Psikiyatr Ahmet Bey arkamdan gülümseyerek bakıyor, şeker adam be! Altmışına yakın, hafif göbekli, uzun kır saçlı ki; o iki tel kır saçı atkuyruğu yapar arada... Kısa boylu denebilecek kıvamda orta boylu... Ne demekse? Ses tonu, insana film izliyor gibi hissettiriyor. Tok, etkileyici... O konuşurken, dinlememene imkân yok. Dikkatin hiç dağılmıyor. Çünkü adamın ağzının içine bakıyorsun hiç susmasın diye. Can kulağıyla dinliyorsun. Artık yalamış yutmuş bu mesleği, biliyor kime ne diyeceğini ve beni de iyi tanıyor...
''Hı hı... Evet... Demek öyle... Peki, sen ne hissettin? Hım... Evet... Kendinle dalga geçebilmen güzel... Anlıyorum..."
O da seni can kulağıyla dinliyor Allah için! Babamın arkadaşı olduğundan değil, gerçekten iyi bir doktor. Gerçi o kadar parayı bana da verseler, dinlerim kırk beş dakika, ne olacak? Ayrıca ben para almadan dinliyorum kırk beş saat! Anacım, ne olsa, millet gelip bana anlatıyor. Bir de üstüne yorum ve çözüm istiyor sanki ben bir bok biliyormuşum gibi. Kelin merhemi olsa kendi başına sürermiş. Vizite kessem, köşeyi dönmüştüm. Kankası ayrı gelir, arkadaşı ayrı... Tanımadığım insanlar geliyor ayol, falancanın arkadaşıyım diye... Niye bir psikolog filan olmadım ki ben... Ay, ben de artık kendi derdimi anlatmaya başka bir doktor arkadaşıma giderdim herhalde... E, dol dol nereye kadar? Boşalmak lazım arada! Hakkat, Ahmet Bey ne yapıyor acaba?
Gerçi ben de üçüncü seansta pes ettim. Hangi işi tamamladım ki bu zamana kadar, şaşırmadım yani kendime! Yok, maymun iştahlı değilim! Öyle miyim yoksa? Yok be, sıkıldım sadece. İnsanın en iyi arkadaşı kendisidir ve insan kendinin doktoru olmalıdır. Mesela ben kendimin diyetisyeniyim! Tabi canım, beni benden başka kim gerçekten anlayabilir ve tanıyabilir ki, değil mi ya? Yok, doktora tabii ki gidilmeli de... Ota, boka değil! Kendim halledemeyeceğim şey için tabi giderim. Bir de birinin seni yargılamadan dinlemesini istiyorsun sanırım... Aman neyse ne... İyi oluyor sonuçta... Ama tabi şanslıyım ki doktor-hasta ilişkisi yaşamamıza gerek yok Ahmet Bey'ciğimle. Arayıp istediğim zaman konuşabiliyorum. Bedava... Hahaha...
''Suna, arada beni haberdar et hayatınla ilgili, güleriz beraberce!'
'Tamam, tamam ararım.'
'Babana selam!
Aslında, buraya geldim mi pek gidesim olmuyor. Ev gibi döşemiş burayı doktorcuğum. Amerikan tarzı. Gerçi ben İtalyan severim ama! İtalyan olmayan bir şey seviyor muyum acaba o da ayrı konu?! Geniş ve rahat bir kanepe, şöyle gerim gerim gerinesi, yayabildiğin kadar yayılası cinsten. Nedense oradan kalkmak istemiyorum oturunca?! Ben kalkmak istemeyip oturunca da, hadi bakalım, konu konuyu açıyor. Ben anlatıyorum, Ahmet bey dinliyor; o anlatıyor, ben dinliyorum.
'Neden hala sağlıklı bir ilişki yaşayıp, yıllarca sürdüremiyorum?' u bulmaya çalışıyoruz. Hayattan, insanlardan, iyiden kötüden bahsediyoruz. Ancak; aile olarak çok sağlam, dürüst, aşk dolu bir ortamda büyüdüm. Nasıl böyle ayrı bir model çıktım ben? Uzaylı mıyım acaba?
İki buçuk saat olmuş geleli. Çok hoşuma gidiyor Ahmet Bey ile sohbet etmek. Allahtan başka hasta kabul etmesi gerekmiyor bugün. Bir de yardımcısı Şehrazat'ın yaptığı keklerden yiyoruz.
'Asıl bu kekler için geliyorum.' diyorum, gülüşüyoruz.
Bir şeyler konuşuyorsun, paylaşıyorsun ama boşa değil! Fikir alışverişi oluyor, ufkum genişliyor, farkındalığım artıyor! Aa, şimdi kendi fikrimi çürüttüm bak?! Doktora da gelinmeliymiş yani demek ki! Yok, canım ama 'ota, boka gelmeye gerek yok' demiştim! Evet evet! Ben şanslıyım tabi ayrıca. Hem doktora gelmiş oluyorum, hem iyi bir dostumla sohbet ediyorum. Üstelik zaman sınırlaması olmadan ve para vermeden!.. Herkesin böyle bir şansı olamaz ki!? Kim bilir ne kadar bilinçli insan vardır rahatsızlığının farkında olan ve iyi bir doktora ve dosta ihtiyacı olduğunu bilen ama maddi durumları yüzünden gidemeyen?! Ama çoğu da artık ticarethane gibi yapmış canım mekânı, gelsin paralar babından! Salla başı, iki 'hıhı' de, iki ilaç yaz, bitti... İnsan sevgisi ve yardım duygusu azalıyor paranın tadını aldıkça sanırım. O zaman para, hiç de iyi bir şey değil! J Ne demişler her şey için olduğu gibi; 'Azı karar, çoğu zarar!'... Bilmiş de söylemiş canım eskiler... Çoğu adamı bozar, evet! Bozulmayan da bozulmaz be! Bakınız 'Şekil A'... Hayatta değişmem acayip param da olsa da... Sindireceksin, abartmayacaksın, şımarmayacaksın, paylaşacaksın! Budur!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZLIĞIN MUHALLEBİ KIVAMI YMK
RomanceYMK'da, kendi ayakları üzerinde duran, dobra, öz güveni tam, doğal, açık sözlü, kadın - erkek ilişkilerine, cinselliğe, hayata gerçekçi ve esprili yaklaşan bir kadınla tanışacaksınız. Anlatım dilini de doğal kullanmaya çalıştım. Sanki yeni tanıştı...