ANLADIĞIN İÇİN

883 43 123
                                    

Pete

Bulutların üstünde gezebilseydim eminim ki aynı böyle hissettirirdi. Karşımda uçsuz bucaksız bir deniz uzanıyordu. Yüzümü serin bir rüzgar yalıyordu. İçime çektiğim her derin nefes ise sanki bu rüzgarın taşıdığı mutluluktu. Arkamdan bana sarılan güçlü ellerle gözlerimi kapattım. Dalgaların sesi.. yüzümü yalayan rüzgar.. sırtıma değen vücut.. ellerimi yakalayan ve sıkı sıkı tutan eller.. kafamı geriye attığımda sığındığım güzel kokulu boyun..

Sonsuza kadar böyle kalabilirim dedim maviliğe karşı mırıldanarak. Gerçek olamayacak kadar huzurlu...çok huzurlu... çok....huzurlu....huzur...

Yüksekten, çok yüksekten düşüyormuş hissiyle gözlerimi açtım. Sanki yere çakılmış gibi hissediyordum. Hızlı soluklarımın arasında bir an nerede olduğumu anlayamadım. Etrafımı sıkı sıkı saran kolların ayırdına vardığımdaysa sonunda gerçekten uyanabildim. Vegas'ın yanındaydım. Vegas kal demişti ve düşünmeden kalmıştım. En son dudaklarımız yakın diye arkamı dönerek uyuduğumu hatırlıyordum. Derin ve huzurlu bir uykunun ardından bana kene gibi yapışmış Vegas ile uyanacağımı tahmin etmem gerekirdi. O kadar sıkı sarıyordu ki. Sanki hayata tutunuyordu. Hala nefes alabilmeme şaşırmalıydım belki de. Boyun girintisine yaslıydım ve çenesi başımın üstündeydi. Beni oyuncak bebeği mi sanıyordu? Gerçi şikayet etmem gerekiyor mu emin değildim. Çünkü bir yanım kabul etmek istemese de uzun zamandır uyuduğum en rahat uykuydu. Uzun zaman sonra bana huzurlu bir rüya gösterecek kadar güzeldi. Ama her güzel şeyin bir sonu olduğu gerçeğiyle birlikte düşme hissiyle gerçekliğe uyandım. Bu gerçeklikte Vegas benim değildi.

''Neden ahtapot gibi her uzvunla bana yapıştın?'' Dedim uykulu ve boğuk sesimle. Kollarını etrafımdan yavaşça ayırdım ama bunu yaptığım an üşüdüm. Ve bu üşüme fiziksel değildi. Benden onun yanında hiçbir şey düşünmememi sağlayan sıcaklık hissini aldığı için de sinirlendim o an Vegas'a. Kendi varlığına öylesine alıştırdığı onca zamandan sonra biz denen şeyin aslında bir hiç olduğuyla beni yüzleştirdiği için. Sıcaklığını bana koşulsuzmuş gibi vermesinin ardından beni üşümek zorunda bıraktığı için.

''Sen de ellerimi tutuyordun.'' diyen sabah sesine hazırlıksız yakalandım.

''Ben uyuyordum Vegas.'' diyebildim oturur pozisyona geçip ona bakarken. Düne nazaran daha iyi görünüyordu ki bu da içimi rahatlatmıştı.

''Ben de uyuyordum. Gözlerimi açtığımda zaten kollarımdaydın ve sarmaş dolaştık. Zaten bir an sonra sen sonsuza kadar böyle kalabilirim gibi bir şey mırıldandın. Ardından da hemen uyandın.''

Kollarımdaydın dediği an sırtımdan bir ürperti geçti. Kulaklarımın ateşlenmeye başladığını hissediyordum. Kahretsin! Kesin kızaracaktım.

''Rüya görüyordum!''

Vegas gülümserken ''Eminim öyledir.'' dedi. Onu neyle boğabilirdim.. serumla mı yoksa çıplak elimle mi? Hangisinin daha iyi bir seçenek olduğunu düşünmeye başlamışken neyse ki buna gerek kalmadı ve odanın kapısı tıklatıldı. İçeri ufak tefek bir hemşire girdi. İkimize de kocaman gülümserken ben aceleyle yataktan kalkmıştım.

''Lütfen rahatınıza bakın. Sadece Khun Vegas için ağrı kesici getirdim.'' dedi hemşire gözlerimin içine bakıp gülümserken.

Vegas ise biraz doğrulmuş, sırtını yatak başlığına dayamış beni izliyordu. Sinirleneceğime emin olduğum bir şey yapacağını anlamama yol açan bir gülümseme belirdi yüzünde.

''Hemşireyi duydun sevgilim rahatımıza bakabiliriz. Yanımdan uzaklaşma lütfen. ''

Hemşire kıkırdarken ben Vegas'tan gözümü ayırmadan çenemi sıktım. Ölümüne susamıştı. Yaralıydı ve şimdi de benim öfkemi üstüne çekerek hiç iyi bir şey yapmıyordu.

SAUDADE||VEGASPETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin