6.Bölüm

492 34 2
                                    

Harry "Öhm öhm, bizde buradayız."

Göz devirip önüme dönmüştüm. İçimden, dışı ne kadar James'e benziyorsa içide bir o kadar benziyor diye geçirdim. Havadan sudan sohbet etmeye başlamıştık. Az önce ki hâlime bakılırsa çok daha iyiydim.
.

.

.

.
Hava kararmaya başlamıştı ki artık kalkmamız gerektiğini fark ettik. James'i yeterince ihmal ettiğimi düşünüyordum, onunla konuşmam gerekiyordu.

Hermione "Hadi geç oldu. İçeri geçelim artık."

***
Ortak salon sessiz görünüyordu. Sadece masada biçim değiştirme ödevini yetiştirmeye çalışan bir grup öğrenci ve şöminenin başında ki koltuğa uzanmış Peter vardı. James muhtemelen odasındaydı. Remus ise ya kütüphaneye gitmişti ya da James'in başında duruyordu.

"N'aber kılkuyruk?"

"İyi diyelim iyi olsun dostum."

"Hayırdır, n'oldu yine?"

Sirius ve Peter'ın konuşması baya bir koyuya ilerliyordu. Bu sohbeti merak etsem bile katılamayacaktım. James'i bulmalıydım. Ne de olsa daha sonra öğrenirdim dönen muhabbeti.

"Size doyum olmaz ancak James ile konuşmalıyım." diyerek ayağa kalktım.

Peter "Oda da."

Anlayışla başımı sallayıp erkekler yatakhanesine doğru yol aldım. Gidiyordum ama ne konuşacağımı da bilmiyordum. Doğaçlama çalışmam gerekiyor. Kapının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp yavaşça kapıyı açtım. James sırtüstü yatmış, derin düşüncelere dalmıştı. Hayır, onu böyle görmeye dayanamıyordum.

"Jamie, hey beni duyuyor musun?"

Yanına gittim ve usulca yanına oturdum.

"Konuşmak ister misin?"

James'in gözleri dolu doluydu, minik gözyaşlarını her an gözlerinden firar edecek gibi duruyorlardı. Bir şey söylemedi, kalkıp birden sarıldı. Sarılmasına anında karşılık verdim. Artık benimde gözlerim yaşlanmıştı.

"Ben kötü biri miyim?" bunu o kadar kısık sesle söylemişti ki kulağımın dibinde olmasına rağmen zar zor anlamıştım. Konuşurken sesi titriyordu.

"Hayır tabi ki James. O nasıl söz? Sen görüp görebileceğim en iyi insanlardansın. Onlardan farklı olman seni egoist veya kötü biri yapmaz."

"Ama Lily öyle söylemiyordu. Benden nefret ediyor."

"Evans'ı kafanda o kadar büyütmüş, aklına o kadar sokmuşsun ki artık ne dese doğru gibi geliyor. Fakat değil. Onun senden nefret ediyor veya etmiyor olması önemli değil. O asla senin kıymetini bilmiyor. Seni üzmekten başka yaptığı hiçbir şey var mı? Ben cevap vereyim, yok. Sende bunun farkındasın ama dışarı vurmak istemiyorsun. Bırak kaybeden o olsun. Bakalım senin ilgini görmeden ne kadar dayanacak. Hem baksana bana sümsükus ile takılan, onun yüzünden senin gibi birini üzen insandan ne hayır beklersin?"

"Sanırım haklısın."

"Ben her zaman haklıyım kardeşim." diyerek göz kırptım.

Yüzü birazda olsa bu kendini beğenmiş tavrımdan sonra gülmüştü. Bu da beni mutlu etmeye yeterde artardı bile.

Şimdi görelim bakalım Evans Hanım; kim kazanmış, kim kaybetmiş?
.

.

.

.

Medyaya James ve Laurel diyelim o zaman. Peki James ve Laurel'in kardeşliğine ne diyorsunuz? Mükemmel değiller mi sizcede?

Not: Bir süre bölüm atmayacağım. Bunu bir ara gibi düşünebilirsiniz. Ne kadar sürer bu ara, inanın bende bilmiyorum. Ama bu süre zarfında kitap için bölümler hazırlayacağım. Zamanı geldiğinde, bölümler tamamlandığında, ise belli zaman aralıklarıyla yayımlamaya başlayacağım.

Sizi seviyorum. Tekrar görüşmek dileğiyle. 🫶🏻

GELECEĞİN İZLERİ | Sirius BLACKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin