Bazı zamanlar olur, düşünme yetini kaybettiğin, ney düşündüğünü bilmediğin, beyninin içinde senden habersiz dönen olaylar, seni boşluğa düşüren o bulanıklık...Ne düşündüğünü bilmeyen insan olur mu? Evet oluyor. Ben şu an ne düşündüğümü bilmiyorum. Ne düşünüyorum diye düşünüyorum, bunu düşünürken bile aklıma gelen tek şey bulanıklık.
Kim Taehyung aklıma çok fena girdi ve ben bastırdıkça o daha çok çıkıyor. Ne kadar itersem o kadar geliyor. Düşünmemeliyim onu, bir öğretmen olarak kalmalı aklımda, hayallerimin ana karakteri yapmamalıyım, rüyalarımın konusu olmamalı ama oluyor. Ne kadar istememeye çalışırsam çalışayım, daha çok istiyorum. Onu düşünmeyi, ona dair hayaller kurmayı...
Bana kendini açtığı günün üstünden yaklaşık iki hafta geçti. Bu iki hafta içinde her teneffüsümüzü beraber ders çalışarak geçirdik. Bana hep bir şeyler öğretti hiçbir ricamı geri çevirmedi ilgileneceği en güzel şekilde ilgilendi. Bir öğretmenin yaptığı gibi. Ben mi ? Ben de bu süre zarfında odağımın yarısını ona kapılmamaya verdim. Ona çekilmemeye, herhangi bir şeyine takılmamaya, onu izlememeye, ondan kaçmaya... Ama nafile, ben bunları yaptıkça o daha çok geliyordu sanki. Kalbim daha çok ağrıyordu onun için. Her bir zerrem daha çok kıvranıyordu ona bakmak için, ona kapılmak için...
Şimdi de dersim boş, insanlardan kaçmak için onunla ders çalıştığımız sınıfa geldim. Arkadaşlarıma düşüncelerimden bahsetmemiştim çünkü ben istemiştim onlardan bu konuyu açmamalarını. Onlarla konuşursam bu konu uzayacaktı ve benim bazı şeyleri unutmam daha da zorlaşacaktı. En azından böyle olacağını düşünüyordum.
Sıraya uzanmış bir şekilde tavana bakarken kapının açılma sesiyle yattığım yerden kalkıp gelenin kim olduğuna baktım. Gelen Yoongi'ydi.
"Jungkook ? Ne yapıyorsun burada tek başına." Seri adımlarla yanıma gelirken konuşmuştu. Düşüncelerinin olgunluğuna güvendiğim bir Yoongi vardı. Jimin ve Hoseok için aynı şeyi her zaman söyleyemiyordum.
"Kafamı dinlemeye çalışıyorum." Oturduğum sırada tekrar uzanırken konuştum. Bıkkın bir nefes verip daha da yayıldım.
"Anlat bana. Görüyorum kaç zamandır bir derdin var ama bizimle konuşmuyorsun. İçinin sıkkınlığı bana işliyor resmen. Ne olursa olsun anlat, dinlerim biliyorsun. Elimden geldiğince de yanındayım."
Yoongi insanın halinden anlayan birisiydi. Çok konuşmazdı çünkü insanları gözlemlemeyi daha çok severdi.
"Sorun Taehyung." Yeni yattığım yerde tekrar dikelirken söyledim. Kaçmaya çalışsam biliyorum izin vermezdi. O yüzden uzatmamak en iyisiydi. O da karşımdaki sıraya oturmuş, beni izliyordu.
"Biliyordum. Aklın onda değil mi ? Hatta o gün konuştuktan sonra daha çok aklına girmeye başladı."
"Tam olarak öyle oldu Yoongi. Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Nasıl onu atmalıyım kafamdan, bu kadar yakınken birbirimize nasıl başarmalıyım kaçmayı, hiçbir şeyi bilmiyorum ve bu sinirlerimi çok bozuyor." Sırtımı soğuk duvara yasladım ve gözlerimi kapattım. Nefes alıp sakin kalmaya çalıştım.
"Bak dostum," dedi ve bir şeyler düşünüp devam etti, "...Taehyung sana onları söylemiş olabilir. Bakıldığında adamın bu tutumu normal. Ama herkese bu gözle bakan birisinin sana bu denli samimi olmasını hiç düşünmüyor musun ? Bak hatta şöyle düşün, bakıldığında adam öğrencilerden kaçan bir insan değil mi ? Senden bu yaşadığınız olay olmasa kaçacaktı bu net. Ki bu olayla aslında senden daha da uzaklaşması gerekirdi ama yapmadı. Çünkü sende bir şeyi gördü ve bence o bunu kendisi de yanlış adlandırıyor. Sadece biraz daha zamanı var her şeyin. Sabret. İçin sıkıldığında gel yanıma konuş benimle paylaş bir şeylerini. Ama senden ricam asla içine atma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
call •taekook•
Fiksi PenggemarJeon Jungkook ders grubundaki numaranın sahibine bakmak isterken yanlışlıkla arama başlatır. •texting ve düz yazı #1 kooktae 31.10.22 #1 kookv 14.11.22 #1 texting 14.11.22 #2 jungkook 14.11.22 #2 vkook 23.11.22