forever

21 2 1
                                    

Jungkook bitmiş son sigarasına baktı. Gülümsedi ve asla boşaltmadığı kül tablasına son bitmiş sigarasını da attı.

Kalbi gittikçe hızlanıyordu, yıllardır bu anın gelmesiyle yaşamış artık bir an önce sevgilisine sarılmak için can atıyordu resmen.

Son mektubunu da aldı ve en son sevgilisiyle yattığı yatağın üstüne bir mektup daha bıraktı. Biliyordu yıldızının her gece bu mektupları teker teker okuduğunu, o yüzden hiç üşenmeden sürekli mektup bırakıyordu.

Yatak odasının içinde bulunan, yarısından fazlası sevgilisinin kıyafetleriyle dolu olan odaya girdi. Taehyung'un her zaman saat takıntısı olmuştu, asla takmayacağını bilerek çeşit çeşit pahalı markalardan saat alırdı ve hatta onlar için özel çekmece bile yaptırmıştı. Jungkook saat çekmecesinin altındaki çekmeceyi açtı ve içindeki bandanalardan Taehyung'un en çok kullandığı siyah olanı alıp sol bileğine doladı hızlıca. 

Sol bileği burnunda bir şekilde aynı odanın içindeki ufak banyoya girdi ve küvetin hem sıcak suyunu hem de soğuk suyunu açarak aynanın karşısına dikildi. Gözlerini kendi suratına dikmişti fakat şuan karşısında kendisinden çok Taehyung duruyor gibiydi resmen. "Benden hiçbir zaman kurtulamayacağını ikimiz de biliyorduk değil mi?" 

Yavaşça küvetin içine uzandı cam kenarındaki mermerde duran telefonunu aldı ve bütün arkadaşlarına 'Saat 20:00'da Tae ile yaşadığımız eve gelin' mesajını attı. Saat tam 19:40'ı gösteriyordu. Telefonunu kapattı Jungkook son kez sevgilisinin fotoğrafını öptü. Mermerdeki mektubu kapının girişine doğru fırlattı. Kırmızı kurdele ile bağlanmış kutuyu açtı ve içindeki kanlı jiletleri  çıkardı. Gözleri dolu bir şekilde baktı jiletlere, sevgilisi bunlar sayesinde gitmişti yanından. Üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen resmen acısı hala tazeydi.

Su gittikçe soğuyordu, ya da Jungkook bedeninin uyuştuğunu hissetmiyordu. Sağ elindeki jileti yavaşça sol koluna dayadı ve ilk kesiği attı. Canının acıdığını hissetmiyordu, hissetmemeliydi zaten. Amacı sevgilisine kavuşmak değil miydi? Yavaş yavaş yaklaşıyordu sevgilisine. Birinci kesiğin hemen üstüne biraz daha bastırarak ikinci kesiği attı. Artık tüm küvet tamamen Jungkook'un kanlarıyla dolmuştu. Üçüncü kesik ve üstüne daha sert bir şekilde dördüncü kesik.

Titreyen elleriyle jileti diğer eline almayı denedi, fakat başarısız oldu. Gözleri kapanmaya, nefesleri yavaşlamaya başladı. Daha sonra ise beşinci kesiği atmayı denedi, attı. Fakat gözleri çoktan kapanmıştı bile. Buydu işte, Jeon Jungkook buydu. Sevgilisi için canını vermişti ve bundan gram pişmanlık duymamıştı, tereddüt etmemişti çünkü onun aşkından değerli hiçbir şey yoktu.

Hiç kimse şahit olamamıştı onların aşklarına, kimse duymamıştı onların aşklarını onlar da duyurmak istememişti zaten. Birileri için her zaman iyi anılmak, her zaman iyi izler bırakmak istemişlerdi yaşamları boyunca.

Taehyung ondan tam 4 temmuz saat 20:00'da ayrılmıştı. Her ay bir paket sigarasını sevgilisine adamıştı Jungkook, çünkü Taehyung onun her gece sigara kokmasından nefret etmişti fakat Jungkook ise kendini zehirleyerek öldürmüştü. Bu küvette canına kıymıştı biricik aşkı. Hiç acımadan, etrafındaki kimseyi düşünmeden bitirmişti her şeyi. 

Fakat bunca şeyden sonra Taehyung'un unuttuğu tek bir şey vardı ki, Jungkook verdiği sözleri asla unutmazdı. Verdiği en büyük söz ise aşkının ölümünden tam 3 yıl sonra kendi ölümünü getireceğiydi. Jeon Jungkook verdiği son sözünü de tutarak 4 temmuz saat 20:00'da Kim Taehyung'un intihar ettiği yerde bileklerini keserek ölmüştü.

The hospital asked should the body be cast                                                                   
Before ı say goodbye, my star in the sky                                                                      Such a funny thought to wrap you up in cloth                                                               Do you find it all right, my dragonfly?

7 Months with Jeon Jungkook ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin