TEHDİT

598 42 102
                                    

Pete

 Vegas'ın evinden ayrıldıktan hemen sonra arabayı nereye süreceğimi bilmeden biraz ilerledim. Tek bildiğim ve istediğim şey ondan uzakta olmaktı. Kapıdan çıkmadan önce yüzünde gördüğüm acının, söylediği sözlerin aklımı karıştırmasına izin vermemeliydim. İçimde her şey çok fazlaydı. Günler önce ona duyduğum aşk için böyle düşünüyordum. Ama şimdi acıydı fazla olan. Ona sarılmak için, öpmek için, birlikte şarap içip gözlerine bakmak için geldiğim evinde, ona dair her şeyin paramparça olacağını bir an bile düşünmemiştim. Şarap.. aniden başka bir yola saptım. Denk geldiğim ilk yerden Vegas'la içmek için aldığım şarabın aynısını aldım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Aslında insanın gerçekleri öğrenince bir rüyadan uyanmış gibi olması beklenirdi. Ama ben gerçekleri öğrendiğim andan beri bir rüyanın, hatta kabusun içinde gibi hissediyordum.

Kendi evim yerine aile evime sürdüm arabayı. Eğer kendi evime gidersem Vegas'ın peşimden gelebileceğini düşündüm. Sonra bu düşünceme sinirlendim. Neden peşimden gelecekti? Söylenecek ne kalmıştı ki. Elimde şarapla ve ifadesiz yüzümle malikhaneden içeri girdim. Bahçeyi geçerken, mutfağa girip şarabı açarken, alt kata inip kendimi korumaların antrenman yapmak için kullandığı odalardan birine kilitlerken karşıma çıkan kimsenin yüzüne bakmadım. Antrenman odasında yalnız kaldığımda birkaç büyük yudum aldığım şarap şişesini yere bıraktım. Kum torbasının önüne geldim ve yumruklar atmaya başladım. Sanki Vegas karşımdaymış gibi, bu yumrukları onun yüzüne indiriyormuşum gibi hissederek çıkarmaya çalıştım öfkemi. Kum torbasını Vegas olarak düşünmek işime gelmişti çünkü gerçeğine vururken aşık olan tarafım ona kıyamamıştı. Kendimi tutamayıp gözyaşını sildiğimi hatırlayınca daha sert yumruklar atmaya başladım. Eklemlerim acıdan uyuşmuştu ama umurumda değildi.

''Bir gün o gökyüzünden düşersen, ben izin vermiş olayım ya da olmayayım. Bir gün düşersen ben de seninle düşmüş olacağım.''

Sesi lanet olası beynimde yankılanırken soluklarım öfkeyle hızlandı. Yerdeki şişeyi alıp tekrar kafama diktim. 
Vegas beni en tepeye çıkardı. Beni aldı, en yükseğe çıkardı ve düşmeme izin vermek şurada dursun kendi elleriyle en dibe fırlattı. Ve kurduğu zaman içimi ısıtan bu cümlesi koca bir yalandı. Benimle düşmüş falan değildi. Şuan burada kalbim acıdan patlayacakmış gibi hissederken düştüğüm soğuk zeminde yapayalnızdım. 

''Her şeyinle benimmişsin gibi görünüyorsun.''  

Çünkü her şeyimi vermiştim ona. Her şeyini bana verdiğine inanmıştım. Beni birbirimize ait olduğumuza inandırdı. Dokunuşlarıyla, bakışlarıyla, sesiyle, kelimeleriyle, her şeyiyle öyle bir sardı ki beni. İnanmaktan başka şansım kalmadı. Şimdi o mu suçluydu beni kandırdığı için yoksa ben mi suçluydum benim olduğuna inandığım için? 

''Benim gibi bir adama böyle baktığın için bile olsa.. öyle iyisin ki.''

Herhangi bir cümlesi, tek bir tane bile olsa doğru muydu acaba? Bana söylediği her kelime yalan mıydı gerçekten? Tek bir doğruyu bile hak etmemiş miydim? Yumruklarım tekrar tekrar kum torbasına inerken gözyaşları görüşümü bulanıklaştırdı. 

''Artık benim için her şey sensin.'' 

Sanki nefesi kulağımın dibindeydi ve aynı cümleyi tekrar tekrar söylüyordu. Avucumun içinde kalp atışlarını hissettiğim ana gitti aklım.

Bu da mı yalandı? Bir insanın kalp atışları yalan söyleyemezdi. Onu sevdiğimi söylediğimde planı tıkır tıkır işliyor diye mi heyecanlandı o kadar? 

''Bunu neden yaptın Pete?'' 

Yumruk atmayı bırakıp iki elimle kum torbasını sabitledim. Alnımı dayayıp gözlerimi kapattım. Vurulduğumda yüzünde gördüğüm korku yalan olamazdı. Her şey yalansa bile o korku gerçekti. Olamazdı, kimse o kadar iyi rol yapamazdı. Vegas bile. Beynimde sürekli sesinin yankılanmasından, yalanlarının tekrar tekrar zihnimde tekrarlanmasından yorulduğumu hissettim.

SAUDADE||VEGASPETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin