Selam :)
Yazarken daha çok zorlandığım bölüm sayısı azdır herhalde.
İyi okumalar!
------
------
Ares ve Aldous eldivenlerini giyerken Gus'ın asistanları beni Truva'nın içine yerleştiriyorlardı. Aletin henüz bir adı olmadığından ve taktiğin meşhur Truva atı hikayesine benzemesinden mütevellit ona kendi aramızda Truva demeye karar vermiştik. İçine ilk kez canlı insan yerleştirileceği için tüm asistanlar çok heyecanlıydı. Gus'ın dediğine göre uzaktan kumanda etme konusunda çoktan bir sürü pratik yapmışlardı ancak bir özel seviyeli ile denemek için prototip çok yeni olduğundan güvenlik açısından yetersiz bulunmuştu.
Tam benlik bir görev olduğu nasıl da belli oluyordu. Onun içine sırıtarak girecek başka kafadan kontak birini bulmaları zordu. Robotun içine yerleşirken bir an yer sallandı, ardından dışarıdan bombalanma sesleri gelmeye başladı. Konteynırın içindeki herkes bir anlığına duraksasa bile sonra tam gaz işlerine devam ettiler. Ben Darrell ile oyalanırken uzandığım bölme vücudumun şekline göre ayarlanmıştı. Bestiaların geniş gövdesi herhangi bir kostüm arızası durumunda içeriden müdahale edebilmem için kol kısmının yelpaze gibi geniş olmasına olanak tanımıştı. Altı dokunaçlı bestianın ayaklarının ve iki dokunacının kontrolü bende olacakken diğer dördünü Ares ve Aldous kontrol edecekti. Gus bize hazırladığı kısa eğitim animasyonlarını izletmişti. Nasıl başardıysa aynı organik dokuya oldukça yakın bir madde tutturmuş, bestia pullarıyla kaplamıştı. Ve beni asıl şaşırtan ayrıntı dokunaçların tıpkı orijinal bir bestia gibi uzayıp uzanabilmesiydi. Gerçek bir bestia kadar kapsamlı olmasa da yapabildikleri her kabiliyete kısıtlı bir şekilde sahipti.
Uzandığım gövdeye sırayla hazırda bekleyen dokunaçları monte ettiler, en son gövdenin diğer yarısı üzerime yerleştirileceğinde Gus üzerimdeki elektrotları kontrol etmeye geldi. Kolundaki tablette prototipin içindeki bedenimin kızıl siluetini ve elektrotların yeşil noktalarını görebiliyordum.
"Çıkış yolunu tekrar anlatmalı mıyım?" diye sordu ciddi bir şekilde şişe camı gözlüklerinin üstünden bakarak.
Derin bir iç çektim. Darrell bu konuda ısrar etmiş olacak ki normalde aynı cümleyi iki kez bile tekrar etmekten deli gibi nefret eden Gus bunları bana en az on kere baştan anlatmıştı. Hâlbuki yapacağım şey kolaydı, kostümden sıyrıldıktan sonra yumurtadan hallice mimarisi olan gemide yukarı doğru tırmanmaya devam edecektim, bunu yaparken son derece hızlı olmam gerekiyordu. İçerideki kuluçkaları patlatmaya başladıkları anda gemi kendini otomatik olarak imha etmeye planlayacaktı. Bir uçak kısa süreli olarak beni almaya yaklaşabilirdi ancak o zaman çok kısıtlı bir aralığa sahip olacağı için pilotun tetikte olması gerekiyordu. Ben yukarı tırmanmaya başladığım anda askerler geri çekilecek, görev başarıldı olarak kabul edilecekti. Bir uçak beni almak için kalkacaktı ancak buna gönüllü bir pilot bulmak asıl bizi zorlayan durumdu. Ben yukarı çıkana kadar da patlatmayı bekleyemezlerdi; kuluçkaları patlatmaya başlamazlarsa hem dışarıda daha çok askerin hayatı tehlikeye girerdi hem de Magnustia muhtemelen onları içerde açarak beni kesesinden yeni çıkmış bestialara canlı canlı yem ederdi. Tabii bunların hepsi Magnustia karşısında kostümü bilgisayarlara zarar vermeden yirmi dakika içeride tutabildiğimi var saydığımızda gerçekleşecek olaylar zinciriydi. Şöyle bir ihtimal daha vardı, beni görür görmez içerideki kuluçkaları patlatmaya başlaması... Gus diğer bestiaların daha savruk olduğunu ve Magnustia'nın cihaza zarar verebilecekleri gibi bir riski göze almayacağını düşündüğünü söyledi. Hem ben süprüntü bir insandım, o kocaman mükemmel yaratık için tehlike arz edeceğim düşüncesi komikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALAKARGA
Science FictionSon istila anında olaylar işin içinden çıkılmaz hâle gelmesine rağmen Darrell'in hâlâ ekibine olan inancı devam etmektedir. Vakti zamanında Sevilla'da olanların tekrarlanmaması için delice fikirleri ve büyük bir planı vardır. Ancak bu yaptığı planı...