Okula gitmek için sabah erken kalkan Louis, yarı uykulu bir şekilde kahvaltı masasına oturdu. Louis kahvaltısını ağır ağır yapıyordu. Louis'in annesi "Uykunu alamadın sanırım. Geceleri artık erken uyuman gerekiyor." dedi. Louis'in kafasına elindeki tahta kaşık ile yavaşça vurdu. Louis "Ama anne erken uyuduğumu sen de biliyorsun. Çok yorulduğum için daha fazla uyumaya ihtiyaç duyuyorum." Dedi. Annesi gülümseyerek "Demek çok yoruluyorsun ha?" dedi. Louis de gülümsedi. Annesi "Okul vakti geliyor. Hazırlanman lazım acele et!" dedi. Hazırlandıktan sonra koşarak sokağa çıkan Louis, önünde Desyo ve Ryuto'yu gördü. Louis arkalarından "Hey! Beni de bekleyin." diye bağırdı. Desyo ve Ryuto sesi duyduktan sonra sesin arkadaşları Louis'e ait olduğunu anlayıp yavaşladılar. Yine de kontrol etmek için arkalarına göz ucuyla baktılar. Louis de onlara yetiştikten sonra hızlı adımlarla sohbet ederek okula ilerlediler. Okula gittiler ve sınıflara dağıldılar. Sıkıcı geçen bir okul sürecinden sonra okulun bahçesinde tekrar buluştular. Eve doğru yavaşça yürürken Louis "Bugün çöle gitmeye ne dersiniz?" dedi. Desyo "Çöl çok tehlikeli. Kesinlikle gitmemeliyiz!" diyerek sert bir şekilde karşı çıktı. Louis onu ikna etmek için "Dostum, sadece çölün giriş kısmında gezeceğiz. Endişelenecek bir şey yok." dedi. Ryuto "Çölde ne yapacağız peki?" diye sordu. Louis bir an duraksadı ve yere baktı. Sanki öylesine çöle gidelim demişti ve Ryuto sorunca ne yapacağını düşünüyormuş gibiydi. Kafasını yavaşça kaldırıp Ryuto'ya baktı. Louis "Belki büyülü bir kertenkele yakalar ve satarız diye düşünmüştüm." dedi. Ryuto ve Desyo şaşırmıştı. Desyo "Anladım. Kertenkeleyi satarak para kazanmak istiyorsun yani?" dedi. Louis başını salladı. Ryuto ise "Ben geliyorum. Ancak okul kıyafetleri ile o koca kertenkelelere güzel bir yem olmaktan başka bir şey olamayız. Hazırlıklı olmalıyız." dedi. Desyo "Benim de gelmem gerekiyor galiba." dedi. Louis "Gelmek zorunda değilsin. Benim yüzünden sana bir şey olsun istemem." dedi. Desyo kafasını iki yana sallayarak gülümsedi ve "Sizi yarı yolda bırakmam. Sadece sizin için endişelenmiştim." dedi. Louis'in gözleri parlıyordu. Neşe içinde zıplayarak "O zaman on dakika sonra herkes hazır olsun." dedi. Herkes evlerine gitti ve hazırlanmaya başladı.
Üç arkadaş, birkaç yıl önce tanıdıkları bir demirciye yaptırdıkları kendi kılıçlarını aldı ve okul kıyafetlerini değiştirdi. On dakika sonra dışarı çıktılar ve koşarak mahalleden uzaklaştılar. Yaramaz çocukların aileleri bu durumdan habersizdi. Uzun bir yürüyüşün ardından çöl gözükmeye başlamıştı. Girişte kertenkele görünmüyordu ancak yine de tetikte ilerlediler. Son yaşanan savaşlardan dolayı çöle yakın yerleşim yerleri tahliye edilmişti. Çöl, Jhura'nın güneyinin sınırıydı. Komşu ülke ile birkaç yıldır savaşta olmalarına karşın sınırda hiç asker gözükmüyordu. Belki de çöl tahmin ettiklerinden daha büyüktü. İyice kumlara girmişlerdi artık. Güneyin serin esintisi git gide kaybolmuş, yerini çölün bunaltıcı sıcağına bırakmıştı. Yaşadıkları yer genel olarak tüm yıl rüzgârlı oluyordu ve sadece birkaç ay yağış alıyordu. Yine de bu kadar sıcağa ilk defa denk geliyorlardı. İlerlerken kumlarda bir kıpırtı fark ettiler. Desyo sessizce "Hareket etmeyin." dedi. Biraz beklediler ancak hiçbir şey yoktu. Louis "Bir şey olduğuna emin misin?" diye sordu. Desyo "Sanırım sıcaktan yanlış gördüm. Bir şey hareket etti sandım. Galiba sorun yok, yola devam edelim." İlerlemeye devam ettiler. Adım attıkça korkuları artıyordu. Yalnızlık hissi ürkütücü derecede fazlaydı. Bu yalnızlık hissine rağmen sanki bir şey onları takip ediyor gibiydi. Desyo'nun içine bir kere şüphe düşmüştü. Birkaç dakikada bir etrafını süzüyordu. Louis sıcaktan bunalmış bir şekilde ilerlerken bir anda zıpladı. Ryuto kılıcını çekti ve "Ne oldu? Bir şey mi gördün Louis?" diye sordu. Louis titreyerek "A-Ayağımın altından bir şey geçti. Ne olduğunu bilmiyorum ama hissettim onu." dedi. Desyo da "Bana da birisi bizi takip ediyor gibi geliyordu. Artık eminim. Herkes mücadeleye hazır olsun." dedi. Louis ve Desyo da kılıçlarını çekti. Çok daha dikkatli bir şekilde ilerliyorlardı. Yarım saat boyunca ilerlediler ve şüpheli bir durumla karşılaşmadılar. Artık göller gözüküyordu. Çölün bazı noktalarında küçük küçük onlarca göller vardı. Yaşam, suyun kenarında olduğu için koca kertenkeleler de avlanmak için genelde bu bölgenin yakınlarında bulunurlardı. Küçük göller etrafı o kadar değiştiriyordu ki sanki çölde değil de bir adadaymış hissi veriyordu. Etrafı çimlenmiş ve aslında çöle ait olmayan yaşam türleri buraya konuk olmuştu. Eskiden bu çölün tamamının çimlerle kaplı olduğu söylenirmiş. Bu sebeple insanoğlu ilk yerleşim yeri olarak burayı tercih etmiştir. Uzun yıllar boyunca insanlık etrafa yayılmaya başlamış. Büyülerin keşfi ile tüm bitki ve hayvanların genetikleri değişmiş, büyülerden etkilenerek onlar da deforme olmuş. Uzun süre büyüye maruz kalan topraklar artık kuraklaşmış ve verimini kaybetmiş. Bu ilk yerleşim yeri ise ülkeler için büyük bir madeni yatak olmasının yanında bazı gizli güçler olduğunu düşünenler de var. Altında bilinmeyen büyük bir tapınak olduğu yönünde söylentiler var. Tapınağın da dünyayı ziyaret eden gelişmiş bir yaşam formuna ait olduğunu iddia edenler var ancak doğruluğu şu anda bilinmiyor.
Çocuklar bir kertenkele grubu fark etmişti. Kertenkeleler yaklaşık üç metre civarlarındaydı. Kılıçları ile sinsice kertenkelelere yaklaşan çocuklar saldırmak için belirli bir yakınlığa gelmeyi bekliyorlardı. Gereken mesafe kapatılınca Desyo hızlı bir hamle ile kertenkelenin başından kılıcı geçirmişti. Diğerleri Desyo'ya bakarken Louis ve Ryuto da hemencecik kertenkelelerin işlerini bitirdi. Onlara uzak olan, kertenkele grubunun dördüncü üyesi korkuyla topukladı. Çocuklar çok mutlu olmuşlardı. Bu kertenkelelerin sadece bir tanesinin değeri bile ailelerinin üç aylık maaşına denk geliyordu. Başarının verdiği his ile yere oturdular ve gölden su içtiler. Biraz dinlenip evlerine huzur içinde gidebilirlerdi.
Birkaç dakika oturduktan sonra ayağa kalktılar. Arkalarını dönüp evlerine gidecekken yine kumlarda bir hareketlilik oldu. Çocuklar korkularını bastırıp olayı anlamaya çalışıyorlardı. Sanki kumların altında bir şey hareket ediyor gibiydi. Git gide çocuklara yaklaşıyordu. Ryuto arkadaşlarına eli ile geri çekilmesini işaret etti ve ileri doğru yavaşça hareket etmeye başladı. Hareket eden kumlar Ryuto'nun varlığını sezmiş gibi hızlanarak ilerlemeye devam etti. Ryuto kılıcı ile tetikte bekliyordu. Doğru zamanda kılıcını kuma sapladı. Ancak hiçbir şey yoktu. Kılıcı doğal olarak kuma saplanmıştı. Daha sonra siyah dumanlar belirmeye başladı. Ryuto kılıcını alıp geri adımlar atarak arkadaşlarının yanına geri geldi. Üç arkadaş başlarına büyük bir bela almış gibiydi. Dumanlar kumların hareket ettiği yerin üstünde birleşerek bir suret oluşturuyordu. Ne biçim bir varlık olduğunu anlayamamışlardı. Yaklaşık iki metre boyunda, elinde parlayan bir kılıç ve üstünde mor ile siyahın karışımı bir kıyafet vardı. Yüzü dumanlarla kaplıydı ancak dumanlar yavaşça dağılmaya başlamıştı. Sonunda tüm dumanlar gitti ve varlığın korkunç yeşil gözleri açığa çıktı. Birkaç saniye sessizliğin ardından varlık, kafasını çocuklara doğrulttu ve "Sizler buralara gelmeye ne cüret edersiniz. Sizleri tanımak isterim, bizi rahatsız eden zayıf varlıklar." dedi. Kalın sesi, çocukların içine korku salmıştı. Louis tam cevap verecekti ki varlığın biz dediğini fark etti. Biz derken kaç kişiyi kastetmişti. Desyo sessizliği böldü ve "Bizler Jhura'lıyız. Buralar bizim toprağımız. Ben Desyo Dawnbringer. Bunlar da arkadaşlarım Louis Aurora ve Ryuto Redhand. Kendini tanıtma sırası sende. Ne cüretle bizi kendi topraklarımızdan kovarsın." dedi. Çocuğun cesareti göz doldurur cinstendi. Bu garip insanımsı varlığın gözlerine bakarak sesi bile titremeden haddini aşan kelimeler ediyordu. Varlık derin bir kahkaha attı. Daha sonra kılıcını kınına koyarak konuşmaya devam etti. Varlık "Cesaretin hoşuma gitti çocuk. Ancak burası sizin toprağınız değil. Sizin aptal dünyevi işlerinize karışmıyoruz diye sahiplenmişsiniz belli ki. Lakin yakında hesabını sormaya geleceğiz. Bendeniz Anua Bisho. Sizler daha çocuksunuz. Hayatta kalmanıza izin veriyorum. Derhal evinize gidin ve bir daha buraya gelmeye cüret etmeyin." dedi. Louis durumu kabullenerek "Teşekkür ederiz. Bir daha asla gelmeyeceğiz." dedi sevinç ve endişeyle karışık bir halde. Ryuto ise Desyo'ya baktı ve başını salladı. Ryuto "Bizi küçümseyen tavırların beni sinirlendiriyor garip yaratık. Zaten gitmek için ayağa kalkmışken bize saldırmaya çalışan sen değil miydin?" dedi. Ryuto ve Desyo kılıçlarını doğrulttu. Louis dehşete düşmüş bir şekilde arkadaşlarına bakıyordu. Louis birkaç adım geri çıktı. Varlık bir kahkaha daha attı ve "Yakaladınız beni küçük dahi şeyler sizi. Ama anlaşılan sizler güçlerinizin farkında değilsiniz. Size saldırmayı düşünmüyordum. Sadece aşağı götürecektim." dedi. Varlık sözlerine "Lakin bana kılıç doğrultuyorsanız sizlerle düelloya girmekten çekinmem. Madem öyle istiyorsunuz size ayak uydururum. Hazırlanın küçüklerim. Ben kazanırsam bir daha yeryüzüne çıkamazsınız haberiniz olsun." dedi. Varlık arkasını dönüp ısınmaya başladı. Louis arkadaşlarının yanına gidip "Siz delirdiniz mi? Gitmemize izin vermişti ya, neden savaşmak istiyorsunuz. Biz onun dengi değiliz!" dedi. Ryuto "Gitmemize izin verdiğini söyledi ancak biz giderken arkamızdan saldıracaktı. Tahmin ettiğim kadarıyla üçümüz de büyü enerjisi saçıyoruz. Üçümüz de birlikte yürüyünce enerjilerimiz birleşiyor ve bunun gibi enerji emen varlıkları kendimize çekiyoruz. Bu çölün bilinmez bir yeraltı yaratıklarından birisi ancak enerjimiz güçlü olmasa buraya gelmezdi. Yani demem o ki eğer omuz omuza verirsek ona karşı galip gelebiliriz. Üzgünüm Louis. Başka seçeneğimiz yoktu zaten." dedi. Louis başını salladı ve savaşmaktan çekinmedi. Ölüm kalım meselesiydi bu. Arkadaşlarını buraya kadar sürükleyen de Louis'di. Yani kaçması gereken en son kişiydi. Savaşabilmek için önce içinde korkusunu yenmeye çalışıyordu. Bu sırada Desyo'ya dönüp "Peki enerjilerimizi nasıl kullanacağız?" diye sordu. Ryuto da merakla Desyo'ya baktı. Desyo "Bildiğim kadarıyla ne yapmak isterseniz kafanızda canlandırıp odaklanmanız lazım. Gerçek bir savaşta hiç görmedim ama bir sürü kitap okudum bununla ilgili. Sadece kendinizi çok yormadan güçlü saldırılar yapın yeter." dedi. Ryuto "Sizler güçlü saldırı yapıp ondan duman çıkmasını sağlayacaksınız. Duman ile oluştu. Yani asıl varlığı dumandan ibaret. Asıl gücümü dumana karşı kullanacağım." dedi. Desyo ve Louis başını salladı. Louis "Desyo, önce ayaklarına saldırıp dengesini bozmalıyız. Daha sonra kılıç kullandığı sağ koluna saldırırız ve son olarak başına saldırıp tamamen duman haline getiririz." dedi. Desyo başını salladı. Varlık da artık hazırlıklarını bitirmişti. Çocuklara dönüp kılıcını çekti ve başıyla "gelin" dercesine işaret yaptı. Louis ve Desyo birkaç adım ileri çıktı ve kılıçları ile pozisyon aldı. Anua Bisho da kılıcıyla pozisyon aldı ve ilk hamleyi de kendisi yaptı. Doğrudan Desyo'yu hedef aldı. Kılıcını o kadar güçlü savurdu ki rüzgarından kumlar da uçuşup yer değiştirdi. Lakin Desyo bu vuruşu kolayca engelledi. Sadece Anua'yı değil Louis'i de şaşırtmıştı. Ryuto, Anua'ya doğru saldırıya geçti ancak Anua kılıcının ters tarafıyla sert bir darbe attı ve Ryuto savrulup bayıldı. Bu sırada içindeki büyü gücünü kullanan Desyo, kılıcına enerji yükleyerek Anua'yı değil kılıcını hedef aldı. Desyo'nun kılıcı arkasından iz bırakarak ilerliyordu. Anua, Desyo'nun kendini hedef aldığını düşünerek kılıcıyla engellemek istedi ancak zaten hedef kılıçtı. İki kılıç buluştuğunda Desyo da Anua da geri savruldu ve Anua kılıcını düşürdü. Düşen kılıç kuma saplandı ve darbe alan kısım çatlamıştı. Anua şaşkınlık içerisindeydi. Louis Anua'nın geri savrulmasını fırsat bilerek saldırıya geçti. Louis gücünü Desyo kadar iyi kontrol edemiyordu ancak o da hatırı sayılır bir darbe vuracaktı. Louis Anua'ya saldıracakken Anua bu saldırıyı fark etti ve takla atarak saldırıdan kaçtı. Hemen koşarak kılıcını aldı ve diğer yanında kalan Desyo'ya kılıcıyla vurdu. Desyo rahatlıkla karşılayabildi. Louis, Anua'nın ayaklarına saldırdı. Anua, Desyo ile çarpışırken Louis'i tamamen unutuyordu. Anua ağzını açtı ve "Açıkçası beni çok şaşırttın çocuk. Yine de beni yenebilmeniz için yeterli değil." dedi. Varlığın kibri Louis'i kıllandırmıştı. Öfkelenen Louis kılıcını Anua'nın kafasına doğru fırlattı ve koşmaya başladı. Kılıç hızla varlığın kafasına doğru ilerliyordu. Son anda eğilen Anua, Louis'in nereye gittiğine bakmamıştı bile. Desyo da tüm gücünü vererek saldırıya geçti. Louis kılıcını havada geri alıp Anua'nın arkasına geçmiş oldu. Desyo da önden saldırıyordu. Arada sıkışan Anua pes ederek kendini kumların altına geri çekti. Kumların altında da olsa sesi sanki kulaklarının diplerindeymiş gibi geliyordu. Anua sesi git gide alçalarak "Potansiyel var. Yakında yüzeye çıktığımızda işimize yarayabilirsiniz." dedi ve sanki soluğu kesilircesine ses çıkardı. Daha sonra ne bir ses ne de kumlarda bir hareketlilik oldu. Desyo ve Louis koşarak Ryuto'nun yanlarına gitmişti. Yüzü kan içinde kalan Ryuto baygınlıktan kurtulmuştu. Gözlerini hemen açtı ve ayağa kalkmaya çalıştı. Desyo "Biraz dinlen daha sonra gideriz." dedi. Ryuto "Ben iyiyim sadece kılıcıyla çizik attı. Ancak içine nasıl bir enerji yüklediyse doğrudan bayılttı beni." dedi ve ayağa kalkıp gölde yüzünü yıkadı.
Evden ayrılalı saatler olmuştu artık. Aileleri endişelenmiş olmalıydı. Hızla öldürdükleri kertenkeleleri aldılar ve eve doğru yol aldılar. Mahalleye girdiklerinde askerler evlerinin önündeydi. Aileler çocuklarına kayıp başvurusu yapmıştı anlaşılan ancak buna gerek kalmadı. Büyük bir sevinçle ellerindeki ölü kertenkeleleri gösterdiler. Aileleri de askerlere teşekkür edip yolladı. Louis'in annesi, çocuğunu gözyaşları içinde kucakladı ve "Lütfen bir daha habersiz yapma bunu." dedi. Sesi titreyerek geliyordu ve çok üzüldüğü aşikardı. Louis "Özür dilerim anne. Belki ben de para kazanırsam babamın çalışmasına gerek kalmaz ve üçümüz mutlu oluruz diye düşünmüştüm. Seni endişelendirdiğim için çok üzgünüm." dedi ve o da gözyaşlarını tutamıyordu ama annesinin, gözyaşlarını görmesini istemiyordu. Louis annesini bırakıp Ryuto'nun ve Desyo'nun annesine "Sizlerden de özür dilerim Bayan Dawnbringer ve Bayan Redhand. Oğullarınızı ben davet ettim ve gelmek istemeseler de beni yalnız bırakmak istemedikleri için gelmek zorunda kaldılar. Çok özür dilerim. Bir daha asla böyle bir şey yapmayacağım." dedi. Çocuklarının dönmesine çok sevinen anneler anlayışla Louis'e baktı. Bayan Dawnbringer "Yarın askerlerin yanına gitmeniz gerekir. Başınıza kötü şeyler gelmiş anlaşılan. Ryuto, yaran için endişelenme askeri doktorlar onu da halleder." dedi ve gülümsedi. Birbirlerine iyi akşamlar dileyen aileler huzurla evlerine dağıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiddet: Louis Aurora
FantasyZeki ve yetenekli bir çocuk olan Louis'in zorluklarla dolu hikayesini öğrenmek için hemen okuyabilirsiniz.