Elindeki kağıdı yatağa bıraktı. Daha sonra beni sımsıkı sarmaladı, kalbinin içine sokmak istercesine...Yüzüm onun göğsüne denk geliyordu. Benden boğuk bir sesle ağlama sesi çıkarken yüzümü ona doğru eliyle çevirdi. Yine tek tek gözyaşlarımı silmeye başlamıştı.
Sırtım ona yaslıyken bir elini kalbimin olduğu bölgeye bastırdı. Bir eli yüzümdeki acılı yaşları silerken, diğer eli kalbimi çıkarıp içindeki acıları yok etmek istercesine kalbime baskı uyguluyordu.
"Geçecek, söz veriyorum Leyal her şey geçecek. Bitecek acıların, yok olacak acılı gözyaşların, yerini mutluluktan, huzurdan gelen tatlı bir gülümseme bırakacak güzel yüzünde. Bunun için canımı bile veririm." dedikten sonra dudaklarımda dudaklarını hissettim. Şu an belki de tek huzur bulduğum şey oydu. Onun dudakları, sesi, gözleri, beni sarmalayan vücudu...
Kalbim onun dudaklarının verdiği heyecan ve tutkuyla yerini hızlı ritimlere bırakırken eli kalbime daha çok baskı yaptı. Dudaklarımdaki dudakları boynuma inmeye başladığında beni hafifçe kucağında yatırdı. Yanaklarımdaki eli kalçama inmişti ve baskı yapıyordu. Dudakları göğüslerime baskı yapmaya başladığında daha fazlasını istercesine ona beklenti dolu bakışlar atıyordum.
Ellerim göğsümde dolaşan dudaklarının etrafındaki sakallarına gitti. Sakallarını elimle yumuşakça okşadığımda göğsümden boynuma küçük ısırıklar bırakarak çıktı. Dudakları tekrar dudaklarımı bulduğunda ne kadar bilmiyorum ama uzun süre öpüştük.
Birbirimizi tutkuyla öpmeye devam ederken sehpadaki telefonuma mesaj geldi. İkimizde hüzünle ayrıldığımızda telefonumu alarak Kuzey'in attığı mesajı sesli bir şekilde okudum.
"Çıkacağız birazdan, hadi in gel artık." yazıyordu mesajda.
İkimizde öfkeyle ofladığımızda yerimizden doğrulduk. O odamdan çıktığında bende arkasından çıktım. Merdivenlerle aşağı indiğimizde salonda oturmuş bizi beklediklerini gördüm. Bizi görüne hemen ayağa kalktılar ve " Hadi!" dedi Barlas.
Kısa bir araba yolculuğundan sonra varmıştık. İçeri girdiğimizde bu kulaklarımı dolduran değişik fon müziği kesinlikle bana göre değildi. Sahnede dans eden dansçı kızlar, etrafta çığlık çığlığa şarkıya eşlik edip sersemce hareket edenler...
Uras beni elimden tutup kendine çektiğinde ona soran gözlerle bakıyordum. "Kaybolursun falan, bir de bulmakla uğraşamam seni." dediğinde göz devirdim.
Etrafıma tedirginlikle bakıp dudaklarımı ısırırken bana inlercesine "Yapma şunu." dedi Uras. Ona doğru dönüp dudağımı iyice ona belli ederek ıslattım. Bir anda yüzümü eliyle hışımla tuttu ve dudaklarıma yapıştı. Ona tutkuyla karşılık verdim. Birkaç saniye sonra dudaklarımı araladığımda diliyle damağımı okşamaya başladığında beni kendine daha çok çekti. Ellerim yüzündeki sakallarını okşarken aramızdaki bu bağın ne olduğunu sorguluyordum.
Aramızdaki bağ tutku muydu, ihtiyaç mıydı, yoksa aşk mıydı?
Ayrıldığında bizimkiler şokla bize bakıyordu. Bana bakarak " Sana yapma demiştim." dedi Uras.
"Şey... eee... şey...ettik biz..." diye saçmalayarak mırıldanıyordum.
"Sevgiliyiz biz." dedi Uras bir anda.
Hışımla başımı ona çevirdiğimde yüzündeki tebessümü gördüm. Ben şokla ona bakarken o başını bana çevirdi ve " Öyle değil mi?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZALİM SAPLANTI
Misterio / Suspenso6 genç 1 katil... Sınırları zorlanan 6 genç. LEYAL,URAS,SEVGİ,KUZEY,ASEL,BARLAS... Bir katil 5 gençin peşine düşüyor. Alınacak çok intikam,yanlışlıklar,acılar,kaybedişler... Ölüyorum. Bu kabusun içinde ölüyorum. Hayat acımasız, insanlarında hayatta...