7

180 16 0
                                    

jeongguk tırnaklarıyla dudaklarını soyarken ikisi için kahve yapan jimin'i bekliyordu. kocaman koltukta küçücük kalmıştı ve bunun nedeni jimin'e karşı suçlu hissetmesiydi. onu endişelendirmek istememişti, sadece arkadaşlarıyla yaptığı kutlamada alkolü fazla kaçırmıştı ve olduğu yerde sızmıştı. böyleydi, jeongguk sarhoş olunca sapıtmaz, sadece uyumaya meyilli bir hâle gelirdi. bunun nedeni belki de ayık olduğu zamanlar uyuyamamasından kaynaklıydı.

"şunu yapma." irkildi ve çoktan odaya girmiş olan jimin'e baktı. bahsettiği şeyi anlaması için jimin'in kahveleri sehpaya bırakması ve dudaklarının üzerinde olan parmaklarını çekmesi gerekmişti. iki saniye kadar dudağına bakmış, baş parmağını bir yere bastırmıştı ve jeongguk hissettiği acıyla sızlanıp geri çekilmişti. kanattığını fark etmemişti bile. jimin onun geriye kaçmasını umursamadan bir kez daha bastırmış ve kanayan yeri temizlemişti. daha sonra koltukta jeongguk'un yanına geçip oturmuştu.

"bu sorumsuzluğun için bir açıklaman var mı?" diye sordu sakince. ses tonu stabildi, gözlerinden bir şey okunmuyordu. jeongguk, bu zamanlarda jimin'den çekiniyordu çünkü onun sinirli olup olmadığını anlayamıyor, nasıl konuşması gerektiğini kestiremiyordu.

"kutlama yaptık." dedi sessizce. "bu kadar içmek gibi bir planım yoktu."

"yalnızca bir andan bahsetmiyorum jeongguk, dün yaptığın her bir saçmalık için senden açıklama bekliyorum." jeongguk dudaklarını birbirine bastırdığında ve gözlerini ellerine indirdiğinde jimin derin bir nefes almış ve "kahveni iç." demişti.

jeongguk kahve dolu kupaya uzandı ve elleri arasına aldı. çok üzgün hissediyordu. "özür dilerim."

"ilaçlarını almamışsın, motora biniyorsun ve benim olmadığım yerde bayılana kadar içiyorsun. özür mü dilersin?" jimin sinirliydi ama yine de sesini yükseltmiyor, jeongguk'u ürkütmekten kaçınıyordu. "söylesene jeongguk, ne zamandır ilaçlarını almıyorsun?"

"artık gerek yok."

"öyle mi? kendimiz mi karar veriyoruz buna?" jimin hayretle ayağa kalktı. oturmak zor geliyordu, oturdukça sakinleşemiyordu sanki. "aynı şeyleri bir kez daha mı yaşamak istiyorsun? derdin bu mu?"

"öyle değil. ihtiyaç-"

"hoseok'un partisinde yaşadığın enerji patlamasından anlamalıydım." jimin'in kafasına yeni dank ediyordu. "tabii ya, o zamandan beri kullanmıyorsun değil mi?"

"jimin..." jeongguk kahve bardağını sehpaya bir yudum bile almadan geri bıraktı. "iyiyim ben. olay bu değil. sadece şu sıralar boşlukta hissediyorum ve o ilaçlar bana hiç yardımcı olmuyordu. uyuşuk hissediyordum."

"en son ilaçlarını almadığında ne olduğunu hatırlıyor musun?" jimin onun sözünü sert bir şekilde kesti. "ben hatırlıyorum. sürücüsü olduğun motorla kaza yaptın ve arkanda oturan sevgilin neredeyse ölüyordu." jeongguk'un gözleri dolduğunda jimin dudaklarını birbirine bastırdı. bunu söylemeyi istememişti. ellerini saçlarına geçirip jeongguk'a sırtını döndü.

jimin genel anlamda sakin bir insandı ama o gün hastaneye gittiğinde aklını yitirmiş gibiydi, doktorların yakasına yapışıyor ve jeongguk hakkında iyi bir haber alana dek onları bırakmıyordu. hatırlamak istemeyeceği türden bir gündü ve jeongguk'un yeniden öyle bir zamandan geçecek olmasından korkuyordu.

belinde hissettiği kollarla başını eğdi. jeongguk'un dövme kaplı elleri karnının üzerinde birleşmişti, hemen sonra alnını ensesinde hissetti. "özür dilerim."

"neredeyse ölüyordun jeongguk," dedi jimin zorlukla. "neden aynı şeyleri tekrardan yaşamak istiyormuş gibi davranıyorsun?'

"özür dilerim. ilaçlarımı yeniden alacağım- özür dilerim, seni korkutmak istememiştim." jeongguk onun önüne geçti, yanaklarını tuttu ve kendisine bakmasını sağladı. "gözüm karardı sanırım," dedi. taehyung'un varlığı kendisni tamamen mahvetmişti, bu noktaya onun için geldiğini biliyordu ve bunu jimin'e anlatmak istemiyordu. bundan kaçınıyordu çünkü jimin bunu öğrenirse kendisiyle konuşmayı keser diye korkuyordu. onunla busan'dan beri süren arkadaşlıkları vardı, aileleri dahi tanışıyor, annesi jimin'i kendi oğlu gibi seviyordu. bu bozulmasını istemediği bir şeydi. "kendimi tanıyamıyorum, beni tut jimin." dedi yalvarır gibi. "böyle olmak istemiyorum."

jimin iç geçirdi, ellerini jeongguk'un beline yasladı ve onu kendisine çekti. ona bir sarılma verirken tüm 'bu sefer beni kandırmasına izin vermeyeceğim' sözlerini yutmuştu. hep böyle oluyordu zaten, jeongguk'a karşı onu tanıdığı andan itibaren bir zaafı vardı.

jeongguk kendisine sarılan jimin ile rahatladı ve daha sıkı bir şekilde tutundu ona. bedenine yaslanan diğer beden, ona güven veriyordu.

"teşekkür ederim. benden umudu kesmediğin için teşekkür ederim."

"sana umut beslediğim yok jeongguk, sadece iyi olmanı istiyorum."

"olacağım. benim yanımda olduğun sürece ben hep iyi olacağım."

bölüm sonu.

3rOKen | taeminggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin