35ᵀᴴ ᴇᴘ.

1.6K 127 39
                                    

"Şu an düşüncelerimi nasıl, hangi kelimelerle anlatabilirim bilmiyorum. İçim daralıyor, insanlarla konuşasım gelmiyor, sıkıntımı atamıyorum ve aldığım hiçbir cevap beni tatmin etmiyor. Korkuyorum, aynı şeylerin olmasından. O boşluğa tekrar düşmemeye çalışıyorum, uçurumun kenarında sürükleniyor adımlarım. Verilen sözlerin hiçbir değerinin olmayışı beni delirtiyor, kendimi bir hiçmişim gibi hissettiriyor."

Arkadaşlarım gelip benimle Taehyung hakkında konuşmadan önce duygularım ve düşüncelerim tamamen böyleydi. Şimdi ise, biraz daha farklı her şey kafamda. Bunun nedeni, Taehyung'a güvenmek istemem.

Ona güvenmek istiyorum. Bunu 18 yaşındaki Jungkook istiyor fakat 14 yaşındaki Jungkook inanma ona diyor, kanma yalanlarına diyor. Seni bırakmak istedi, senden uzaklaşmak istedi, yapamadığı için geri geldi, her şeyi yalan diyor. Kabul etmek istemiyorum bu cümleleri, onun bana olan sevgisine güvenim sonsuz olsa da beynim bu oyunu oynamaktan geri kalmıyor.

Çok seviyorum ben onu, her şeyden çok seviyorum. Biliyorum onun da beni sevdiğini, her şeyi olduğumu. Benim için her şeyi yapabileceğini, her şeyden vazgeçebileceğini...

Ama bakıldığında, babam da böyleydi. Sözde severdi, çok çok severdi hatta. Onun için tek değerli şey ailesiydi, ailesi için her şeyden vazgeçerdi. Ama sonra ne mi oldu ? Annemi bıraktı, gitti başka birisine. İşler istediği gibi gitmeyince geri geldi. İnanılması mümkün olmayan şeyler söyledi. Annem inandı, bense onu sildim. Evde bir baba figürü var evet ama benim babam yok. O günden sonra da kimsenin sözüne güvenemedim. Çünkü artık herkes her şeyi yapabilir gözüyle bakıyordum olaylara.

Arkadaşlarımla konuşmamızın üzerinden de iki gün geçmişti ve kafam daha da karışıktı.

Bir yandan Taehyung'un kollarında olmak isterken bir yandan da ondan en uzak olan yerde olmak istiyordum. Bir yandan göz yaşlarımı silmesini isterken diğer yandan ona hiç ihtiyacım yokmuş gibi hissediyordum. Bir süre duygularım ön planda kaldığında, mantığım çekildiği kabuğunu kırdı ve duygularımı es geçip beni gerçekleri görmem için zorladı. Taehyung'un beni sevdiğini bağırdı içten içten, bana zarar vermeyeceğini bağırdı, beni incitmeyeceğini bağırdı. Duydum tüm o bağırışları, mantığımla duygularımın arasındaki çatışmada mantığım ön plana çıktı ve beni kendime getirdi. Şimdi ise saat gecenin 2'si ve ben az önce yatakta düşüncelerimle boğuşuyor haldeyken şu an ise taksideyim ve Taehyung'un evine gidiyorum.

Dayanamıyorum daha fazla onsuzluğa, her bir hücrem onun adını sayıklıyor. Vücudumun dokunduğu her bir yeri sızlıyor, adeta kanarcasına. Ellerim elleri için yanıp tutuşuyor, kalbim onun adıyla atıyor. Kalbimin üzerindeki tonlarca yük bana diyor ki, ihtiyacın olana gitmediğin sürece hep böyle hissedeceksin. Benim ihtiyacım Taehyung, başka hiçbir şey değil ve ben onunla olduğumda kalbimdeki yükler de gönlümdeki yaralar da vücudumdaki sızılar da geçecek. Bunu geç de olsa anladım ve bu anlayıştan sonra dur diyemedim kendime. Sabahı geçirecek gücüm kalmamıştı. Eğer ben bu gece Taehyung'un yanında olmasam, başka hiçbir gece affetmezdi bu yaptığımı.

Taksi istediğim adrese geldiğinde ücreti ödeyip hızla indim ve apartmanın kapısına geldiğimde derince bir nefes aldım. Gözlerim Taehyung'un zilini ararken aniden apartman kapısı açıldı ve bir çift apartmandan çıktı. Bunu Tanrı'nın bir işareti olarak algılayıp içimden dua ettikten sonra açılan kapıdan içeri girdim. Hızlı adımlarımla daireye çıktığımda içimdeki heyecan daha da artmıştı. Ellerim karıncalanmış, dizlerim çözülmüştü. Titreyen ellerimle zile bastığımda soluklarımı düzenlemeye çalıştım. Zili çalmama rağmen kapı açılmayınca tekrar çaldım ve bu sefer kapıya da vurmaya başladım. Uyuyorsa da uyanmalıydı, bu gece bizim gecelerimizden birisi olmalıydı.

call •taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin