🍃4.Bölüm🍂

135 24 121
                                    

@pile16 @dystinabell @reem133x @ece373738 @Leth_28 @M_merve14 @Daryoosh @snglss @TeffyLeal @ortak_hikayeler61 @begum_bulut35 @Leth_28 @Rose_Rain26 @hex-hex 💙💜💚💗

Karşılıklı bir şekilde bir süre önlerinde duran yemeklerin tadını çıkardıktan sonra hesabı ödeyip yine aynı sessizlikle kafeden çıkmışlardı.

"Sende doktor olmaya mı karar verdin?"

"Hı" diye mırıldandı Serdar dalgınlıkla.

"Kime diyorum ki ben acaba? Aklı uçmuş beyefendinin" diye söylendi Zehra.

"Bir şey mi oldu?"

"Hastaneye doğru geliyorsun da daldın sanırım"

"Doğru benim tamirhaneye gitmem lazım, iş güç malum"

"Bak ne güzel işte benden başka uğraşacak şeylerin var git ve onlarla ilgilen lütfen"

"Peki, dikkat et kendine"

Zehra alaycı bir gülümsemeyle "Gidip kendimi uçurumdan atmayı planlıyorum oldu mu? Dikkat etmek yerine kesin çözüm gibi" diye mırıldandığında gözlerini devirme sırası bu sefer Serdar'a geçmişti.

"Ya sabır"

Zehra "Sen burada sabır çekmeye devam edebilirsin ben hastaneye giriyorum" diye karşılık verirken genç adamı arkasında bırakıp hastaneye girmişti.

Zehra yoğun ve yorucu bir günün ardından eve geldiğinde ilk işi elini yüzünü yıkayıp biraz olsun ferahladıktan sonra üzerindeki hastane kıyafetlerinden kurtulmak için gardıroba doğru ilerledi. Yeşil renk V yaka bluzunu ve gri renk eşofman altını üzerine geçirip saçlarını sıkı bir at kuyruğu yapmıştı. Ardından da odasından çıkıp salona inmişti. Annesi Güler Hanım masanın başında oturmuş pirinç ayıklıyordu. Babası da balkonda oturuyordu.

"Anneciğim"

"Hoş geldin kızım"

"Hoş buldum anneciğim, akşama pilav var ha şahane"

"Yanına da taze fasulye yapacağım"

"Ohh mis" diye mırıldanırken annesinin yanağına bir öpücük kondurmuş ardından da balkona doğru ilerlemişti. Babası Melih Bey ise her zamanki gibi tekerlekli sandalyesinde oturuyor ve balkondan gelen geçeni izliyordu. Eğilip yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra mırıldandı.

"Babacığım"

"Hoş geldin güzel kızım"

"Ooo neler yapmışsın böyle puzzle tamamlamışsınız Melih Kaptan" diye mırıldandı babasının önünde duran masanın üzerindeki 1000 parçalık puzzle'a bakarken. Babası eskiden gemi kaptanıydı ama geçirdiği beyin kanamasından sonra felç kalmıştı. Uzun bir tedavi süreci geçirse de eski yürümesine kavuşamamıştı tam olarak. Beyin kanamasını geçirdiğinde okyanusun ortasında olması dolayısıyla yaşanan gecikme ona bu hasarı bırakmıştı.

"O zaman yeni bir puzzle başlayabiliriz demektir bu şahane"

"Öyle, senin günün nasıl geçti güzel kızım benim?"

"Her zamanki gibi yorucu ve yoğun bir gündü babacığım" diye cevapladı babasını. Bugün olan saldırıdan bahsetmek gibi bir niyeti asla yoktu zaten yaşanmış bitmişti, gereksiz korku yaşatmaya hiç gerek yoktu.

Annesi yemekleri hazırlarken Zehra da sofrayı kurmuş ardından da güzel bir akşam yemeği yemişlerdi. Zehra yemeğin ardından sofrayı toplamış, bulaşıkları makineye yerleştirmiş ve annesiyle babasına güzel bir çay demlemişti.

"Anneciğim ben çöpü çıkarıyorum, siz çayınızı için"

"Sonra çıkarırdın kızım, çayını içseydin"

"Gelince içerim anne zaten ders çalışacağım"

"Peki kızım sen bilirsin" diye mırıldandı Güler Hanım.

Zehra çöpü çıkarmak için sokağa çıkmıştı. Sokağın sonunda olduğunu bildiği çöp konteynerine doğru yürümeye başladı. Gökyüzü ha yağdım ha yağacağım dercesine bir hale bürünmüştü üzerindeki garip turunculukla. Ilık ılık esiyordu rüzgar. Elindekini kapağını kaldırdığı konteynerin içine atıp kapağını geri kapatırken duyduğu sesle yüzünü buruşturdu. Nurgül'ün sesiydi bu, Serdar'ın eski nişanlısıydı bu kız. Zehra yüzüne yerleştirdiği sahte gülümsemesiyle genç kadına döndü.

"Zehra'cığım"

"Nurgül" diye mırıldanırken karşısındaki genç kadını süzdü. Akıllı ve güzel bir kızdı ama Serdar'ı aldatacak kadar da aptal olduğu aşikardı. Üzerine beyaz V yaka bir bluz ve kot pantolon giymiş, sarı saçlarını tek örgü yapmış ve sağ omzundan aşağı bırakmıştı.

"Abin gelmiş bugün uğradı mı size de?"

"Ne saçmalıyorsun ya abimin ne işi var burada?"

"Ne bileyim ben Zehra'cığım Serdar'a sormak lazım"

"Ne Serdar'ı be? Serdar ne alaka?"

"Onun tamirhanesinde gördüm onu, Serdar'ın yanında"

"Ne var bunda mahalle burası insanlar dolaşabilir Nurgül, gerçekten buna mı takıldın? Ya sen çok boş kalmışsın bence bir çalış bir şeyler yap millete sarıyorsun"

"Serdar'ın abinin eline saydığı bir tomar para da umurunda değil yani" diye mırıldandığında Zehra yürüdüğü yolda duraksayıp tekrar genç kadına döndü.

"Ne parası? Yanlış görmüşsündür sen, Serdar ne parası verecek Hilmi'ye?"

"Bilemiyorum artık seviyorum diye peşinde dolanan adama sormak lazım gerçi neden dolandığı belli de neyse" dediğinde Zehra'nın parmakları saçlarını bulmuş ve geriye doğru çekmişti.

"Aaaah ah kızım manyak mısın bıraksana ne yapıyorsun"

"Senin bu kaynak olan saçlarını zevkle yolarım Nurgül biliyorsun dimi yaparım, o ağzını topla düzgün konuş benimle"

"Bırak be"

"Ya da sen benimle hiç konuşma bu daha doğru olur bir de harbiden o ağzını topla Nurgül yerlerde gezmesin kimin üzerine basıp geçtiği belli olmaz" dedikten sonra parmaklarını doladığı saçlarını serbest bırakmıştı.

"Manyaksın kızım Serdar senin neyini sevmiş de peşinde dolanıyor?" diye söylenirken Zehra alaycı bir şekilde gülerek mırıldandı.

"Bilmem bunu Serdar'a sor bunun cevabını ancak o bilebilir ben değil" diye karşılık verdikten sonra arkasını dönmüş ve eve doğru yürümeye başlamıştı.

"Eğer gerçekten böyle bir şey yaptıysan var ya, parçalarım seni Serdar gerçekten parçalarım" diye söylenirken anahtarı kapının deliğine yerleştirip çevirdi. İçeri girmeyecekti, portmantodan üzerine ince örme hırkasını geçirip telefonunu cebine atarken annesine seslendi.

"Anne ben Gökçe'lere geçiyorum gelirim birazdan" diye seslendi ve annesinin karşılık vermesini beklemeden kapıyı kapatıp dışarı çıkmıştı. 

MAVİ ZEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin