3. Sezginoğulları ve Çetinoğulları

9 1 0
                                    

Üzerimden kalkıp telefonuna koştu. Ben de kalkıp hemen gelirken aldığım bordo gömlek pijamamı giydim.

Nereden çıkmıştı bu herif?! Kendi evimizde bile huzur yok arkadaş!

"Senin ne işin var burada?!" diye sordum fakat beni duymadı bile. Telefon rehberinden birini seçip aradı. Telefon hemen açıldı. Adam sinirle konuşamaya başladı.

"Baba evimde bir kadın var. Gelmiş diyor ki 'Burası benim evim.' Kafayı yiyeceğim bir şey yap!" dedi. Benim evim mi demişti o?

"Senin evin mi?!" diye bağırdım. Bana pis bir bakış atıp telefon görüşmesine devam etti. "Tamam bekliyorum." dedi ve telefonu kapattı.

"Kafayı yiyeceğim! Ben bu evin ödemesini birkaç saat önce yaptım!" diye bağırdım adama. Dudaklarından histerik bir gülüş çıktı. "Manyak mısın sen? İçinde insan olan bir evi nasıl satın alabilirsin?" diye sordu.

Ellerimi belime yerleştirdim. "İçinde bir sapığın olduğu söylenseydi almazdım zaten." dedim imayla. Öfkelendi. "Ne sapığı be! Sana sordum. 'Şirket mi gönderdi seni?' dedim. Sen 'Ay evet evet' dedin. Üzerindekilere baktım. 'Hızlıca başlayalım istiyorsun herhalde?' diye sordum. 'Çok haklısın. Hemen hemen.' dedin!" dedi.

Yere eğilip düşen kulaklığımı aldım ve ona gösterdim. "Burç yorumu dinliyordum!"

Sinirden gözlerim irileşti. Bu beni eskort mu zannetmişti? "Sen beni eskort mu sandın?!" diye öfkeyle sordum. Utanmadan, "Evet." dedi.

Afet sakin kalmak zorunda değilsin. Git ona saldır!

Koşarak sırtına çıktım ve sırtına yumruklarımı geçirdim. "Ya ne yapıyorsun manyak!" diye bağırdı. "Utanmaza bak bir de evet diyor!" diye ben de ona bağırdım.

Beni sırtından atmaya çalışıyordu ama Afet Sezginoğlu tuttuğunu kopartırdı. "İnsene kızım!" diye bağırırken, dişlerimi sırtına geçirdim.

Acıyla inleyip yere düştü. Ben de onunla birlikte tabii ki!

Yere düştükten sonra sırtı üstü bana döndü. Hala üzerindeydim. "Şerefsiz pis sapık herif! Evime gelmiş taciz ediyor ya!" diye bağırıyordum.

Ona vuran el bileklerimi sıkıca kavradı. "Sözlerine dikkat et Küçük Hanım." dedi. Hay senin küçük hanımına! Asker Mustafa iki falan mısın sen?

Ona vurmayı bıraktım. Ciddi ciddi, "Kaç yaşındasın sen?" diye sordum.

Anlamaz gözlerle bana baktı. "Ciddi misin sen? Bu kadar kaosun içinde sana Küçük Hanım demememi takıldın?" diye sordu. "Bi' yaşını söylesene sen." diye sordum dediklerine aldırmayarak.

"23." dedi sıkıla sıkıla. Kocaman bir kahkaha patlattım. "Küçük Hanımmış. Ben de 23 yaşındayım." dedim gülerek.

Bu sefer o ciddi ciddi sordu. "Hangi ayda doğdun peki?". Galiba şimdi sıçtım. Aralık yılın son ayı! "Söylemeyeceğim." dedim.

Güldü. "Benimki de soru telefonun açıktı gördüm. Yay burcusun sen! Büyük ihtimalle aralık doğumlusun. Ben de şubat doğumlu olduğuma göre 10 ay büyüğüm senden." dedi.

Senin adın dikkatli falan mı? İnsan niye evini gasp eden kişinin telefonuna bakıp burcunu öğrenir?

Sesimi çıkarmayınca daha çok güldü. Ve o iki kelimeyi söyledi. "Küçük Hanım."

O kaşınmıştı canım. Tekrar üzerinde tepinmeye başladım. "Sen bittin oğlum! Göstereceğim sana Küçük Hanımı!"

Beni engellemeye çalışırken bir yandan kahkahalara boğuluyordu. Bir anda gülmesi durdu. Bakışları sağ tarafıma kaydı.

İstenmeyen BaşlangıçlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin