ODLUS: TİRAN OKYANUSU LANETİ

6.BÖLÜM: DOSTLUK VE İHANET

Aril, yıllardır kaçındığı anın artık kapıya dayandığının farkındaydı. O gece olanlar bunu iyice idrak ettirmişti. Kendisine çizilen iki yol gözünde canlandı. Ya hakkı olmayan ama öyle varsayılan taht için kral ve prensesle karşı karşıya gelecekti ya da ikisini de geride bırakıp bir kaçak olarak kralın casuslarından saklanarak hayatını sürdürecekti. İkisi de birbirinden kötü ve sonu yalnızlığa çıkan yollardı ama Aril masumiyetini ve saflığını koruyabileceği yolu seçecekti.

Kral Regloras ile karşı karşıya gelmeden ve prenses Minosa ile kavgaya tutuşmadan evvel gitmesi gerektiğinin farkındaydı. Saraydaki varlığı kral muhalifleri tarafından taht adaylığına, kral destekçileri ve kraliçe Arya tarafından krala meydan okumaya yorulabileceğinden kimsenin haberi olmadan kaçmalıydı. Yine de bunun bir kaçış değil aksine bir kurtuluş olduğunu çok iyi biliyordu. Savaş ve kirden kurtuluş.

Minosa ise balkonun korkuluklarına yaslanmış turuncuya bürünmüş güneşin Rel nehri boyunca batışını seyrediyordu. Gözleri manzaraya aklı ise bambaşka şeylere odaklanmıştı. O da Aril gibi farkındaydı. İkisinden birinin iyi yahut kötü adımlardan birini atması gerekiyordu. Babasının şefkat dolu yüzü canlandı zihninde ve şu sözleri yankılandı. "Biri tahta çıktığında diğerinin hayatta kalmasını engelleyecek bir kanun yok." Hemen ardından annesinin korku ve telaşa bürünmüş gözlerini anımsadı o da şöyle diyordu. "Aril tahta geçerse ikimizde canımızdan oluruz. İktidarını sağlamlaştırmak için rakipsiz kalmak zorunda yoksa düzeni sağlayamaz. Babanda bunu çok iyi biliyor ve korkarım ki onun gönlünde ki taht adayı Aril."

Birkaç dakika süren iç hesaplaşmanın ardından babası hasta yatağında yatarken bu düşüncelere daldığı için kendisinden utandı. Gözlerinden süzülen birkaç damla yaşı elinin tersiyle silerek içeriye, babasının canı için savaştığı kral dairesine, geçti.

Kral Regloras Relis Krallığının doğu topraklarına özgü sekal böceğinin salgıladığı sıvının kurutulup işlenmesiyle elde edilen sekal kumaşların altında oldukça aciz ve bitkin görünüyordu. Kapalı gözleri sanki bir daha açılmayacakmış, soğuk elleri bir daha ısınmayacakmış gibiydi. Lâkin yaşıyordu. Baş ucunda konuşulan her şeyi işitiyor, her düşünceyi seziyor ve her niyeti hissediyordu.

Kralın hemen başucunda mahmur gözlerle oturan ve onun nefesini kontrol eden kraliçe Arya, balkondan içeri geçen kızına çaresizce bir bakış attı. Arya korkuyordu. Kocasını kaybetmekten, kızının ölümle burun buruna olmasından ve yalnız kalmaktan korkuyordu. Kralın gözlerini tekrardan açması ve tüm kudretiyle ayağa kalkması içinde kaybolduğu sorunlar yumağını bir çırpıda çözüverecekti.

Arya sadece kralın başucunda oturup neler olacağını beklemiyordu olası kötü senaryoya karşı kızının selametle tahta geçişi için hazırlıklara da girişmişti. Kral vefat eder etmez Aril ortadan kaldırılacak ve vefat haberi krallığa duyurulacaktı hemen ardından yeni kraliçenin tahta geçiş töreni yapılacaktı. Arya'yı en çok korkutan şey, Aril yandaşlarının isyana yeltenmeleri ya da Aril'in saraydan kaçıp yandaşlarını yanına alıp taht için tekrardan geri gelmesiydi. Bunu önlemek içinde saraya ve Asloten'e tüm giriş çıkışlar kapatılmıştı.

Halkın ise kralın durumundan haberdar olması pek uzun sürmemişti. Kralın yatağa düştüğü haberi başkent sokaklarını kasvete bürürken kıtanın içinde olduğu sıkıntılı süreçten iyice bunalan halk kendisini korkuya teslim etmiş bir halde yaşananların bitmesini ve her şeyin yoluna girmesini bekliyordu. Lakin en kötü şeyler daha yaşanmamıştı.

Gecenin en serin saatlerinde sırtındaki bez çantaya tıkıştırdığı bir miktar para, düz siyah bir tişört, harita ve Ulamın hediye ettiği el yazmasıyla yola çıkmak için hazırdı. Herkes uyurken sarayın bahçesine çıkacak ve ışık selinin krallığı vurduğu gece Lemi ile yaptıkları gibi Faldedyasının sırtına atlayıp bu kez yalnız bir şekilde sarayı ve başkenti yükseldikçe küçülen ve bulutların ardında adeta minyatür bir şehre benzeyen haliyle geride bırakacaktı. Bu amaçla dairesi olan kulenin merdivenlerinde hızlı ama sessiz bir şekilde indi ve sarayın bahçesine açılan katları geçti.