【YMK】 Bölüm 3

15 2 0
                                    

Ali'nin evindeyiz! Tabi artık 'bizim' demem lazım ama diyemiyorum nedense?! Ama normal tabii, ilk gün! Ali'nin dediğine göre, başka bir eve çıkacakmışız. Ve ben dekore edebilirmişim istediğim gibi. Oraya 'evim' ya da 'evimiz' derim sanırım. Burası çok Ali kokuyor! Yani her şey onun, bana ait tek şey, valizim! Evet, evet bu yüzden böyle hissediyorum... Duştan çıkan kocama, ay, koca mı?... Havlusunu uzatıyorum. O da teşekkür etmek için bir öpücük konduruyor dudağıma. Ben de karşılık veriyorum hararetli bir şekilde ve ayrılamıyor, sevişmeye başlıyoruz. Daha demin kalktık yataktan ama işte adı üstünde balayı günleri! Cicim günleri! Al gülüm - ver gülüm günleri, aşkım – arım – balım - peteğim günleri, sen kalkma kahvaltıyı yatağa getiririm günleri, akşam yemeğini dışarıda yeriz yorulma sen günleri, nasıl istersen öyle olsun günleri... Değerlendirmek lazım! Heyecan bitince, sevişmeler – koklaşmalar -fanteziler ve ilgi azalacak,

 'Diş macununu ortasından sıkmana gıcık oluyorum; yorgunum, canım istemiyor, uykum var; seni seviyorum ama artık arzulamıyorum; seni seviyorum ama artık âşık değilim; seninle konuşulmuyor, beni sıkıyorsun, senden nefret ediyorum; nefes alamıyorum ayrılsak mı?' Günleri başlayacak!!! Gerçi ben her halükarda sinir olurum, diş macununun ortadan sıkılmasına, evli olmaya gerek yok ama! Hahaha... Ay, öf, neler düşünüyorum ya?!

Aa... Ali kalkmış, duşa girmiş tekrar. Ay hiç kalkasım yok yataktan. Ne tembel bir kadınım ben yahu! E, bir dakika orgazm olmadım ki ben. Tabi adamla bedenim sevişti ama beynimi yine içimdeki Suna ele geçirmişti! Ne yapıyorsan, ona odaklanman, başka bir şey düşünmemen lazım tabi. Ne yapacağım ben benle?! Güzel sevişiyor şimdi hakkını vermek lazım adamın! Teknik puan altı ve artistik puan yedi... Fena değil...

Yapılacak bir sürü iş var. Önce bizimkileri arayıp, evlendiğimi söylemem lazım ki en zoru bu! Dergiyi, Melis'i, Can'ı aramam ve Türkiye'ye dönüp dönmeyeceğimi düşünmem ve kararlar vermem lazım... Bu arada ten uyumu fena değil! Çok iyi değil ama fena da değil. Ne demekse? Can'ın dediğine mi geleceğim acaba? Neyse, daha ikinci de, üçüncü de belli olmayabilir. Yarın öbür gün de bakalım ne olacak? Hahaha... Gerçekten âşık değil miyim acaba ben bu adama? Cinsel çekim olduğu kesin. Ama ben zırt diye âşık olurum zaten. Yok, yok... Aşk değil bu! Aferin! J

 

'Suna, sevgilim, hazırlan hadi, yemeğe gidelim. Bir sürprizim var sana. Hiç ısrar etme, son ana kadar anlatmam...Yani yarına kadar!!'..

 

Ne? Sürpriz mi? Ne hoş! Sürpriz bir evlilik, şimdi de sürpriz bir balayı! Ne hoş?! Peki, niye karnım ağrıyor?

 

☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆.•☆

 

Bangkok'tayız. Sürpriz buymuş!.. Ne diyeyim adam, yani kocam 'sürpriz' kelimesinin hakkını veriyor! Sokakta tezgâhlar var. Bunlardan birine yaklaşıyor ve taburelere oturuyoruz. İçinde ne olduğunu bilmediğim bir çorba içiyorum. Öyle bilmediğim şeyleri pek yiyip içemem ama Ali'nin ısrarıyla tadına bakıyorum. Fena değil gibi... Adı 'Tom Yan Kong'. Bu, King Kong'un en sevdiği çorbaymış mesela! J Allahtan içimden, kendi kendime yapıyorum bu esprilerimi. Adamcağız bir avazda boşar beni 'Kiminle evlendim Tanrım' diye!!.

Chao Phraya nehrinde, nehir taksisiyle dolaştık. Timsahlı, yılanlı bir seyahatti. Tırsmadım değil ne yalan söyleyeyim. Sevmem ben öyle adrenalin yükleyeceğim diye uç şeyler yapmayı. Ay, Ali de tam tersine ve bana inat, tam da böyle bir adam. Bulduk kaybetmezsek?! Daha neleri göreceğiz bakalım? 'Wat Arun' ve 'Wat Phara Kaeo' (Zümrüt Buda Tapınağı) tapınaklarını gezdik. Ayağım yere bastığı sürece sorun yok burada! Tayland'dayız anacım kolay mı?

YALNIZLIĞIN MUHALLEBİ KIVAMI                          YMKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin