8. Korse İpleri

11 1 5
                                    

Her an beklenmedik şeyler yaşanabiliyordu şu hayatta. Tepetaklak olmak diye işte buna denirdi. Bir zamanlar nefretinle boğmak istediğin adam, kendini kollarına bıraktığın kişi olabiliyordu.

"Uyansanıza be!" diye bağıran Can'ın sesiyle gözlerimi araladım. Başım acayip derecede ağrıyordu. "Neredeyim ben?" diye söylendiğimde yanımda yatan adamı yeni fark edebilmiştim. Yeni uyandığımdan ve alkolün etkisinden görüşüm netleşmemişti. Gözlerimi geri kapattım.

En son kapıyı açmıştık... Sonrası yok. Büyük ihtimalle onlara ağızlarının payını verip göndermiştim ve Poyraz'la devam etmiştik. Bu adamda Poyraz olmalıydı. Yani bu teoriye göre.

Ona daha fazla sarıldım. Ayrıldıktan sonra bir daha yüzüne bakmayacaktım gerçi. Aman! Hala uyku sersemi sayılırım. Şimdilik tadını çıkarabilirim. Meymenetsiz Ilgaz'ın yanına gitmek için acelem hiç yoktu.

Kokusunu içime çektiğimde kaşlarımı çattım.

Misket limonu?

Yok canım. Daha neler!

Tedirginlikle gözlerimi araladım. Bir kaç kere kırpıştırdım bulanıklığı gidermek için. Görüş açıma Poyraz'ın girmesini beklerken onun yerine Ilgaz'ın biçimli çenesi girdi. Etrafa bakındığımda benim odamda olduğumuzu anladım. Üzerimde pijamalarım vardı. Ilgaz'ın elleri belimdeydi, benim kollarımsa onun boynuna dolanmıştı.

NE OLUYOR LAN BURADA?

İşi pişirmişsiniz galiba ;)

Çığlık atarak Ilgaz'ı ittirdim ve yataktan kalktım. "Pis sapık yatağıma girmeye utanmıyor musun sen?!" diye bağırdığımda gözlerini ovuşturdu. Aniden ittirdiğim için bir kaç tane küfür savurdu önce, sonraysa saatine bakıp konuştu. "12 kere çalmış. Ben nasıl uyanmadım ya?" diye söylendi yine kendi kendine.

Yastıklardan birini alıp ona vurdum. "Bak bak bak! Bir de erkenden kalkıp hiçbir şey olmamış gibi mi davranacaktın?" diye bağırdım. Cevap vermek yerine saçlarını karıştırdı.

"Sana diyorum sapık adam!"

"Bana sapık deyip durma!"

"Sütyenim olmamasına rağmen üzerimde pijamalarım var. Sana sapık demeyeyim de kime diyeyim!" dedim ve tekrar yastığı sırtına geçirdim. Gözlerini devirdi. "Tabii ki sarhoşluğundan yararlanmadım Afet. Bakmadan giydirdim." dedi.

"Sarhoşluğundan yararlanmadım derken?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak. Çarpık bir gülümsemeyle ayağa kalkıp kapıyı açtı. "Sadece öpüştük. Bu kadar." dedi ve başka hiçbir şey demeden gitti.

"Ne?!" diye bağırdım. Ne demek öpüştük? Olsa hatırlardım ya. Beni delirtmek için söyledi kesin. Kendini Poyraz sandı herhalde.

Elimi dudağıma götürdüm. "Yok ya. Şaka yaptı şaka." diye kendimi avuttum.

Aynen Afet anca kendini avut.

Beynimde düşünceler birbiriyle çatışırken camıma gelen taşla irkildim.

Koşar adımlarla pencereye ilerledim. Can taş atmak için hazırlanıyordu. "Dur dur!" diye bağırdığımda bana çemkirdi. "Kızım iki saatir kalkamadınız! Ağaç olduk burada ağaç." dedi. Camı kapatıp koşar adımlarla aşağı indim.

Ilgaz buzdolabından kahvaltılıkları çıkarırken ona bakmadan kapıyı açtım. Nehir, Can ve Duygu sinirli bir şekilde bana bakıyordu. "Açmasaydınız kapıyı Afet'ciğim." dedi Nehir.

"Siz niye geldiniz ki?" diye sordum. Hiçbir şey hatırlamıyordum! "Demiştim bu zom oldu diye. Afet'ciğim dün konuştuk ya kahvaltıya geleceğiz diye." dedi Can tane tane.

İstenmeyen BaşlangıçlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin