Anneme ve babama iyi geceler dileyip bugünün bu güzel yorgunluğunu güzel bir uyku ile taçlandırmak için hızla odama doğru yürümeye başladım.Uzun koridoru geçerken bir yandan şarkı mırıldanıyor diğer yandan kendime ait son derece mükemmel (!) dans figürlerimi yapıyordum.Odamın önüne geldiğimde içimin o tanıdık duygu ile dolduğunu hissettim.Huzur...
Huzur benim için bu dört duvar arasında kitaplarımla birlikte olmaktan ibaretti ve bu duyguyu seviyordum aynı odam gibi.Bu odaya girerken ve girdikten sonra böyle hissetmek çok hoşuma gidiyordu.Duyduğum bu büyük hazla benim küçük ama sevimli , güzel ve bana ait dünyama girdim.Uykunun çekim alanına girmemle hemen üstümü değiştirip kendimi yatağımın sıcak ve yumuşak kollarına atmak istedim .Hızlıca üstümdekileri çıkarıp bir şort ve askılı bir tişörtü üzerime geçirdim ve bedenimi serbest bırakıp kendimi yatağa attım yatak oldukca çok sarsılmıştı, bu beni gülümsetti. Aylardan eylül olmasına rağmen havalar yine çok sıcaktı ve benim de sıcak havalardan hoşlandığım pek söylenemezdi.Ne olursa olsun benim mevsimim ilkbahardı.Sıcaktan bunalmama rağmen sıcağı bir kernara bırakıp gözlerimi kapattım ve bugün yaşadıklarımı düşündüm.Dünyada kötülük vardı ama bu kötülüklerin bana ulaşmasına engel olan bir ailem olduğu için binlerce kez şükrettim ve gözlerimin göz kapaklarimi daha fazla taşıyamayacağını anlayıp gözlerime daha fazla eziyet etmeden onları huzura kavuşturdum.
*****
Uğultular kulaklarımı tırmalıyor beni deli ediyorlardı.Dayanamayıp gözlerimi açtım başımın üstünde bembeyaz bir ışık vardı ve gözlerimi esir alıyordu sonra gözlerim ışığa alışmaya başladı fakat yine de bu ışık beni rahatsız ediyordu kafamı yan tarafa çevirdim gözlerim simsiyah duvarın üzerindeki yazıya takıldı duvarda tam olarak şöyle yazıyordu; "yeni ve eşsiz hayatını yaşamaya hiç tatmadığın şeyleri tatmaya hazır mısın? Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" bunları okuyunca gözlerim açıldıkça açıldı , gözlerimin acıdığını hissettim yataktan kalkmak istedim ama kalkamıyordum , olmuyordu biri sanki beni buraya sabitlemişti dayanamayıp bagırdım;" yardım edin! Ne olur yardım edin" derken genzim yandı burnuma duman kokusu doldu öksürmeye başladım ve öksürürken hızlı bir şekilde doğruldum ,gördüğüm şeylerin rüya olduğunu analamam uzun sürmedi. Etrafima bakınmaya başladım.Odamda olduğumu görüp kendimi güvende hissetmek istedim. Gözlerimi tamamen açamıyor ,etrafa kısık gözlerle bakıyordum ama bu kısık gözlerle bile etraftaki dumanları görebiliyordum. Her yer dumanlarla kaplıydı. Kendimi toplayıp yataktan çıktım. Odamın kapısına öksüre öksüre ulaştım ve koridora doğru kafamı uzattım. Aman Allahım her yer aydınlanıyordu ama alevlerle , her yerde alevler vardı.Benim odamın ve ev kapısının olduğu tarafa alevler henüz ulaşamamıştı.Ama annem ve babam alevlerin arka tarafindaki odadaydılar gözlerim yanmaya basladi gözlerimi yaslarimin istila ettigini hissediyordum. Gözyaşlarımın beni ele geçirmesine izin veremezdim. Şimdi ağlama zamanı değildi. annem ve babamı o alevlerin içinden çekip almam gerekiyordu daha sonra onların kollarında istediğim kadar ağlayabilirdim zaten. Bu düşüncelerimi beynimin bir köşesine iteleyerek yatağımın üstündeki örtüyü alıp lavaboda ıslattım. Ve alevlerin içine daldım ama alevler o kadar yoğun o kadar sıcaktıki alevler beni boğuyordu , zihnim bulanmaya başlamıştı. Zar zor ayakta duruyordum o anda biri beni bu alevlerin icinden çekip aldı ve havalandığımı hissettim fakat daha fazla dayanamadım ve kendimi beni çeken bu bosluğa teslim ettim.
*****
Kulaklarım her yeri dolduran siren sesleriyle doldu kendimi zorlayarak yorgun gözlerimi açtım. Gözlerim nemliydi ve bu görüşümü bulaniklaştırıyordu yine de gözlerimi kocaman açmaya çalışıp korkuyla etrafıma bakındım birinin kollarında yattığımı ve ağzımda hava veren şeyin olduğunu farkeetim. Ağzımdaki şeyi çıkarıp adamın kollarıdan kalktım ve sarsılan bedenimi dengeye getirmeye çalıştım.O sırada biraz önce kollarında yattığım adam bana bir şeyler söylüyordu ama ben bunların hiçbirini duyamayacak kadar kendimi kaybetmis şekilde alevler içinde olan evime doğru koşmaya başlamıştım fakat bileğimin sertçe çekilmesiyle arkama döndüm ve kaya gibi sert bir gövdeye çarptım. Biraz önce bileğim çok fena acımıştı fakat şimdi burnumdada aynı şekilde bir acıya maruz kalmıştı.Bu acı gözyaşlarımın daha çok bastırdığını hissetim ve sinirle kafamı kaldırıp beni çekiştiren adama baktım. Bu adam biraz önce kollarında yattığım adamdı. Sorar gözlerle adama bakarak ; "Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz bırakın beni annem ve babamı kurtarmam gerek " dedim. Sesim gözyaşlarımdan dolayı yüksek sesli kesik kesik homurtular şeklinde çıkmıştı.Adamın beni anlayıp anlamadığını bilmiyordum fakat bu beni zerre kadar ilgilendirmiyordu şu an tek düsündüğüm bileğimi bu adamın ellerinden kurtarmaktı.Bu düsüncelerimden beni adamın sert ve öfkeli sesi çekip aldı adam elinde bir şey tutup konuşmaya başladı ; "Ben polis memuru Cesur Soylu "dedi."Bu olayla ilgileniyorum ve sizin içeriye girmenize kesinlikle izin veremem görüyorsunuz ki itfaiyeciler işlerini yapıyorlar" diye ekledi.
Zaten bir yere gitmem de pek mümkün değildi.Çünkü vücuduma saplanan ani bir acıyla tekrar polisin kollarının arasına yığıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Labirenti
Teen FictionBalın annesinin meleği,babasının bal küpü,arkadaşlarının tatlısıydı.Onun hiç tükenmek bilmeyen enerji ve neşesinden herkes nasibini alırdı.Onun için doğum günleri her zaman çok özel olmuştu.Özellikle on sekizinci yaş gününde her şeyin daha farklı ol...