Yorgun ve bitkin gözlerimi koca bir boşluğa açmıştım.Yattığım yerden yavaşca doğruldum ve nerede olduğumu anlamak istercesine etrafa göz gezdirdim.Kolumdaki serumu farketmemle hastanede olduğumu anlamam çok uzun sürmedi.Yataktan kalkmaya yeltendim fakat bedenim öyle yorgun,öyle ağır öyle uyuşuktu ki üzerimdeki örtüyü bile zar zor kaldırabilmistim.Ama bedenimin bu durumu beni yıldırabilir miydi?Tabi ki hayır...Bu durum buradan kalkıp annemin ve babamın yanına gitmeme engel değildi.Sahi ben buradayken onlar neredeydi?Ne kadardır buradaydım ve ben burada niye yalnızdım?Bu sorularıma cevap araken aklımdan o sinsi ürperti geçti.Ya onlar gittiyse,beni bu koca dünyada yalnız bıraktıysa...Bu düşünce vücudumu tir tir titretmeye, her zerreme kadar üşümeme sebep olmuştu.Bu sinsi düşünceleri kovmak istercesine elimi salladım.Hayır hayır dedim kendi kendime onlar hiçbir yere gitmezler,beni yalnız bırakmazlardı.Çünkü onlar giderse benim de bu koca yalancı,hain,kötülüklerle dolu dünyada kaybolacağımı bilirlerdi.Aklımdakilerle birlikte kolumdaki serumu hızla çıkardım.Bu gerçekten canımı acıtmıştı,acıyla yüzümü buruşturdum ve kendime kızdım bu kadar sert olmak zorunda miydim?Evet ,olmalıydım annem ve babam için olmalıydım.Bedenime güç depolamak istercesine bir süre bekledim,yataktan indim ve kapıya doğru adım atmaya başladım.Adımlarım o kadar yavaştıki sanki adım atmıyor sadece ayaklarımı sürüyordum.Başım öyle kötü dönüyorduki sanki biri başımın içine lunapark kurmuştu.Sonunda kapıya ulaşmıştım. Kendimi toplamak istercesine durdum önce derin bir nefes aldım , allaha annemi ve babamı bana bağışlaması için dua ettim ve kapıyı hızla açtım.Dışarıda annem ve babamla karşılaşmak umuduyla bedenimi hızla dışarıya attım.Etrafıma umut dolu gözlerimle baktım,her bir köşeyi itinayla taradım ama annem ve babama rastlayamamadım
.Bedenimi büyük bir korku kapladı ama korkunun beni daha fazla ele geçirmesine izin vermeyerek sakinleşmeye çalıştım.Derin bir nefes aldım ve düşündüm.Belki onlarda benim gibi yorgun düşüp bayılmışlardı,onlarda başka bir odada dinleniyorlardı.Bu düşünceye sımsıkı sarılıp bulunduğum kattaki odaların hepsini dolaşmaya başladım.Bu düşünceye tüm kalbimle,her zerremle o kadar çok inanmak istiyordum ki... Ama her bir odanın kapısını açıp tanımadığım yüzlerle karşılaşınca bu düşünceden adım adım uzaklaştım.Girdiğim son odadan da yine aynı acıyla çıkınca gözyaşlarım gözlerimden aşağıya yuvarlanmaya başladılar.Gözyaşlarım görüşümü bulanıklaştırıyordu.Zaten başımda dönüyordu bu yüzden düşmemek için duvarlara tutuna tutuna yürümeye başladım.Nereye gittiğimi ben bile bilmiyordum ama ayaklarımın beni anneme ve babama götürmesini diliyordum.Koridorda bu şekilde ilerlerken karşı taraftan bir adamın hızla bana doğru geldiğini gördüm.Adam bir iki saniye sonra yanımdaydı.Hızla kolumdan tuttu.Bu adam o gece kollarında yattığım polisti.Adam sinirli ama bir o kadarda kibar olmaya çalıştığı sesiyle;"Hanımefendi niye kalktınız?Sizin dinlenmeniz gerekirdi.Daha..."demişti ki ben daha fazla dayanamayıp konuşmaya başladım; "Bırakın şimdi beni,ben gayet iyiyim.Siz o gece orada olan polissiniz değil mi?Siz annemin ve babamın nerede olduğunu biliyorsunuzdur,ne olur beni onlara götürün şimdi onlar beni bulamayınca çok korkmuşlardır.Hadi lütfen hem ben de onları göremedim ben de çok korkuyorum.Onlara götürün beni lütfen,lütfen,lütfen" diye yalvardım.Bunların hepsini ağlayarak söylemiştim ve adam da ben bunları söylerken kafasını eğdikçe eğmişti.Adamın ağzından tek kelime çıkmıyordu.Bu yüzden adamın beni duyduğunu anlamak istercesine ben de kafamı eğdim ve adamın gözlerinin içine baktım,adamın gözlerinde üzüntü vardı.Bu beni daha çok korkuttu,bedenimden bir ürperti geçti.Gözyaşlarım engel tanımazca şiddetli bir yağmur gibi yanaklarımı sardı.Korku dolu ve titreyen sesimle;"Ne oldu,niye susuyorsunuz?"diye sordum ve hiç beklemeden ekledim;"Bir şey olmadı değil mi?Onlar iyi ve birazdan gelecekler şu an bi işleri var onu halletmeye çalışıyorlar.Bitirir bitirmez de gelcekler değil mi?Lütfen bana bunları söyle lütfen..."dedim.Adam sonunda başını kaldırmıştı.Adam önce bedenini dikleştirdi.Benim kolumu daha sıkı tuttu.Boğazını temizledi ve bekleyen yaşlı gözlerime bakarak;"Üzgünüm,ben de böyle olmasını istemezdim ama aileniz o gece..." demiştiki söyleyeceklerini duymak istemiyomuşçasına kafamı olumsuz anlamda sallamaya başladım ve "Sus,lütfen sus bana saçma şeyler söylemeyi bırak ve lütfen bana onların yaşadıklarını söyle,lütfen bunu söyle."dedim.Gözyaşlarım her dakika daha çok artırıyordu.Öyle ki gözyaşlarım boynuma doğru süzlüyordu.Adam bu söylediklerimi duyunca gözlerini gözlerimin içinden çekti ,kafasını yan tarafa çevirdi ve "Ben de öyle olmasını çok isterdim ama ne yazık ki aileniz o gece orada vefat ettiler.Ben çok üzgünüm."dedi.Vücudum adamın ağzından çıkan her bir kelimeyle bombalanıyor,kalbim balyozla parçalanıyor,gözlerim alev alev yanıyor,kulaklarım sağır olacakmışım gibi çınlıyor,göğüs kafesim enkaz altında kalmış gibi sıkışıyordu.Beynim işlevini yitirmişti.Düşüncelerim gölgelenmiş,bacaklarım titremeye başlamıştı ve ben yalnızca "Hayır..." diye haykırmaya başlamıştım.Her yer hıçkırıklarımla yankılanıyordu.O kadar çok ağlıyordum o kadar çok bağırıyordum ki herkes dönüp dönüp bana bakıyordu.Ağzımdan ne çıkıyor,ne diyorum hiç bilmiyordum.Farkında olamayacak kadar acı çekiyordum.İçimdeki acı ve sinirle karşımda duran adamın göğsüne yumruklarımı savuruyordum.Adam hiç bir tepki vermeden karşımda dikilmeye devam ediyordu.Ne kadardır bu haldeydim,ne kadardır adamı yumrukluyor,bağırıyordum bilmiyorum fakat bir zaman sonra kendimi bitmiş bir halde yorgun ve halsiz hissettim ki adamın göğsüne vurmayı bırakıp,onun göğsüne ürkekçe sokuldum.Kendi kendime sormaya başladım;"Neden?Neden ben?Neden benim annem ve babam?Neden ben değilde onlar neden?"diye mırıldanırken adamın beni kucağına alıp yürümeye başladığını farkettim ama sesimi çıkarmadan adamın göğsünde hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim. Adamın kollarında kendimi daha güvende hissetmiştim bunu anlamlandıramadım ve daha fazla sorgulamadan adama iyice sokuldum.
****
Odaya geldiğimizde adam beni yatağa usulca bırakmış ve kendiside başımda beklemeye başlamıştı.Gözyaşlarım gözlerimi,hıçkırıklarım bogazımı alıkoymuş şekilde boş boş tek bir noktaya bakıyor ve yumruk yaptığım ellerimi yatağa hızlı hızlı geçiriyordum.Hiç beklemediğim bir anda kollarım yatağa sabitlendi ve "Yeter artık,yapma kendine zarar veriyorsun"cümlesi odayı sardı.Gözlerim adamın gözlerine kilitlenmiş biraz şaşkınlık,biraz kızgınlık ve fazlaca üzüntü dolu gözlerle adama bakıyordum.Sonra bu göz temasından rahatsız olarak kafamı yan tarafa çevirdim.Kollarımı da adamın ellerinden kurtarmamla bedenimi yan tarafa çevirmem bir olmuştu.Çok geçmeden odanın kapısının hızla açılıp aynı hızla kapatıldığını duydum.Sanırım adam gitmişti.Ben de yataktan kalkıp odam da bulunan lavaboya girdim.Kapıyı kilitledim ve bedenimi aynaya çevirdim,aynadaki yansımama baktım.Aynada gördüğüm kişi kesinlikle ben değildim.Biri bedenimi almış vücudumun,kıyafetlerimin her yerine is sürmüş,saçlarımı karıştırmış dolaştırmış o eski ışıl ışıl çoşkuyla dans eden sarı saçlarımı ise bulamış,göz altlarımı şişirmiş kızartıp deniz mavisi gözlerimin alışık olduğu özgürlüğü almış onları gözyaşlarına tutsak edip gözlerimi karanlık gölgelerin arkasına sıkıştırmış,hiçbir zaman cılızlıktan kurtulamayan bedenimi ezmiş büzmüş ve o halde bırakıp gitmişti.Bedenimin her bir zerresinde öyle bir acı hissediyordum ki bu gördüklerim beni hiç ilgilendirmiyordu.Bedenimi saran acı her şeyi siliyor,her şeyi eziyor bütün vücudumda egemenliğini ilan ediyordu.Allahım bu nasıl bi acıydı.Ben buna nasıl dayanacaktım.Hem de annem ve babamsız,onlar olmadan imkansızdı...Ölüm hep vardı ve bir gün hepimizin kapısını çalacaktı.Bunu biliyordum ama benim kapımı bu kadar erken çalmasını hiç beklemiyordum hem de hayatım boyunca beklediğim o günde.Hayatımı değiştireceğine inandığım o gün gerçekten hayatımı değiştirmişti.Bunu kimse inkar edemezdi.Peki ben bu kadar sarsıcı şekilde değişeceğini bekliyor muydum?Kesinlikle hayır.Ben o günden sonra daha mutlu olacaktım değil mi?Peki şimdi hissettiğim bu acı bu berbat his de nerden çıktı?Hani annem ve babam beni hiç bırakmayacaklardı?Hani her anımda yanımda olacaklardı?Şimdi nerdeler?Neden annem saçlarımı okşayıp "geçti meleğim" demiyor?Niye yaralarımı sarıp,öpüp iyileştirmiyordu?Babam niye yaralarımı okşayıp "bal küpüm,benim bal kızım üzülme" demiyordu?Niye benim bu kadar acı çekmeme izin veriyorlardı?Niye?Şu halime bak görünür yaralarım olmasa da ruhum yaralarla dolu,yaralarım sızlıyor,oldukça çok kanıyordu.Ben degil miydim herkes hayattan şikayet ederken hayatın sürprizlerle dolu, yaşamaya değer olduğunu söyleyen.Bak hayat bana da bi sürpriz yapmıştı.Şimdi niye gocunup yaşamak istemiyordum?Niye ruhumu ölüm isteği sarmıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Labirenti
Teen FictionBalın annesinin meleği,babasının bal küpü,arkadaşlarının tatlısıydı.Onun hiç tükenmek bilmeyen enerji ve neşesinden herkes nasibini alırdı.Onun için doğum günleri her zaman çok özel olmuştu.Özellikle on sekizinci yaş gününde her şeyin daha farklı ol...