Tatil

142 11 2
                                    

Sabah açık kalan pencereden giren serin hava bedenimi titretti yaz ayında olmamıza rağmen serin bir hava hakimdi sabahları.

Şarjda ki telefonuma uzanıp aldım saat neredeyse dokuz buçuğa geliyordu.
Ayağa kalkıp çıplak bedenime ellerimi sürdüm ve yanda duran tişörtümü giyindim.

Bugün uzun bir aradan sonra tatile gidiyorduk. Türkiye'ye asıl memleketimize,mersin'e gidiyorduk. Annem ve babamın odama kadar gelen seslerinden ne kadar heyecanlı olduklarını anlıyordum haklılar tabi ailelerini göreceklerdi.

Benim aksime ailedeki herkes birbiriyle iyi anlaşırdı. Ha yanlış anlaşılma olmasın benim cazgırlığımdan değil anlaşılmazlık onların cahilliğinden ve bencilliğinden dolayı.

20 yaşındayım ve bu yaşıma kadar hep ailem sandığım kişilerden zorbalık görerek büyüdüm. Ne zaman ki tatile gitsek herkes 'sen nasıl erkeksin biraz da olsa sert ol,mert ol bak kuzenlerin nasıl aslan gibi' benzeri cümleler ile kıyaslanıp, karşılaştım.

Oysa ki kibar ve samimi olmak insan için bir lütuf değil midir? Yönelimim konusunda bir baskı olmasa da kimseye belli etmediğim halde yine de linç alıyordum, insanlar beni iyi yönlerimden vuruyordu, merhametimden.

Annemin deyimi ile saf çevremin deyimi ile salaktım ama inanıyorum ben yine de bir gün beni anlayan ve seven birisini bulacaktım.

Salondaki kargaşaya doğru ilerledim ve dağınıklığın ortasında durup kollarımı serdar ortaç klibindeymişçesine açtım "ahooy nedir bu dağınıklık yahu"

Annem bana bir bakış atıp elindekileri valize sıkıştırma işine geri dönüp bana söylenmeye başladı

"Beyto daha hazır değil misin sen"

Omuzlarımı silkip "hayır" dedim ve koltuğa doğru attım kendimi.

Cevabımla gözlerini devirerek işine geri dönmüştü. Gerçekten o valizi patlatana kadar dolduracağına emindim.

Salona giren babamla oturuş şeklimi düzelttim. Her ne kadar Almanya gibi modern bir yerde büyümüş olsam da ailem Kürtlerin tuhaf 'geleneklerini' devam ettirtiyordu.

Gerçi ne benim oturuşumda bir sıkıntı vardı ne böyle bir gelenek..

"Neden hazır değilsin beyto?" Bana hafif sinirle bakan babama baktım

"Gelmek istemediğimi ikiniz de biliyorsunuz, baba."

"Ama oğlum onlar bizim ailemiz" diye lafa atıldı annem

"oğlunun psikolojisini bozan kişilere akraba diyebiliyor musun hâlâ?"

"Tamam yeter kalk ve hazırlan beyto gelmemek gibi bir lüksün yok" son noktayı koyan babam sayesinde tekrardan kader örmüştü ağlarını bana.

Odama gidip her zamanki sıradan kıyafetlerimi giydim bir tişört ve pantolon. Her gidişimiz de olduğu gibi kötü geçmemesi için dualar ediyordum. Tabi her zaman kabul olan dualarım(!) gibi bu dualarım da beni şaşırtmadan kabul olmuyordu.

Gitmemizin tek güzel yanı Mersin'in güzel bir şehir olmasıydı ve gezdikçe gezesi geliyordu insanın.
İnsanlık türünün son örneği olan apaçi kuzenlerim genelde arabayla gezmek isteseler de bana göre deniz kenarlarında oturmak daha güzeldi. Huzur veren sessizliğe karışan dalga sesleri adeta yüzmüşcesine hissettiriyordu.

Yaklaşık 1 saat sonra herkes hazırdı yanıma yeteri kadar kitap alıp almadığımı tekrardan kontrol edip bavulumu kapının önüne koydum. Kulaklığımı da boynuma takıp bavulun üstüne oturup beklemeye başladım.

Annem ve babam da gelince aşağı inip gelen taksiye eşyaları yerleştirdik ve havaalanına gitmek için yola koyulduk.

Dinlediğim müzikten midir bilmiyorum ama nedense yolda giderken içimde garip bir his oluştu, bu senenin güzel geçeceği konusunda iyi hissediyordum. Bu kıyamet alameti gibi birşey demekti çünkü ne zaman ki gitsem illaki erken dönmemiz için yalvarırdım.

Havaalanına girip uçağımızın saatini bekleyemeye başladık saat 11.30 da binecektik. Zaman yaklaştıkça ilerlemeye başladık. Her bir dakika da  ve adımda yaşadığım kötü anılarımı gözümün önüne getiriyorlardı sanki.

Uçağa binip yerleşme faslını geçtikten sonra geriye iyi bir tatil olması için kendimi düzeltmem gerektiğini duyduğum öğütleri dinleyerek  devam ettim.

Uçak yavaşça ilerleyip göklere ulaşınca düşündüğümden de kötü geçecek bir tatil için sahte gülümsemeler denemesi yapmalıyım diye düşündüm ve kafamı dışarıyı görmek için cama doğru uzattım.

içime doğan bir his ile o an anlamıştım sanki, beni kurtaracak şey bir dua değil; bir mucize olmalıydı!

BÈYTO-GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin