heyecan

22 2 1
                                    

Hakanla yolda gördüğümüz bir markete uğrayıp bolca cips ve içecek almıştık. Eve geçince ev ahalisinin hâlâ daha gelmediğini görüp rahat rahat yayılmıştık.

"La yemek var mıdır ki evde ya" mutfağa giderken kendi kendine konuşmuştu Hakan

Tekli koltuklardan birisine oturup bacaklarımı yanlarından sarkıttım ve sosyal medya da gezinmeye başladım

Ulaş ve kardeşlerini takip etmeye başladığım için fotoğrafları karşıma çıkıyordu. Beğenip beğenmemek arasında kalıyor, kendi kendime tribe giriyordum.

Ekranı kaydırdıkça fotoğraflar daha da çoğalıyordu sanki. Mehmet'in fotoğrafı karşıma çıkınca tereddütle ve büyük ama gizli bir merakla profiline tıkladım

Çoğunluğu kardeşleriyle olan fotoğraflara bakıp dikkatli bir şekilde geçiyordum. Her birinin yüzünde geniş ve dolu dolu olan gülümsemeler vardı

Düşündüm sadece bir an, bu şekilde gülümsemeye hasret kalmıştı mimiklerim, belki de uzun zamanlardan da öte; hiç tatmamış, hissetmemiştir ruhum bu hissi.

Fotoğrafları geçtikçe ulaş ile olan bir fotoğrafını gördüm, ikisi yan yana gelince sanki, eteklerine kar yağmış yeşil bitki örtüsünün kapatmaya çalıştığı bir dağ ve ona eşlik eden mavi bir gökyüzünü anımsatıyordu.

Fotoğrafı daha detaylı inceleyince 4 gün önce paylaşmış olduğunu gördüm bahsetmelere girip ulaşın profiline girdim ve onunda diğer kardeşleri gibi hesabında ki çoğu fotoğrafı onlarla beraberdi, her fotoğrafını dikkatlice inceleyip hafif bir tebessümle geçiyordum.

Yalnız, bir fotoğraf dikkatimi çekmişti, üzerinde; geniş omuzlarını sarıp boyun kısmından biraz daha aşağısını açık bırakan bir tişört giymişti. Boynunun açık kalan kısımdan zincir kolyesi ve açık teninde belirgin olan boynundaki damarları insanın gözlerini almasını zorlaştırıyordu.

Kapkara saçlarının bile kapatamadığı masmavi gözleri ile yüzündeki küçük tebessüme zıt olan çatılmış kaşları, sol gözünün hemen altında ve dudağının üstünde küçük,hatta hiç belli olmayan küçük bir nokta kadar ben vardı.

Fotoğrafın her bir karışını ezberlerken ne kadar süredir hakan tarafından izlenildiğimi bilmiyordum.

Hakan'ın elinde ki paketli ürünlerden birkaç tanesini bana atmasıyla dağılan dikkatim neye uğradığımı anlamadan kendimi hakan tarafından yere itilmiş halde bulmamı sağlamıştı.

Hakan'ın imalı bakışları beni biraz olsun kendime getirmişti. Ne de olsa homofobik birisi olma ihtimali vardı ve yanlış anlaşılması halinde hem benim hemde ulaşın başının derde girmesini istemezdim. Ki ortada anlaşılmasından korkacağım bir konu da yoktu.

Hakan'ın fırlattığı yiyecekleri masaya koyup koltuğa tekrardan yayıldım ve küçük bir kek alıp yemeye başladım

Ben abur cubur ürünlerine dadanmışken hakan da birkaç şey atıştırıp ayaklandı

"Nereye gidiyorsun,ne oldu?"

"Yok yok abur cubur beni doyurmaz hocam, ben sarma yiyeceğim" karnını tutup sanki dünyanın en güzel şeyini düşünürmüş gibi yukarı doğru baktı

Elimde ki keki ve kucağımda ki çikolataları kenara bırakıp hakana döndüm

"Evde sarma mı var?" Heyecanla sormuştum

"Heye sarma yapmış bizimkiler"

"Of hakan, hadi yiyelim" ayağa kalkıp mutfağa doğru ilerledim

Arkamdan 'allah seni doyursun, yetim hakkı da yersin sen kesin diyordu, kendi benden aç çıktı' diye söylenerek geliyordu hakan

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BÈYTO-GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin