"daha yeni iyileşmişken yağmurlu havada dışarıda oturmak tam da senin vereceğin bir karar gibi görünüyor."
jeongguk eğdiği başını irkilerek kaldırdı ve taehyung'u gördü. nefes nefeseydi, fakültesi olduğu çardaktan uzaktı, gelirken yağmurdan nasibini almıştı anlaşılan. şiddetli yağan yağmur onun dalgalı saçlarını düzleştirmiş, üzerini sırılsıklam yapmıştı bile. yine de yüzünde bir gülümseme vardı, jeongguk ona garip bir kaş çatmayla baktı bu yüzden.
"görünen o ki sen de mantıklı kararlar veren biri değilsin."
"hasta olmaktan korkmam."
jeongguk omuz silkti ve ondan gözlerini kaçırdı. taehyung'un attığı son mesajlar onun aklını karıştırmıştı, şimdi ise karşısına çıkması bir şekilde canını sıkmıştı.
"hey, neden bana bakmıyorsun?"
"söyleyecek bir şeyin mi var?" dedi ona kaçamak bir şekilde bakarken.
"kelimelerde iyi değilim," dedi taehyung ıslak saçlarının arasından bakarken. bakışlarında muzurluk vardı, kıvrılan dudaklarından dahi belliydi bu. "umarım sen gözleri okumakta iyisindir."
jeongguk birkaç saniyeliğine onun bakış şekline takılsa da önemsemedi ve başını soluna çevirip yağan yağmuru izlemeye koyuldu. aklından düşünceler geçiyordu. taehyung neden bir anda ona yaklaşmaya başlamıştı? aklında ne vardı? ondan intikam mı almak istiyordu? jeongguk ondan özür dilemişti işte, o da affettiğini söylemişti. şimdi yapmaya çalıştığı şey ne olabilirdi ki?
"vay, sanırım artık senin için hiçbir şey ifade etmiyorum?"
jeongguk yeniden ona döndü, sigarasını yakarken kendisinden gözlerini ayırmadığını gördü ve bu aralık dudaklarından bir nefes çekmesine neden oldu. taehyung çok duygulu bakıyordu ve jeongguk hangi duygu olduğunu çözememişti, belki de birden fazlaydı ve hızlı geçişliydi ama yine de onun kendisine bu şekilde bakıyor olması yerinde kıpırdanmasını sağladı. çok yoğundu, canı gittikçe daha çok sıkılıyordu bu duruma.
"konuşmayacak mısın?"
"ne dememi istiyorsun?"
"istediğin şeyi."
"niye buradasın?"
taehyung ciddiyetle parmakları arasında sigarası varken fakültesini gösterdi. "oradaydım, hay sikeyim bu yağmurda nasıl arabama kadar koşacağım diye düşünüyordum ama arabam birkaç metre uzaklıktaydı sadece." sigarasından bir nefes çekti ve dumanı başka bir yöne üflerken "sonra seni gördüm." dedi. "sen arabamdan daha uzaktın ama sana gelmenin daha mantıklı olduğunu düşündüm, evet, sana göre mantıklı değil ama bana göre öyleydi işte."
"neden?"
"çok soru soruyorsun."
"istediğim şeyi söyleyebileceğimi sen söyledin." jeongguk bunu söylerken farkında olmadan dudaklarını büzdü, hafiften peltek konuştu. bu sinirlendiğinde ortaya çıkan bir özelliğiydi ve taehyung onun bu hâlini izlerken gayet memnun hissediyordu.
"evet. haklısın. çünkü oradan baktığımda çok öpülesi görünüyordun, bu sayede burada gelebildim."
jeongguk'un kaşları gevşedi, "huh?" diye bir ses çıkardı. bu taehyung'u güldürmüştü.
"yağmur yağıyordu, çardakta bir başına hiçbir şey yapmadan oturuyordun. muhtemelen seni en güzel hâlinle yakaladım. ne şanslı adamım değil mi?"
jeongguk onun her zaman korkusuzca konuşabiliyor olmasını kıskanmıştı ama bunu kendi üzerinde kullanması yerine mıhlanmış gibi hissettirmişti. taehyung ise jeongguk'a hissettirdiği şeyin farkında olarak keyifli bir şekilde sigarasını içiyordu. sırıtmayı bir türlü kesmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3rOKen | taemingguk
Fanfictionkarmaşık ilişkileri vardı, yine de kalpleri (kırıklarıyla birlikte) birbirlerini sevdiler.