Selamün aleyküm arkadaslr. Normalde hiç düşünmüyodum ama öyle bi içimden geldi yazayım dedim. Hadi bismillah
OKUMAYİN BURALARI-
-2 yıl sonra..
Güneşin sapsarı ışığıyla göz kapaklarımın ardından beni bulmasıyla kalktım yataktan. Nasıl güneşten uyandın derseniz... Öğlen olmuş.
Ben 9 dan geç uyanamıyorum o yüzden yuh.
Elimi, yüzümü yıkayıp burun deliklerini dolduran o mükemmel patates kokusuyla mutfağa gittim. Annemlerin yokluğunda oluşan alışkanlıkla kahvaltıyı bazen Osamu hazırlıyordu. Bugünde o günlerden biriydi ama ben kahvaltıya yetişememiştim.
Onlar çoktan kahvaltıyı yapmış otururken anlık olarak neden evde olduklarını sorgulasamda bugünün cumartesi olduğunu telefonumun ekranında görmemle merakım kendiliğinden gitmişti.
Çok güzel cümleydi.
Esneyerek girdiğim Amerikan mutfaktan salona doğru baktım.
"Günaydın"
Osamu gülümseyerek cevap verdi.
"Günaydın yn"
Bidahaki sefere de yn yerine isim vermezsem hatırlatın çok kötü çünkü.
Tam bende gülümseyecektim ki o sırada araya giren ses tüm büyüyü bozdu.
"Kızım saat 11 buçuk. Ne günü ne ayması?"
Diyerek kendi kendine gülen Atsumuya baktım dik dik.
Cevap vermek için ağzımı araladım fakat tek bir şey bile söylemeden aklıma gelen şeyle odama koştum.Kahvaltıyı bile umursamayarak üstümü giymek için dolabımın karşısına geçtim. Beyaz yakalı krem rengi (rengi yanlış söylemiş olabilirim fotoğraftan bakarsınız) sweatshirt ile pileli kısa bir etek giydim.
*çanta dahil değil
(Şimdi yapacağım görüntüye çok kafanızı takmayın önceden verildi mi hatırlamıyorum)
Sarı saçlarımı hafifçe tarayıp salık bıraktım. Koşarak aşağı inerken bir yandan da saate baktım. Saat on ikiydi. Şarjım fulldü. Sunayla buluşacağımız saat 12 buçuktu. Saat yaklaşmış olsa da Sunanın beni arabayla almasından mütevellit masaya oturup patatesleri yemeye başladım.
"Hayırdır?"
Gelen sesle kafamı salona çevirdim.
"Sunayla buluşacağız."
Annemlere Sunayı anlattığımdan dolayı oldukça rahattım. Zaten iki sene olmuştu ve herşey gayet normaldi.
Atsumunun koruyuculuğu dışında...
"Nereye?"
Oflayarak yüzüne baktım.
"Bilmiyorum, söylemedi."
Yinede kızamıyordu. Sunaya güveniyordu çünkü...
"Çok geç kalma"
"Tamam."
Patateslerimi bitirdiğim sırada çalan zille anında kapının önünde bittim. Hemen kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm bir adet sunaya her zamanki gibi hayran hayran bakıyordum.
Suna ise içerdeki ev halkınıda içerecek şekilde selam verdi.
Dünyamdan çıkıp sunaya karşılık gülümseyerek selam verdim. Beyaz Converse lerimi giyip son kez salona baktım.
"Ben çıkıyorum!"
"Görüşürüz, iyi eğlenceler"
Gülümseyerek anneme baktım. Sırayla herkese görüşürüz dediğimde evden çıktım.
Çıkarken gördüğüm son şey Atsumu'nun belli belirsiz sırıtışıydı.
Sunanın beni benden alan kombine bakıyordum. Siyah sweatin altına beyaz bir gömlek giymişti. Siyah bir pantolon giymiş, boynuna ve pantolonuna zincir takmıştı. Sweatin üstüne doğru kıvırmış olduğu gömlekle üzerinde çok güzel duran bir kombindi.
"Yn!"
Duyduğum bu yumuşak ses ile kafamı kaldırıp afallamış hâlde Sunaya baktım. Mat siyah BMW sinin ön kapısını açmış bekliyordu.
"İyi misin?"
"Bu kadar yakışıklı olma sen."
Bu söylediğim dudağının kenarının yukarı doğru kıvrılmasını sağlamıştı. Elimden tutup beni arabanın ön koltuğuna oturttuktan sonra kendisi de şoför koltuğuna geçti. El frenini çekip kontağı çevirdi ve sürmeye başladı.
"Nereye gidiyoruz?"
Hafifçe sırıtarak bana döndü.
"Sürpriz söylenir mi güzelim?"
Derince iç çektim.
"Söylenmez."
...
Bendeniz yazardan bir ilk geliyor. Özel bölümü ikiye böldüm QOHSKAHSJAHSJHAKSHDKAHDKSHDK.
Ama huyum işte napim uzun yazamıyorum.HAYDİ GORUSURUZ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suna X Reader
Fiksi Remaja@ayicik1111 in başladığı "Suna x Reader" kitabının devamını yazıyorum. Okumak isteyenlerin önce etiketlediğim hesaptan ilk kısmını okuması gerekiyor...