*sağ taraf jimin
kim taehyung
thvneredesin?
beni mi özledin?
nerede olduğunu söyle
dersim var jimin
ne söyleceksen sonra söylersin
görüldüメ
jimin, taehyung'un fakültesine girdi. ilk kattan itibaren tek tek sınıflara bakmaya başladı, buna sabrı vardı, sonunda onun yüzüne bir yumruk atabilecekse bunun için onlarca sınıfa bakabilirmiş gibi hissediyordu.
onu sınıfların birinde bulduğunda kızlı erkekli bir grubun içinde oturmuş gülüşüyordu ve bu jimin'i neredeyse delirtmişti. jeongguk'u üzmüş, onunla kavga etmesine neden olmuştu ama şimdi burada hayatına gayet mutlu bir şekilde devam ediyor olması kanına dokunmuştu. bu yüzden hızlı adımlarla onun yanına ulaşıp yakasını yapışmıştı.
"benimle gel." dedi onu oturduğu yerden kaldırırken. taehyung şaşkın bir şekilde ona bakmış ve ellerini, yakasındaki ellerin üzerine refleksle koymuştu. "yoksa yemin ederim burada seni tüm arkadaşlarının önünde rezil ederim."
taehyung ona dik dik baktı, jimin'in ellerini itip üzerini düzeltirken başıyla kapıyı gösterdi. jimin bir saniye bile beklemeden kapıya yönelirken taehyung da arkasından geliyordu. jimin'in kendisiyle bu kadar çok konuşmak istiyor olmasının nedenini merak ediyordu. bu nedenle onu boş bir sınıf bulana dek takip etti.
"evet." taehyung kapıyı arkasından kapatırken jimin'e bakıyordu. "derdin ne?"
"jeongguk'a tam olarak ne söyledin?"
taehyung güldü. "sana hemen ötüyor değil mi?"
"beni sınama." jimin dişlerinin arasından söyledi. "söyle."
"bana karşılık verdiğini söyledim." omuz silkti. "vermedin mi yoksa?"
"o anlık bir şeydi. üzerine düşünmeye değmezdi bile, etkilendin mi yoksa?" jimin sinirleri bozulmuş gibi güldü. "ne tür birisin sen?"
taehyung dilini yanağına vururken oldukça ifadesiz bir şekilde jimin'i süzdü. sarı saçlara, kaslı vücuda ve güzel bir yüze sahipti. bundan nefret ediyordu. onu çekici kılan her şeyden nefret ediyordu, insanların onun hakkında güzel yorumlarda bulunmasına katlanamıyordu. taehyung'un da kimseye kötülüğü dokunmamıştı ama kendisi hakkında yapılan ve hoş olmayan yorumlar duyuyordu ama jimin için bir tane bile duymamıştı. onun sadece ne kadar harika olduğundan konuşuyordu insanlar.
"seni hiç sevmiyorum, jimin." dedi gülerek. "hem de hiç mi hiç. istediğin her şeye kolayca ulaşıyor olmandan nefret ediyorum. çabasız bir şekilde herkesle anlaşabiliyor olmandan da nefret ediyorum." jimin'in üzerine doğru yürüdü. "söylesene, nasıl yapıyorsun bunu?"
"harika biri olarak doğmam mı seni bu kadar yaralıyor?" jimin alayla söyledi. "kendi eksiklerin yüzünden mi bana kızgınsın? meselenin jeongguk olduğunu sanıyordum ama başından beri beni sevmediğin için böyle davranıyorsun değil mi? onu üzerek benim canımı yakmaya mı çalışıyordun?"
"aptal." tam jimin'in önünde durdu ve ondan uzun olmasının artısıyla üzerine eğildi. "mesele hep jeongguk'tu. ona bu kadar yakın olmandan nefret ediyordum. ben ona ne zaman yaklaşmak istesem bir yerleden çıkıp duruyordun. en sonunda da onun aklını bulandırdın. görmedim mi sanıyorsun?" sinirle soludu. "jeongguk beni herkesin içinde rezil ederken arkada durup güldüğünü görmedim mi sanıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3rOKen | taemingguk
Fanfictionkarmaşık ilişkileri vardı, yine de kalpleri (kırıklarıyla birlikte) birbirlerini sevdiler.