jimin eve bu kez anahtarıyla girdiğinde mutfaktan sesler geliyordu. kapıyı kapattı, anahtarı cebine atarken mutfağa girdi. jeongguk masaya tabak koyuyordu. başını kaldırıp jimin'e baktı, göz göze geldiklerinde orada gördüğü şey meraktı. sonra gözleri tezgahın üzerinde duran telefona gitti.
"bakmadım." jeongguk'a yeniden döndü. "taehyung mesaj atmış ama bakmadım. ne oldu?"
jimin gergin değildi, yine de söze nasıl başlaması gerektiğini kestiremiyordu. jeongguk'un taehyung'a aşık olmadığını biliyordu ama en yakın arkadaşının, etkilendiği oğlanla öpüşmesine- daha doğrusu etkilendiği oğlanın, en yakın arkadaşını öpmesine nasıl bir tepki vereceğini bilemezdi.
"dün," diye başladı sözlerine. kollarını göğsünde kavuşturdu, sırtını duvara yasladı. "taehyung beni öptü."
jeongguk'un hareketleri durmuştu, kaşları çatılır gibi oldu. "ne?"
"duydun."
jeongguk, jimin'in gözlerine bakıyor ve duyduğu şeyi sindirmeye çalışıyordu. jimin bu süre içinde hiç konuşmadı. jeongguk eline telefonunu aldığında da durdurmadı, sadece bunu ilk kendisi söylemek istemişti. onun tepkilerini izlerken kaşlarının daha da çatıldığını ve telefonu tutan elini sıktığını fark etti.
"onu öpmeyeceğimi biliyorsun, jeongguk."
jeongguk mesajı birden fazla kez okudu, ekranı kilitleyip tezgaha bıraktı. sorun değil mi demeliydi? diyemezdi çünkü bu bir sorundu. böyle bir şeyi beklemiyordu, belki de sağlıklı bir şekilde düşünmeliydi ve bunu yalnızken yapmalıydı.
"seni kızdırmak için yaptı, bir başkasını da öpebilirdi ama bir başkası senin için bir şey ifade etmezdi."
mutfakta gezdirdiği gözlerini jimin'e çevirdi yeniden. rahat görünüyordu. endişeli değildi, yüzünde pişmanlık da yoktu. zaten neden pişman olabilirdi ki? onu öpen taehyung'tu söylediğine göre.
"seni öpmesine öylece izin mi verdin?"
jimin'in kaşları çatıldı. "jeongguk-"
"şimdi konuşmak istemiyorum." dilini yanağına vurdu, odasına gitmek için harekete geçti. "yemeğini yedikten sonra gidersin."
"hayır, böyle bir şey olmayacak." jimin önüne geçip durdurdu. "beni mi suçluyorsun şu an?"
"seni suçlamıyorum. sadece yalnız kalmak istiyorum."
"ne hissediyorsun?"
"jimin..."
"ne hissettiğini söyle." sesi sertleşmişti. "taehyung'un beni öpmesi sana ne hissettirdi?"
jeongguk onun gözlerine bakmak istemiyordu, bu yüzden rastgele bir yere baktı ama jimin buna izin vermedi. çenesinden tutup kendisine çevirdi, elini çenesinden çekmeyip tutmaya devam etti.
"söyle."
"bilmiyorum. karmaşık hissediyorum ve sen bana yardımcı olmuyorsun." jeongguk başını geriye çekerek onun elinden kurtuldu.
"ona aşık mısın?"
"hayır, tabii ki de." jeongguk iç çekti. "sadece etkileniyorum, bunu biliyorsun. yine de seni öpmesi-" gözleri bir saniyeliğine jimin'in dudaklarına kaydı ve sonra gözlerini sıkıca kapatıp "lütfen, sadece bana zaman ver." dedi. "odama gitmek istiyorum."
jimin birkaç saniyeliğine bir şey demese de en sonunda elini saçlarına atıp yana çekildi. jeongguk önünden geçip giderken onu arkasından izledi. büyük bir olay değildi kendisine göre ama jeongguk açısından can sıkıcı olduğu belliydi. taehyung'tan sadece etkilenmiyordu. ona karşı bir şeyler besliyordu ama bu daha yeni yeni olduğu için jeongguk bile bunun farkında değildi. jimin onun gözlerinde hayal kırıklığını gördüğünde anlamıştı.
masadaki yemekler soğudu. jimin evden çıkıp gitti, jeongguk ise kafa karışıklığıyla tüm gününü odasında geçirdi.
‽
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3rOKen | taemingguk
Fanfictionkarmaşık ilişkileri vardı, yine de kalpleri (kırıklarıyla birlikte) birbirlerini sevdiler.