Saatime baktığımda şokla gözlerim açılmıştı. Tuvalette biraz fazla oyalanmıştım sanırım. Bu duruma küfür etmeye çalışırken ağzımdaki diş macunu dışarıya fırlıyordu. Hızlıca dişlerimi temizledim ve banyodan koşar adım çıktım. Dolabımın önüne geldiğimde gözüme çarpan okul formalarını alıp üzerime giyinmeye başladım. Saçımı düzeltmeye çalışırken duyduğum zil sesiyle ağzımdan bir küfür kaçtı. Beraber okula gidicez diye sözleşmiştik Jungkookla. Birkaç gündür olduğu gibi yine beraber gidecektik. Ne ara bu duruma geldik bilmiyorum ama hızlı olduğu kadar eğlenceli bi süreçti. Şahsen Jungkook'un bu kadar eğlenceli biri olacağını düşünmemiştim."Taehyung! Jungkook geldi seni bekliyor, oyalanma daha fazla."
Annemin sesinin beni sinirlendirmesi gerekiyorken cümlesinde geçen Jungkook ismi beni sakinleştirdi. Hatta yüzüme bir gülümse koymaya bile engel olamadım. Aynaya son bir kez baktıktan sonra çantamı alıp odamdan çıktım. Daha dün gece beraber ders çalışırken gördüğüm çehreyi tekrar görmek için heyecanla iniyordum merdivenleri. Sonunda göz hapsime girdiğinde daha geniş bir şekilde gülümseyip yanına yaklaştım. Sanırım o da biraz aceleyle hazırlanmıştı, bunu nerden anladığıma gelirsek saçları kıvırcıktı. Jungkook acelesi olmadığı sürece kıvırcık saçlarıyla evden bile çıkmazdı bunu gözlemlemlerime dayanarak söylüyorum.
Daha fazla içimdeki dürtüye dayanamayıp elimi saçlarının arasına daldırıp hafifçe karıştırdığımda yüzünde bir gülümsemenin oluştuğuna şahit oldum. Baştan aşağı onu süzdüğümde üzerinde hafif bi gerginlik olduğunu farkettim. Daha fazla geç kalmamak adına askılıktan siyah ceketimi alıp üzerime giyerken Jungkook dibimde bitmişti. Ne olduğunu anlamaya çalışırken eli gömleğimi bulmuştu. Sanırım pekte düzgün giyinememiştim. O gömleğimin yakasını düzeltirken aramızdaki yakınlığı fırsat bilip yüzünü incelemeye koyuldum.
"Taehyung? TAEHYUNG! Jungkook'tan Taehyung'a hu hu!"
"E-efendim?"
Duyduğum sesle transtan çıkmış gibi bi anda kafamı salladım. Sanırım az önce öküzün trene baktığı gibi Jungkook'a bakakaldım. EVET TAM Bİ ÖKÜZÜM.
"Taehyung, annecim hadi çıkın artık okula geç kalcaksınız."
Annemin sesiyle kendime gelmiş ve hafif bi öksürükle boğazımı temizleyip ayakkabılarımı giyip kapıya çıktım ve Jungkook'un da arkadamdan geldiğini gördüm. Farketmeden biraz hızlı yürümüş olmalıyım ki arkama baktığımda Jeon geride kalmıştı. Ellerimi ceketimin cebine koyup onun yanıma gelmesini izlemeye başladım. YİNE GÜLÜMSÜYORDUM. Bunu farkettiğimde gülmemi durdumak daha da zorlaştı sanki.
"Jeon, amma yavaş çıktın!"
"Salak koşarak giden sensin!"
"Ne? Bebek olduğun için adımların küçük ondan mı bu kadar yavaşsın?"
Dediğim şeyle birden gülmeye başladı ve gülüşü de kahkahaya dönüştü saniyeler içerisinde. Yanına gidip elinden tutup yolda çekiştirirken hala gülüyordu ama gülüşü hüzne dönmüş gibiydi bu seferde. Bugün Jeon bir tuhaftı sanki? Hafif kafamı yana çevirip neyi olduğunu anlamak için adımlarımı yavaşlatırken yüzüne bakmayı da ihmal etmedim. Omuzları gerginlikten kasılmış ve fazla dik duruyorlardı. Okulun bir arka sokağına geldiğimizde etrafta kimsenin olmamasını fırsat bilip ayaklarımı birden durdurdum ve yanındaki küçük bebeğime döndürdüm bakışlarımı.
"Benim küçük bebeğimin nesi var?"
Duyduğu şeyler hoşuna gitmiş olacak ki omuz silktikten sonra yarım ağız sırıtmaya başladı. Burnunu kırıştırıp dil çıkardı. Beni geride bırakıp önden ilerlemeye başladığında aynı zamanda da söyleniyordu.
"Hah! küçük bebeğimmiş!!"
Hemen adımlarımı harekete geçirip yanına yaklaştım ve rahatsız etmeyecek bir şekilde elini tuttum.
"Jeon, gerginsin farkındayım. Neyin var hm? Söyle belki elimden bir şeyler gelir?"
"Off Taehyung! Sınav için endişeleniyorum. Alt tarafı bi okul sınavı biliyorum ama elimde değil. Üzgünüm seni de gerdim sanırım..."
tw//ed
Jungkook'u çok iyi anlıyordum, hele ki okulun tuvaletindeki halini gördükten sonra daha iyi anlamaya başlamıştım. Sanırım anksiyetesi vardı. Çoğu kişiye göre çok ufak şeyler için bile fazla endişe duyabiliyordu. Mesela akşam saatlerinde kendi evine çağırdığında yolda beni defalarca arayıp iyi miyim diye kontrol ediyordu, yemek yerken bile fazla endişeliydi, birkaç öğün atladığında daha iyi hissetmesi bunu kanıtlıyordu. En basitinden bir ortama girdiğinde o ortamda tanımadığı sadece bir kişi bile olsa geriliyordu ya da strest oluyordu. Bunları göz önüne aldığımızda da bana bu kadar çabuk yaklaşması beni mutlu ediyor ve bana güvendiğini gösteriyordu. Elimi saçlarına atıp saçını kulağının arkasına sıkıştırdım.
"Jeon, alt tarafı bi okul sınavı diyerek endişelendiğin şeyi küçümseme olur mu? Herkesin endişeleri farklıdır. Ayrıca ben yanındayım ve strestini geçirmek için yardımcı olacağım."
Göz kırpıp gülümsediğimde daha rahatlamış gözüküyordu. Sadece birkaç kelimemle bile rahatlamıştı çünkü güveniyordu bana. Çünkü ne olursa olsun onu rahat hissettirmek ve strestini geçirmek için elimden geleni yapacağımı biliyordu ya da hissediyordu.
"Taehyung! Çok teşekkür ederim gerçekten şimdiden rahatlamış hissediyorum. İyi ki arkadaş olmuşuz."
"Benim küçük bebeğime de bakın neler söylüyor."
Gülerek kolumu omzuna attığımda yalancı sinirini takınıp omzundaki elimi ısırdı. Ben de onun gibi yalancı bir acı içinde mızmızlandım. Bu şekilde okula ilerliyorduk. Etraftaki birkaç bakışın Jeon'u gereceğini düşünüp aramıza biraz mesefa koydum daha yeni gerginliğini biraz olsun atabilmişken tekrar gerilsin istemiyorum.
"Taehyung! Yanımdan uzaklaşmasana, hani strestimi geçirmek için yardımcı olacaktın! Uzaklaşarak hiçte olmuyorsun, yalancı!"
Kelimelerinin her biri düşüncelerimi okumuş gibi tatlı bi kızgınlıkla dudaklarından çıkarken gülmeden edemedim. Tekrardan dibine girip elimi ensesindeki saçlara çıkarıp okşamaya başladığımda susmuş ve sınıfa ilerlemeye başlamıştı. Jeon gerçekten de benim küçük bebeğimdi.
°❀•°:🎀 - 🎀:°•❀°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
band-aid | taekook
Short Storyjeonkook: elim ufacık kesildi diye yara bandı yapıstırmana gerek yoktu sapsal kollarımdakilerin aksine acımıyor| •tw!sh •texting düzyazı