Kulaklarıma inanmakta güçlük çekiyordum. Tanrılar'dan biri bizim tarafımıza dönmüştü ve Senju ile Yuzuha bedenleri Tanrıçalar tarafından ele geçirilmiş iki genç kızdı. Belki de bu kadar güçlü kızlar olmaları bundandı. Acaba ne zamandan beri benliklerini kaybetmişlerdi?
"Zamancı," diye tekrar etti Tanrı Rindou, Senju'nun Yuzuha vizyonunu aldığı anda arkamıza Zamancı'yı da alacağız, sözlerine gönderme yapmaya hazırlanır gibi. "Bana ne kadar güvenirsiniz bilemem. Yüzyıllardır birbirimizle savaşıyoruz, bizim yüzümüzden insanlığın başına gelmeyen felaket kalmadı. Zamancı'nın yeni bedenini gördüm. Pek de savaşmaya hazır değil gibi. Hazır olsa dahi Tetikleyici olmadan beş para etmez."
Senju başını umutsuzca iki yana salladı. "Zamancı'yı bulduk da Tetikleyici kaldı!.. İkisi uzun zamandır birlikte çalışmıyorlar. Son savaşlar bile bu ittifak olmadan yapıldı. Bu yüzden Tanrılar yenilmez."
"A-ama bu durumu değiştirebiliriz," diye kekeledim istem dışı bir şekilde. "de-değil mi? Değişim için bir adım atmak adına Tanrı Rindou bizi dönemin Zamancısı'yla tanıştırabilir. Ondan sonra Zamancı ile konuşur ve isterse Tetikleyici'yi bulmasına yardım ederiz... Hayatımız kurtulur."
Her sesi yankıyla kulaklarda çınlatan Buz Şato'da içimi en az ortamın soğukluğu kadar ürperten bir sessizlik baş gösterdi. Tanrı Rindou gözlerini bir anda Takemichi'ye dikti. "Şaka yaptığını sanıyordum. Sahiden de kardeşine hiçbir şey söylemedin mi?"
Takemichi umarsızca omuz silkti. "Ne var yani? Sizin aksinize benim duygularım var ve çok fazla kayıp verdim. Bundan sonra yanımdaki insanları korumak istemem ve bunun için de onlardan bir şeyler gizlemem çok mu anormal bir durum?" Tanrı ile inatlaştı. "Hem sanki sen her şeyini Ran'a anlatıyorsun!"
"Haa," Senju ya da buz Tanrıçası Aishi şımarık okul kızları gibi biraz yüksekten bakarak konuştu. "Demek yeni Zamancı Takemichi!.. Dikkat çekmeyen ve etkisiz bir çocuk. Bükücü olmadığı için pek saygınlığı da olduğu söylenemez... Jikan, hala bu bedeni istediğine emin misin? Önceki hallerine nazaran, bayağı düşüşe geçmişsin. Yani, iyi çocuk ama bir devrimci değil."
Ağzı açık ayran budalası gibi ortamdaki kişilere bakarken böğürdüm. "Senju bir Tanrıça, Takemichi de Zamancı... Ağzınıza sıçayım! Sizin yüzünüzden kendimden şüphe eder oldum. Hem... Lan hain! Mezarımda mı söyleyecektin Zamancı olduğunu?"
Öz kardeş değildik ama Takemichi ile sağlam bir geçmişimiz ve nice yaşanmışlıklarımız vardı ki bana göre, bazı öz kardeşlerden daha sağlam bir ikiliydik. Buna rağmen benden bunu gizlediği için ona öfkelendim ve biraz da olsa sinirimi çıkarabilmek adına yumruğumu gerdiğim gibi onun üzerine atıldım.
Tüm enerjim tek yumruğumda birikmişken Tanrı Rindou'nun sesi duyuldu. "Maalesef böyle bir şey yapmana izin veremeyeceğim, Chifuyu." Akabinde omzuma yakıcı bir sancı saplandı. Tanrı Rindou yumruğumu havada tutmuştu ve tüm enerji şimdi omzumda patlıyordu. Acıyla büküldüm.
Müdahalenin üzerine Takemichi hemen yanıma gelerek Tanrı Rindou'nun tuttuğu elimi ondan alarak avuç içleri arasında kavradı. "Chifuyu-" Derin bir nefes aldı, gözlerini bir anlığına kapadı ama yeniden bana baktığında göz kontağını hiç kaçırmadı. "Anlamıyorsunuz sanırım. Tarih boyunca birçok bedende yaşadım. Yüzlerce annem, binlerce kardeşim, milyonlarca arkadaşım oldu. Hepsinin acısını çektim. Özellikle de Tanrılar doğduğundan beri hayatlarım hiç iyi değildi. Sevdiğim herkese trajik bir şekilde veda ettim. Neden aynısını sizinle de yaşamak isteyeyim ki? Tenjiku sadece bir üyesi kalsa dahi çok güçlü. Shibuya ise çoluk çocuğun sırf eğlence olsun diye dev dalgalar yarattığı bir köyden başka bir şey değil!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ankoku Jidai 卍 Tokyo Revengers AU
Fanfictionİnsanların hükmedebildiği dört element vardı ve dünyamızı Tenjiku ismiyle bilinen yedi Tanrı yönetiyordu. Onların merhametli Tanrılar oldukları söylenemezdi. Daha da kötüsü yenilmez ve Tanrı isminden bekleneceği üzere ölümsüz olmalarıydı. Gaddar Tan...