığında Heeseung'ın içinde bir çiçeğin daha açtığından habersizdi.

Şansına, Jake ile yalnız başına olduğu bir gün daha. Jay ve Sunghoon'un finalleri başlamıştı bu yüzden çalışıyorlardı ve Heeseung'a göz kulak olma görevi Jake'e verilmişti. Her ne kadar çocuk gibi her gün ilgilenilmek hoşuna gitmese de arkadaşlarıyla vakit geçirmek güzeldi.

Sunghoon onu fazla boğmuyordu, kötü hissettiğini gördüğü veya Heeseung yine çiçek kusmaya başladığı zaman oldukça dikkatliydi. Bu yüzden onunla vakit geçirmek daha rahattı.

Jay sık sık iyi olup olmadığını soruyordu ama yine fazla sıkmıyordu. Heeseung'ın iyi hissetmesi rahatsız hissetmesinden daha önemliydi bu yüzden Heeseung onunla olduğu zaman ilgiden biraz sıkılsa bile Jay, fazla önemsemiyordu.

Jake ise en kötüsüydü. Her zaman yanındaydı, sürekli ona endişeyle bakıyordu, Heeseung'ın en ufak kıpırdamasında adeta panikliyordu. Bu gerçekten çok tatlıydı ama Heeseung'ın gerçekten kalbi acıyordu. Jake'in ona çok değer verdiğini görebiliyordu ama yeteri kadar değil, istediği şekilde değil.

"Başka bir şey ister misin Heeseung?"

Heeseung zorlukla ağzındaki lokmayı çiğneyebiliyordu. Jake'in yumuşak ve endişeli sesi yine burun direğinin sızlamasına neden oldu. Titreyen eli kekten başka bir ısırık almak için yukarı gitti ve hızlıca bir lokma daha aldı.

"Hayır, teşekkür ederim."

"Tamam, bir şey istersen söyle, olur mu?"

Gözleri yandı ve kalbi sıkıştı. Sesli bir cevap vermek yerine gözlerini kapatmış ve belli belirsiz bir kafa sallamıştı. Jake'in yumuşak bir iç çektiğini duyduğunda gözlerini açtı ama diğerine bakmadı. Kekin son lokmasını ağzına atarken masaya bakıyordu.

Düşündü.

Jake, onu sadece bir arkadaş olarak görürken bile çok değer veriyor; onun için çok endişeleniyordu. Sunghoon ve Jay de öyle. Acaba Heeseung bencillik mi ediyordu? Sırf Jake'e olan hislerinden vazgeçmek istemediği için arkadaşlarını mı incitiyordu? Aynı zamanda sevdiği kişinin kendisini de öyle?

"Jake, söylesene benim yerimde sen olsaydın..."

Heeseung birden konuşmaya başladığında Jake anında ona döndü. Arkadaşının ani sesi onu alarma geçirmişti ama normal bir soru sormak için konuştuğunu görünce gözle görülür bir şekilde rahatladı.

"Ve senin yerinde ben olup senin için bu kadar üzülseydim..."

Yutkundu. Tam tersi durumlarını hayal ederken alayla gülümseme isteğini bastırdı.

Jake bana olan aşkından hasta olacak ve ben ona aşık olmayacağım, öyle mi? Hiçbir evrende böyle bir şey gerçek olamaz.

Daha sonra Jake'in, ona olan hislerinden haberdar olmadığını tekrar hatırladı ve düşünürken yine kendi kendini hasta etti.

"... O ameliyatı olur muydun?.."

Jake soruyu düşünürken diğerinin gözlerine birkaç saniye bakıp Heeseung'ın kalbinin acıyla hızlı atmasına neden olmuş, sonra da bakışlarını aralarındaki masaya indirmişti.

"... Olurdum."

Heeseung fark edilmeyecek sessizlikte hayal kırıklığıyla iç çekti. Elbette Jake onu anlamayacaktı.

"Çünkü değmezdi Heeseung. Gerçekten kimseye olan sevgim sizi bu kadar üzmeme değmezdi... Sevdiğim için ölmektense onun için yaşamayı tercih ederdim, çünkü... Çünkü en azından onu görüp bana güzel hisler yaşattırdığını hatırlardım... Artık hissetmiyor olsam da."

Ve bu beklemediği bir cevaptı. Heeseung, ifadesi değişmese de içten içe afalladı. Değmez miydi? Gerçekten sevdiği kişiye olan sevgisi bütün bu olanlara değmez miydi?

Gerçekten Jake'e olan sevgim bunlara değmez mi?

Jake bir cevap bekledi ama o cevap hiç gelmedi. Heeseung başka soru sormadı ya da cevabı hakkında ne düşündüğünü söylemedi, Jake de üzerine gitmedi.

ᴅɪᴇ ғᴏʀ ʏᴏᴜ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin