toplu duyguların katliamı

468 57 43
                                    

hayır. rahat değil içim, şuursuz kararlarım. aslına uygun değil yaptıklarım. bencilce davranışlarım. tökezliyor bütün hayallerim. ben aydınlık istedikçe daha çok sarılıyor karanlık. kolları sıkı, nefesi çürük. halim harap ama yine de bir bedevi gibi adımlıyorum lanete kurban giden yolları. ot bile yetişemiyor bu çorak topraklarımda. ne diye dünyada barınıyorum onu da anlamış değilim. yaratılışların en kötüsü gibiyim. öyle yani içimde hissettiklerim. aydınlıktır diye beklediğim kollar azrail'indir şüphesiz. yine de ecel vardır derler ondan öteye gidilmezmiş. inançsızlığımı sorguladım adımlarken. bir taşın üzerine oturup bakındım öylece etrafıma. ya ben kördüm ya da gerçekten bir şey göremedim. ama yoktum. keşke bıraksalar beni dedim kaç kere. keşke tümden alsalar ya beni. öyle zor ve ağır ki göğüsümdeki yük. nefesimi kesiyor. bu karanlıkta bu yükle yürünülmüyor. yine prangadan kafesim. asla iyiyi bekleme dermiş gibi sarılmış bileklerime. ben ne için yürüyorum hâlâ? ne için gelmişim ki onca yolu? ne getirmiş bana kanayan yerlerim? kabukta bağlamamış zaten, sürekli sızlayıp duruyor. ben aslında yitirmişim ruhumu. içi boş bir bedenle gelmişim bunca yolu. sonum görünmüyor. uyusam ya artık ben. uyutsalar da alsalar ya beni?

"ocağın 26'sı. heyecanlıyım. kıpır kıpır içim, mutluyum. ilk defa bu kadar mutluyum, ilk defa bu kadar çocuk gibiyim. içim içime sığmıyor, kelimelerim dilime dolanıyor. aptalım dahası aşığım. benim için biricik olan birine rastladım uzun zaman önce. her şeyi ilk kez onda hissettim. çok sonradan öğrendim insanların ona 'aşk' dediğini. bana göre aşktan daha fazlasıydı çünkü onun için her şeyimi verdim. gecem ve gündüzüm birbirine girmişti, bazı günler yorgunluktan bayılıyordum ama sırf ayakta kalsın diye savaşıyordum onunla. o ölüme aşık biriydi. tek düşüncesi gitmekti. beni, kendisini sevdiğim gibi sevmedi. sevemezdi, çünkü o kendisini bile sevmeyi bilmiyordu. buna rağmen başaracağımı sandım. onun için çabaladım. yanından ayrılmadım, yanlış bir şey yapmasın diye kolladım. yeri geldiğinde çokça söylenip bağırdım ama akşamında kollarıma alıp saçlarını okşayarak uyuttum. benimle uyuduğu her gün ben de rahat uyudum. yaklaşık bir yılın ardından, artık hislerimden emin olduğum vakit, onu ilk tanıştığımız yere götürmek istedim.

aklımca plan yapıyor, romantik bir şeyler ayarlamaya çalışıyorum. fakat bir gün öncesinde bana bir yunanca şarkı dinletiyor ve üstü kapalı mesaj verdiğini anlamıyorum. bana ilk defa bir şarkı dinlettiği için heyecanlanmıştım sanırım, belki de o yüzden anlamına bakmayıp sadece melodisinde kaybolmayı seçtim. fakat o ağlayıp uzun uzun sarıldı boynuma, birçok kez öptü. teşekkürlerini sundu en son gözümün altındaki benden öpüp akan gözyaşlarımı durdurduğunda kalbimi nizama sokmak çok zordu. beni benden almayı bir şekilde başarıyordu. inceydi, ince fikirli ve mistik biriydi. daha çok çekiliyordum bu yüzden ona, fikirlerini duymak için arada ordan burdan sohbet açar ve sırf konuşsun diye onu zorlardım.

o gün ona aşkın anlamını soracaktım. uzun uzun konuşacaktık, fakat benimle gelmek istemediğini söyledi ve o günü evde geçireceğini söyledi. üzerine gitmek istemedim çünkü depresyon döneminin geldiğini biliyordum. manik zamanlarında da onunlaydım ama genelde depresyon zamanlarında yanında olmama izin vermezdi. onu psikoloji'nin son sınıfında bir etkinlikte tanımıştım, bipolar hastasıydı ve kendisiyle röportaj yapılıyordu. aynı zamanda bir mimar ve yazardı. yazdıklarını okuduğum vakit pencereleri ve perdeyi kapatıp saatlerce ağladım. daha önce içime bu kadar işleyen şeyler okumamıştım. bir şiir kitabı alıp gitmiştim evine. yine heyecanlıydım ama karşımda yarı ölü birini göreceğimi hatırladıkça daha sakin olmayı deniyordum. yağmur yağıyordu, unutmuyorum sağanaktı. avluya girene kadar sırılsıklam olmuştu, avludan geçememiştim. kalabalıktı. topluluğun biriktiği yeri gördüğüm anda kafamdan aşağıya kaynar sular döküldü. ona koşmamla kendisini aşağıya atması eş zamanlıydı, gözlerime baktığını hissetmiştim. tepeden aşağıya bir çivi yatağına uzandırılmış gibiydim. ayaklarımın önüne düşen bedenini unutmak için çok çabaladım, onu unutmayı öğrenemedim.

ağırlayın azrail'i ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin