1

30.7K 2.1K 1.6K
                                    

Haiii,ben geldiiim ehehe. Tanıtım bölümünden sonra 1. bölümle karşınızdayım. :')

Bilgilendirme: BDSM iki kişinin de rızasına bağlı bir çeşit cinsellik türüdür. Efendi-köle veya dominant-itaatkâr arasındaki cinselliğin fiziksel güç ve baskıyla gerçekleşmesidir. Ve bir köle tamamen kendi özgür hür iradesiyle bir efendinin esareti altına girmeyi, disiplinine, emirlerine, yaptırımlarına boyun eğmeyi göze alır. Dominantın, itaatkârına sunacağı ödüller de, cezalar da itaatkârın bilinçli bir şekilde bile isteye kabul etmesi, kendini sunmasıyla başlayacaktır. Bunun bilinciyle okuyun fici yani!

İyi okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

Jungkook|

Bu zamana kadar ne yaptıysam arkasında durmuş, tüm boklukların içerisine girip çıkarak hayata devam etmeyi bir şekilde başarmıştım.

Yadsınamaz bir gerçek varsa, yaşadığım hayattan tat alamıyordum. İçimde susturulamayan bir boşluk, uslanmaz bir matem vardı. İşin aslı şuydu, ölmüştüm. Ama kimse farkında değildi.

Ağlamak nasıl hissettirirdi, hayatım boyunca en çok merak ettiğim his buydu. Gözlerim sert rüzgarı yediğinde dolardı, onu hesaba katmazsak kendimi bildim bileli ağlamak üzere kendimi tutan biri olamamıştım. Hüngür hüngür, haykırarak ağlamayı tatmak için fazla hissizdim. Duygusuz, boş ve yitirilmiş; çoktan kaybedilmiş... Aslında hiç kazanamamıştım ki. Kendi ruhumu, benliğimi, var oluş sebebimi asla kazanamamıştım.

Kollarımdaki izlere bakarak gülümsemeye bile mecali olmayan dudaklarımın milimlik kıvrılmasını sağlamayı başardım. Dudaklarımın arasında kıstırdığım sigaramın son dumanını asla bitmesini istemediğim gerçeğiyle yüzleşerek usulca havaya saldım. Her sigaranın sonunda yaşadığım hüsran aynıydı, ah o tanıdık his...

Öylesine haşır neşir olduğum depresifliğin çığır noktalarında geziyordum ki, sigarayı dudağıma alıp ateşliyordum ve göz açıp kapayıncaya kadar, vedalaşmam gereken sigaranın son nefesini alırken buluyordum kendimi. Başlamamla bitirmem bir oluyordu.

Sigarayı çevirip avcumun içine bastırdığımda göz bebeklerim titreşti. Bu his tarif edilemezdi. Yaşayan ölüden farksız olsam dahi, acının tenimle buluşmasıyla hissettiğim o haz, beni ele geçiren zaaf, içimde başkaldıran acının benliğime hükmettiğini izlemek muhteşemdi. Nefes aldığımı fark etmemi sağlayan tek şey, esareti altına girdiğim mutlak acıydı.

İçtiğim viski şişesini karşımda kanlar içerisinde duran pezevenge doğru kaldırıp gösterdim.

Tek bir atik hamleyle oturduğum paslı sandalyeden kalkıp ayağımla sandalyeyi itekleyerek gürültüyle kendimden uzaklaştırdım.

"O savunmasız, genç kızın geleceğini, hayallerini, benliğini elinden aldın. Ne uğruna lan? Ne için! Şu buruşmuş, kokuşmuş küçük sikini kaldırabilmek için..."

Adam, sözlerimin ağırlığından ziyade canının acıyor olmasından kaynaklı hıçkırarak ağlarken, "Hata yaptım, şeytana uydum. Ne olur bırak gideyim." diyerek bana yalvarmasıyla birlikte viskimin içinde kalan son damlayı da ziyan etmemek için kafaya dikip boş şişeyi çevirerek kafasında patlattım.

"O, genç kızda sana bu şekilde yalvarmıştı!" Demir sopayla dövüp kemiklerini kırdığım adam, kafasında şişe aniden patlayınca feryatlar kopardı.

Kanlar içerisinde kalan saçları arasından dökülen cam parçaları etrafa saçılırken, içlerinden birini alıp kendimi kesmemek için zor tuttum. Önceliğim bu bok çuvalı, şeref yoksunu döl israfıydı.

BEAST IN SOUL • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin