Okyanus

77 5 0
                                    

Eve gelir gelmez kimseye görünmeden Hakan'ın odasına gidip cebimdeki çakmak ve sigarayı çıkardım ve elimdekileri incelemeye başladım.

Çakmağının dışı çok güzeldi kadifemsi bir kaplamaya sahipti, ince dikdörtgen bir şekli vardı ve kapağını açar açmaz yanıyordu.

Çakmağı bavulumun en güvenli yerine koyduktan sonra kırılmasın diye uğraştığım sigaraya uzandım bu sefer.

Uzun olduğu halde içi dolu ve kısa sigaralar gibi biraz kalındı. Tütün diyorlardı sanırım bu sigaraya babamdan bildiğim kadarıyla.
Sigarayı yatağa bırakıp elime telefonumu aldım ve anlık bir düşünce ile sosyal medya da onun ismini arattım.

Burnuma güzel bir parfüm kokusu doldu bir anda. Üzerimi ve bavulumdaki eşyalara doğru uzanıp kokladım ama hiçbirinde böyle bir koku yoktu. Ellerimi burnuma uzattığımda ise bu güzel kokunun elime de bulaşmış olduğunu anladım.

Yatağın üstüne koyduğum sigaraya uzanıp derince kokladım.
Zararı olan bir şeyin nasıl bu kadar güzel kokabileceğini düşündüm.
Biraz daha koklayıp ince bir peçeteye sarıp çakmağın olduğu yere koydum.

Yatağa sırt üstü uzanıp parmaklarımı bir kez daha kokladım ve gözlerimi kapattım.

Düşündüm tekrardan, eve gelene kadar olduğu gibi,
Sahil kenarında yaşadığım şeyler geldi aklıma; önce iskelede ki sakinliğim, kumsalda olan koşuşum, boğazım yırtılana kadar bağırarak şarkı söylemem ve,
En sonunda;

Gözlerinde okyanusu yaşatan,başka bir gezegenden olduğuna inandığım, 'kanatları mavi bir kelebek' gördüm...

Gözlerimi açıp yatakta doğruldum ve kafamı dağıtmak amaçlı kısık sesli bir şarkı açtım
etrafı toplarken arka fonda Spotify listemden şarkılar bir bir elenirken geriye kalan düşünceler hapsoldu zihnimde bir kutunun içine.

Telefonumu cebime koyup kulaklığı da boynumdaki yerine takıp kapıyı açtım ve karanlıkla bağdaşıp sessizleşen evin içine bir bakış attım. Kaç saattir odadaydım bilmiyorum ama herkes uyumuş olmalı ki kimse yokluğumu henüz fark etmemiş yada etmişlerse bile umursamamışlardı, her zamanki gibi.

Uzun koridordan geçip sessizce balkona çıktım biraz etrafa bakındım, gece karanlıkta parlayan ay'ın yolunu izledim, kaybolan bulutların izlerini aradım, ardından dönüp koca dünyaya baktım. Bu kadar güzellikler içerisinde küçük bir böcek gibi hissetmeyi anladım, hatırladım.

Bir sandalye çektim ve genişçe yayılıp bakışlarımı ay'ın bile kaybolduğu koyu mavi olan gökyüzüne çevirdim.

Ne kadar sessiz durduysam o kadar bağırdı içimde birileri, sessizdi etraf ama sadece ben duydum çığlıkları. Telefonumun ekranını açıp saatte baktım neredeyse 3 e geliyordu. Yavaş bir şekilde kalktım ve sarsak adımlarla odaya doğru ilerledim tam kapıya geldiğimde aklıma hakan geldi, çocuğun odasını almıştım resmen yahu.

Yarın teşekkür etmem gerektiğini yazdım zihnimin bir köşesine. Yatağın üstüne doğru attım bedenimi, sanki bir paçavra gibi. Her hüzünlü şarkı dinlediğimde anlık olarak moda giriyor sanki 4 çocukla evde eşi tarafından terk edilmiş gibi triplere giriyordum.

Gözlerimi kapatıp zihinimi dinlendirmeye karar verdim ve küçükken her uyuyamadığımda yaptığım gibi kendi kendime bir şeyler mırıldanmaya başladım.

Biliyorum, hayal kurmak güzel,

Seni düşlemek daha da güzel,

Sen çok güzelsin,

Atamıyorum seni,

Olmuyor asla,

Çözemiyorum ki seni, erittin sanki beynimi

BÈYTO-GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin