2. İstenmeyen Başlangıçlar

10 1 0
                                    

"Anlaşılmayan bir şey yok değil mi?" diye son kez sordum karşısında oturduğum genç kadına. Kadın emin olmak için dediklerimi tekrar etti.

"Şimdi siz Yakup Sezginoğlu'nun sizin için aldığı, içini döşediği evin içinde Yakup Bey'in haberi olmadan başkalarının oturmasını istiyorsunuz. Doğru mu anladım?" dedi irice açılmış anlamaz gözlerle.

"Aynen öyle." dedim gülümseyerek. Kadın, "Afet Hanım, maalesef bu mümk-" derken lafını kestim.

"Pardon da ben Yakup Sezginoğlu'nun kızıyım. Siz şuan bir Sezginoğlu'nun isteğini yerine getiremeyeceğinizi mi söylüyorsunuz?!" diye çıkıştım. Güler yüzlü davranmak işe yaramamıştı. İsmimi kullandırmak zorunda bırakılmaktan nefret ediyordum

"Bakın ben sizden parasını falan istemiyorum. İçi yepyeni, başkasına satın. Sadece sistemde benim üzerime görünsün yeter. Anlaşıldı mı?" diye sordum tekrar.

Kadın benden ürkmüş gibiydi. Ne de olsa ben Afet Sezginoğlu'ydum. Bir soyadım vardı.

"Anlaşıldı efendim." dedi mecburen hiç istemese de. Hemen yapmacık gülümsememi takındım. "Teşekkürler. Umarım bir sıkıntı çıkmaz." dedim ve elimi uzattım.

Kadın çekinerek elimi sıktı. "İyi günler." deyip yönetim binasından çıktım.

Ev ve eşya işi tamamdı. Şimdi babamın ısrarla aldığı arabayı satmak vardı.

Mustafa abi otoparka bırakıldığını söylemişti gelmeden önce. Hemen otopark yazan yere doğru yürüdüm. Aslında burası güzel bir siteydi. Ama benim için bir şey ifade etmiyordu. Evden ayrılmaya karar verdiğim ilk an yaşayacağım yeri seçmiştim ben.

Otoparka girdiğimde arabam kendini belli ediyordu çünkü yepyeniydi. Çantamı karıştırıp zor da olsa anahtarını buldum ve kilidini açtım. Arabaya biner binmez burnuma yeni kokusu doldu. En sevdiğim kokulardan biriydi. Ama ne yazık ki kısa sürecekti.

Emniyet kemerimi takıp arabayı çalıştırdım. Otoparktan küçük manevralarla çıktım çünkü zarar verirsem fiyatı düşecekti. Yoksa hız tutkunu biriydim.

Siteden çıktığımda telefonumdan navigasyon uygulamasını açtım. En yakındaki araba galerisini buldum. Yaklaşık 9 dakika uzaklıktaydı. Radyodan güzel bir şarkı açacaktım ki gözüm çantama ilişti.

Arabayı sağa çektim. Bir süre çantama baktım. O sesi çok özlemiştim. Emin olmasam da yavaşça çantaya uzandım. İçindeki küçük gözden CD'leri çıkardım.

Hepsini tek tek okşadım. Sonra en ortadakini arabadaki CD kısmına koydum. Diğerlerini de dikkatlice tekrar çantama yerleştirdim.

Kararımı değiştirmeden Play tuşuna tıkladım ve bekledim. İçeriye onun huzur veren sesi doldu.

"Gelse bile son günüm

Koluna alsa ölüm

Gözlerimin önünde seninle geçen günüm"

Gözlerime dolan yaşlarla beraber arabayı kullanmaya devam ettim. Onu çok özlemiştim ama ağlamayacaktım. Ağlamayacaktım, güçlü duracaktım.

"Senden sonra kalbimi sevgilere kapadım

Ben seninle o günü

Bin yıl gibi yaşadım"

"'Son arzun nedir?' diye gelip de bana sorsalar" diye ona eşlik etmeye başladım. "Gözlerim bakıp da her şeyi anlasalar" Bakışlarımı yukarıya kaldırıp dolan gözlerimdeki yaşları geriye ittim ve CD'yi çıkardım.

İstenmeyen BaşlangıçlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin