Doruk ve Giray 8 yaşındayken.
Sarışın kadın evinin kocaman mutfağında çocuğu için yemek hazırlıyordu. İşini bitirdiğinde elindeki tabakla ve meyve suyu dolu bardak ile salona adımlamaya başlamıştı. Salondan kulağına dolan hayvan çığlıklarıyla yüzünü buruşturdu. Oğlu yine televizyonun karşısında koltukta oturmak yerine televizyonun dibine girmiş ve pür dikkat odaklanmış bir şekilde aslanın geyiği parçaladığı sahneyi izliyordu. Çocuğunun bu davranışına artık alışmaya başlamıştı. Yaklaşık 3 yıldır hergün bu şekilde geçiyordu.
Genç kadın çocuğun arkasına kadar geldiğinde cevap alamayacağını bildiği halde yine de "Giray" diye seslendi. Çocuk asla onu duymuyordu. Tamamen dünyadan soyutlanmış gibiydi.
Annesi 2. Kez "Giray" diye seslendiğinde yine ses yoktu. Kadın oğlunu dürterek bakmasını sağlamak istese bile bunu yapamayacağını biliyordu. Eğer ona dokunursa yine kriz anlarından birisi gerçekleşecekti.Giray asla kendisine dokundurtmazdı. Bu olayda yine bu tür korkunç belgeselleri izlemeye başladığı zamanlara dayanıyordu. 3 yıl önce Giray büyük bir travma geçirmişti sonra başlamıştı bu tür belgeseller izlemeye. Kan ve vahşet ile ilgili şeylere merak duyuyor ve sadece bu tür şeyler izliyordu. Babası oğlu için Türkiye'deki en iyi psikologlarla bile seans ayarlamıştı ama Giray hiçbirine cevap verme tenezzülünde bile bulunmamıştı.
Ta ki psikologlardan birisi ona "belgeselleri neden bu kadar çok sevdiğini" sorana kadar. Tek ilgisini çeken soru buydu. Seans boyunca adamın gözüne bile bakmayan Giray bu soru ile anında gözlerini adamın gözlerine değdirmişti. Psikolog çocuğun birşey diyeceğini anlayınca yerinden hafifçe doğruldu ve çocuğun cevabını beklemişti. Ardından Giray koyulaşan bakışları ile
"Çünkü onlarda kanun yok." Diye yanıtlamıştı.
Psikolog, daha 8 yaşındaki bu çocuğun verdiği cevapla tüyleri dikelmişti. Çocuğun gözlerine yansıyan o garip ve korkunç bakışları fark etmişti. Bu sorudan sonra ne kadar soru sorsa bile tek bir cevap bile alamamıştı.Daha sonra Giray yavaş yavaş konuşmayı bırakmış, göz göze gelemez olmuş ve Haptofobi olduğu söylenmişti. Kimseye kendine dokundurtmazdı en ufak temas da bile titremeye başlardı. Bu yüzden Giray okula gitmez, eve özel öğretmenler gelirdi. Bu öğretmenler de bilerek aile yakınlarından seçilirdi.
Aile yakınlarından seçilme sebebi de yine Giray'ın travma geçirmiş olduğu olaydı. Babası artık paranoyak olmuştu; evdeki hizmetçileri, öğretmenleri, dadıları, şoförleri ve korumaları bizzat aile yakınlarından veya ismi ün salmış güvenilir insanlardan seçerdi.
Genç kadın sakince nefes aldı ve kendi kendine düşündü. Sahiden kendi çocuğu en son ne zaman gözlerine bakmıştı? En son ne zaman ona anne demişti? Çocuğunun ara sıra sesini dahi unutuyordu. Çocuğunun eski neşesini özlüyordu. Kadının içini yine bir burukluk kapladı ve sakince onun yanına oturdu. Bardağı yere koydu ve kaşığı tabağa daldırarak çocuğun ağzına verdi. Normalde kendi başına yiyebiliyordu ama belgesellerin karşısında öyle bir transa geçiyordu ki gözlerini ayıramıyordu Giray. Bu yüzden her seferinde annesi beslerdi onu.
Tabağı tamamen sıyırınca yana koydu ve bardağıda alıp taze sıkılmış meyve suyunu çocuğa içirdi. Tam o sırada kapı zili çaldı.
Kadın yavaş yavaş yerinden doğruldu. Tüm bulaşıkları alıp mutfağa yürüdü aynı zamanda da içeriden hizmetçilerden birisi kapıya koşup kapıyı açtı. Kadın mutfaktan çıkıp acelece kapıya doğru ilerledi. Kadının kuzeni ve kuzeninin arkadaşı gelmişti. Kuzeninin arkadaşı aynı zamanda kendisinin de yakın ortak arkadaşıydı. Bir aile yemeği için anlaşmışlardı ve toplam 3 aile olacaklardı. Kapıdakileri kocaman gülümsemeyle karşıladı."Hoşgeldiniz daha geç gelirsiniz sanmıştım kusura bakmayın içerideydim" deyip aynı zamanda kollarını açıp ilk başta gelen kızıl saçlı kuzenine sarıldı. İsmi Emine'ydi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haptofobi - GAY
RomanceHaptofobi'ye sahip olan Giray, yıllardır kimseye dokunamazken hayatına Doruk'un girmesiyle ilk kez birisine karşı bu kadar büyük bir temas arzusu taşımaya başlamıştı. Dahası ileride bu çocuğa bağımlı olacağından bile habersizdi... [Haptofobi: Dokunm...