Misafirliğin ardından 1 hafta geçmişti.
Giray yine aynı davranıyordu ve yine klasik günlerinden birisini geçiriyordu. Televizyonun karşısında oturmuş belgeselini seyrederken bir yandan da meyve suyunu yudumluyordu.Fakat değişen birşey vardı. Akşamları her zil çalışında odasında olan Giray normalde asla yapmayacağı birşey yapıp anında odasından çıkıp salona geçiyordu ve yere oturup içeriye gelecek kişiyi bekliyordu. Bu değişim Poyraz ve Dilan'ın ilgisini çekmişti. Sanki Giray birisini bekliyor gibiydi.
İlk başta Giray'ın babasını beklediklerini sanıyorlardı lakin babasının sesini duyar duymaz geri odasına çıktığını gözlemleyince aslında babasını beklemediğini anlamışlardı.
Ama Giray neden böyle davranıyordu onu anlamamışlardı.
Giray odasına çekilip yattıktan sonra sabahın 6'sında kapının zili tekrar çaldı. Dilan bu zili beklediği için salonda oturuyordu ve acelece kapıya gidip açmıştı. Karşısında Hakan Çiğdem ve onun kucağında Doruk vardı.
Çiğdem hemen "Rahatsızlık için kusura bakma canım hemen çıkmamız gerekiyor uçağa geç kaldık" dediğinde aynı hızla Dilan Doruk'u kendi kucağına aldı. "Sorun değil Çiğdem siz hemen yetişin ben Doruk'a bakacağım acele edin hadi" deyip hemen onları yolcu etmişti onlarda koştura koştura arabaya geri gitmişler ve gaza basıp havaalanına yola çıkmışlardı.
Doruk 2 günlüğüne onlarda kalacaktı. Ailesi iş için yurtdışına çıkıyorlardı. Dilan kucağındaki çocuğa baktı kağıyı kapattığında. Bunu istemiyordu, kimseyi evinde yatılı misafir olarak apırlamk istemiyordu özellikle çocukları. Doruk'u seviyordu ama Doruk birşey bilmiyordu Giray'a bilmeden dokunabilirdi. Bu 2 gün boyunca gözü Doruk'da olmalıydı ve Giray'ı fazla rahatsız etmemesi gerekiyordu. Kendi işide vardı hafta içleri belli günlerde çalışırdı evde olmadığı vakitlerde Giray'ın dadısı olurdu onlar bakardı. Ama bugün evdeydi o yüzden fazlasıyla dikkatli olacaktı.
Doruk ellerini yumruk yapıp gözlerine bastırıp ovaladı. Derin uykusundan uyandırılmıştı ve saat daha sabahın 6'sıydı. Dilan kucağındaki Doruk'un uykulu halini fark edip sessizce konuştu.
"Bekle bebeğim ben sana hemen yatak hazırlayıp geleceğim"
deyip onu salondaki koltuklardan birisine oturttu ve hemen yastık yorgan almaya gitti. Geri geldiğinde de hemen koltuklardan birisine çarşafı serdi yorganı ve yastığıda yerleştirip Doruk'u kucağına alıp oraya oturttu.
"Şimdi mışıl mışıl uyu ben seni uyandırırım kahvaltıya tamam mı?"
deyip saçlarını okşadı. Doruk hiç oralı bile olmadı gözleri çoktan kapanmıştı. Dilan onu yavaşca yatırıp yastığını düzeltip yorganınıda üstüne çekince oradan ayrıldı. Kendisininde uykusu vardı o yüzden o da yukarı kata çıkıp odasına gidip uyudu.
Saat 9 civarlarında Giray kalkmıştı. Yavaşça yatağından doğrulup bir süre öyle bekledi. Sonra yatağından kalkıp tuvalete gidip elini yüzünü yıkadı ve ardından yine belgesellerinden birini izlemek için merdivenlere yöneldi. Salona geçtiğinde gördüğü manzarayla duraksadı. O buradaydı. Tam karşısında ve uyuyuyordu. Giray olduğu yerde donakaldı ve uzaktan Doruk'u izlemeye devam etti. Bir müddet sonra dayanamayıp yavaş ve sessiz adımlarla Doruk'un uyuduğu koltuğun dibine girdi ve yüzünü daha yakından görebilmek için yere çöktü. Yüzünün her bir santimini ezberlemek istercesine gözlerini her yere değdiriyordu. Giray Doruk'a daha da yaklaştı. Doruk'un düzenli nefes alışlarıyla burnundan üflediği hava yüzüne çarpıyordu şimdi.
Yaklaşık 1 saat geçmişti. Giray hiç sıkılmadan ve neredeyse gözünü hiç kırpmadan sadece Doruk'u izledi. Beyaz kirpikleri yavaşça kırpışmaya başlayınca Giray irkilip hızla geri çekildi. Beyaz kirpiklerin arasından yavaşça mavinin en güzel tonu görünmeye başladı Doruk gözlerini aralamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haptofobi - GAY
RomanceHaptofobi'ye sahip olan Giray, yıllardır kimseye dokunamazken hayatına Doruk'un girmesiyle ilk kez birisine karşı bu kadar büyük bir temas arzusu taşımaya başlamıştı. Dahası ileride bu çocuğa bağımlı olacağından bile habersizdi... [Haptofobi: Dokunm...