Shai "Geldiğim boyuttaki dünya saldırıya uğramadan birkaç gün önce;
Her zamanki gibi sabah erken kalkıp tarlama gittim. Gerekli bakımları kendi büyülerim ile çok fazla yorulmadan halledebiliyorum. Şanslıyız ki dünyamızdaki krallıklar birlik oldu ve barış içinde yaşıyoruz. Bölgelere özgü görevler verilen bir düzen içerisindeyiz. Bana basit bir görev geldiği için mutluyum. Ailem ile güzelce vakit geçirmek için bolca vaktim oluyor. Buğday yetiştirmek oldukça kolay bir iş. Uzun zamandır bu düzende olduğumuz için dünyamızın askeri gücü azalmış durumda. Ancak endişe edecek bir şey yok çünkü şu anda dünyadaki hiç kimse birilerine sorun çıkarmak istemiyor. Bu huzurlu yaşam için atalarıma teşekkürlerimi sunuyorum. Tarladaki işlerimi bitirdikten sonra eve döndüm. Tabii saat hala erkendi ama ev halkı uyanmıştı. İçeri girdim ve "Günaydın, ben döndüm." diye seslendim. Sesimi duyar duymaz sevgili oğlum Morael "Hoş geldin babacığım." dedi ve sarıldı. Ardından güzel karım Amaliel da gülümseyerek bana "Hoş geldin tatlım, Günaydın." dedi. Karım güzel bir kahvaltı hazırlamıştı, kokusunu alabiliyordum. Kahvaltımızı yaptıktan sonra bahçeye çıktık ve orada oturmaya başladık. Yıllardır zamanım böyle geçiyordu. Şikayetçi değildim ancak yapmam gerekenler bu kadar olduğu için güçlü sayılmam. Her günüm neredeyse tamamen aynı geçtiği için bir terslik olduğunu anlamakta da geç kalmıştım. Saatlerce bahçede vakit geçirdik. Bu da oldukça normaldi ancak artık havanın kararmaya başlaması gereken zamanda yine güneş tepemizden bize ışıklarını yolluyordu. Gücüm azalmış olsa da enerji sezme gücüm iyi bir şekilde çalışıyordu. İnsana benzeyen ancak insanlardan katlarca fazla enerjiye sahip bir şeyler hissediyordum. Tuhaf bir şeyler döndüğünü fark ettikten sonra karıma ve çocuğuma hemen hazırlanmalarını söyledim. Ben de birkaç günlük yiyecek yemek, içecek ve biraz kıyafet hazırladım. Koruma olması için geçmiş ailelerimizden kalan yazılı koruma büyülerini aldık. Tam dışarı çıkmak üzereydik ki komşumuzun bağırarak, yanına hiçbir şey almadan bize doğru koştuğunu gördüm. Bize bakarak "Durmayın, koşmaya başlayın! Çabuk, hareket edin! Ölmek istemiyorsanız koşun!" diye bağırdı. Morael'i sırtıma alarak Amaliel ile koşmaya başladık. Neler olduğunu anlamadığım için merak ediyordum. Arkamı döndüğümde ise o yaratığı gördüm. İnsan enerjisi hissetmem çok garipti çünkü bu yaratıkta insana dair en ufak bir iz yoktu. İnsanların metrelerce katı, insanlara özel organlara sahip olmayan, sadece kanat ve kafasında bir delik bulunan devasa mor bir yaratık. Oğlum ve karım çok korkmuşlardı. Normal şartlarda ben de biraz korkak birisiyimdir ancak o gün nedense gördüğüm şey için korkmadım. Asıl endişem ailemdi. Onları güvenli bir bölgeye götürmek için var gücümle koştum. Yaratık gördüğü her şeyi yiyerek ilerlemeye devam ediyordu. Sanki bu dünyanın her parçası onun ağzına girmek için can atıyormuş gibi kafasındaki deliğe doğru çekiliyorlardı. Hissedebiliyorum. Enerjisi, o yedikçe artıyordu. Kısa süre içinde felaket oldu. Biz kaçtığımızı düşünürken o geldiği bölgedeki her şeyi yemiş ve daha da güçlenmiş bir şekilde bizi de midesine indirmek için geldi. Dünyamızın askeri gücü düşük olduğu için karşılık veremiyorduk. Karımı ve oğlumu çok uzak bir noktaya saklayarak askerlere yardım etmek için gittim. Askerlerden ise bu yaratıklardan toplam üç tane bulunduğunu öğrendim. Askerin dediklerini duyduktan sonra bir anlık yere düştüm. Kendimi ilk defa bu kadar kötü hissetmiştim. Çünkü karımı ve oğlumu sakladığım bölgeye doğru ilerleyen bir yaratık olduğunu öğrendim. Hemen onların yanına gitmek için ilerlemeye başladım. Askerler beni durdurmak istese de ben durmadım. Onların yanına giderken yaratığı bana yaklaşırken gördüm. Arkası ise dümdüz olmuştu. Bilgisizliğim en sevdiğim insanları kaybetmeme sebep oldu. O anki çaresizlik ve öfkem daha önce hiç kimsenin yaşamadığı boyuttadır. Soyum enerji emen ve onları dönüştüren insanlara dayandığı için genetik olarak ben de buna sahiptim. İlk defa orada bu gücümü kullandım. Ölmüş insanların yavaş yavaş yok olmaya başlayan enerjilerini toplamaya başladım. Enerjim arttığı için yaratığın dikkatini çekmiştim ve bana hızla yaklaşmaya başladı. Ancak şu an gücüm yeterli olsa da becerim zayıf olduğu için şansım olmadığını düşündüm ve kendimi geliştireceğim bir gezegene ışınlanmak için tüm enerjimi ışık enerjisine dönüştürdüm. Kendimi bir anda burada buldum. Farklı bir gezegene ulaşmak istiyordum ancak tamamen farklı bir boyuta gelmiştim. Bu boyut yolculuğu sırasında da zaman enerjisine istemeden de olsa sahip oldum ve bu becerimi geliştirdim. Gerekli enerjiyi toplayıp bir an önce kendi dünyama geri dönmek istiyorum, o akılsız uzay yaratıklarını öldürüp açığa çıkan enerji ile herkesi yeniden canlandırmak için." diyerek Loywin'e kendi geçmişini bir kez daha anlatmış oldu. Loywin de aslında Shai'yden farklı sayılmazdı. Doğduğundan beri babasının yaptığı kötülüklerin yükünü ve cezasını çekti. Babası artık bu dünyada olmasa bile köy, Loywin'e baskı yapmaya devam etti. Loywin'in şanssız hayatı yüzünden midir bilinmez kendisi de babası ile aynı büyülere sahipti. Kâbus gibi geçen yıllardan sonra kendi annesi bile köylülerle bir olup Loywin'i öldürmek için tuzağa getirmişlerdi. Loywin, annesini de gördükten sonra karşı koymaktan vazgeçip yere çöktü ve genç adamın gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Köylüler onu öldürmek üzereyken genç adamın şansı ilk defa açılmıştı. Çünkü tam bu sırada Shai, köyün içinden geçiyordu. Shai, köylülerle tartışmaya girdi ve ardından Loywin'i de alıp köyden uzaklaştı. Böylece kader bu iki insanı birleştirmiş oldu. Loywin ise Shai'e sonuna kadar yardım edeceğine dair kendi içinden yemin etti. Loywin zeki bir çocuktu. Shai'nin hücrelerini inceledikten sonra onun büyü enerjisi emme kapasitesini daha da arttırabileceği bir ilaç geliştirdi. Bu sırada Shai, kendine yardım edecek insanlar bulmak için sürekli köyleri ve şehirleri geziyordu. Ancak hiç kimse ona katılmayı kabul etmedi hatta birçoğu dinlemedi bile. Shai'yi üzgün ve yalnız gören Loywin, bunun için de bir çözüm düşündü ve kendi büyüsünü kullanarak küçük bir ordu kadar kendi ağaç büyüsünden yapılma klonlarını oluşturdu. Ağaç büyüsünün tüm niteliklerini taşımıyordu ancak modifiye edilebilir klonlardı. Loywin, Shai'yden gördüğü güçlü insanlardan bir şekilde kanlarını almasını istedi. Alınan kanları klonlara enjekte ettiğinde o insanların güçlerinin bir kısmına erişiyordu. Buradan sonra Shai artık enerjisi büyük olan varlıkları yakalayıp enerjilerini kendi vücuduna alabilecekti. İkisi de mümkün olduğu kadar az zarar vermek istiyordu. Enerjisini çaldığı insanlar ölmesin diye içlerinde hayatta tutacak kadar enerji bırakıp insanları aldıkları yere geri götürüyorlardı. Shai bir kere tecrübe ederek öğrenmişti ki insanlara derdini anlatsa da insanlar ona yardım etmeyecekti. Bu yüzden bu işi sadece Loywin ile yapabilirdi. Shai, kendi dünyasını kurtardıktan sonra Loywin'i de oraya götüreceğini ve Loywin'e yeni bir başlangıç fırsatı vereceğini söyledi. Bu sözler sadece Loywin motive olsun diye değil, gerçekten de Loywin'in yaşadıklarına üzüldüğü içindi. Şimdiki zamana döndüğümüzde ise kaçırılan Arcana Savaşçıları, Loywin'in çürük ağaç büyüsü ile hareketsiz bir halde enerjilerini ağaç sayesinde Shai'ye aktarıyordu. Loywin "Sanırım bu büyük enerji deposuyla beraber siz rahatlıkla boyutlar arası yolculuk yapıp o yaratıkları yenebileceksiniz." dedi. Shai "Umarım dediğin gibi olur, çünkü zamanımız çok dar. Her an o ülkenin savaşçıları bize saldırabilir. Bu kadar büyük enerjili insanlar onlar için çok önemli olmalılar." dedi.
Hızlıca yol almanın ardından Shai'nin saklandığı yere gelmişlerdi. Komutan Mihos plan yapmak için düşünürken Zagres ve ekibinin devam ettiğini gördü. Louis "Bekleyin lütfen, Komutan Mihos planlamada iyidir. Görevi riske atmamalısınız." dedi. Desyo da "Plansız hareket edemeyiz, Louis haklı." dedi. Buna karşılık Atsuhira sinirli bir sesle "Siz veletler kimle konuştuğunuzu sanıyorsunuz? Komutan Zagres ve onun ekibi bunu düşünemeyecek kadar akılsız mı sizce? Plan yapmaya gerek yok. Açıkça biz daha güçlüyüz. Bizimle savaşmayıp kaçmalarından anlayabilirsiniz." dedi. Katharine de küçümser bir tavırla "Kebra Savaşı'nda biz ülkede değildik diye sizi mi kahraman ilan ettiler? Oturun ve sadece izleyin." dedi. Komutan Zagres hiçbir tepki vermeden devam ediyordu ve Elene de Zagres'in yanında yürüyerek arkasına göz ucuyla bakıyordu. Komutan Mihos böyle bir tavır bekliyordu ancak Mihos'un ekibi şaşırmıştı. Louis iç bölgede yaşayanların ne kadar kaba ve kibirli olduğunu içinden geçirdi. Bu sırada Loywin ve Shai ortaya çıkmıştı. Shai vücuduna, Arcana savaşçılarından enerji alarak önceki haline göre daha güçlü olmuştu. Shai, birkaç dakika önce Loywin'e " Artık son aşamadayız. Gereken tüm enerjiye sahibiz ancak zaman kalmadı. Bir planım var." dedi. Loywin heyecanla dinliyordu ve "Onları öldürürseniz tüm sorumluluğu üstüme alabilirim. Lütfen önce kendi amacınıza odaklanın. Bu dünyayı dert etmeyin." dedi. Shai ise "Buna gerek kalmayabilir. Planım şu şekilde: Bu savaşçılarla savaşıp kazanmamız gerek. Ondan sonra ise topladığımız enerjileri kullanarak kendi dünyamı ve kendi insanlarımı kurtaracağım. Ardından tekrar enerji toplayıp bu dünyaya gelip öldürdüğümüz savaşçılara enerji yükleyip kendi enerji değiştirme gücümü kullanarak ölümü yaşama çevireceğim ve geri hayata dönecekler. En zararsızı bu şekilde olabiliyor. Şimdiden yaptığın her şey için teşekkür ederim Loywin." dedi ve Loywin'e sarıldı. Loywin "Sanırım savaşçılarla yüzleşme vakti geldi." dedi ve Shai de kafasını salladı. Dışarı çıktıklarında da Zagres ve ekibinin kendilerine göre geldiğini gördüler. Loywin, arkadaki ekibi de gördü ve onlar da savaşa dahil olursa kazanma ihtimalleri riske gireceği için uzaklaştırmak istedi. Louis aceleci bir tavırla, Komutan Mihos'a "Bizim de yardım etmemiz lazım. Beni tek dokunuşta etkisiz hale getiren birisi bu kadar küçümsenmemeli." dedi ve kılıcını çekip koşmaya başladı. Desyo ve Ryuto da hareket ederken Komutan Mihos çocukları tuttu ve "Çocuklar sakin olun. Hala bir planımız yok." dedi. Bu sırada yer Komutan Mihos ve ekibi durdu. Çünkü tam altlarında toprakta bir hareketlilik vardı. Louis kafasını düşmanlarına çevirdi ve Loywin'in elleriyle bir şeyler yaptığını gördü. Louis diğerlerini uyarmak üzereyken yerin altından gri renkli tuhaf ağaç dalları çıktı ve ekibin ayaklarını sardı. Loywin, aynı anda tüm Mihos ekibini çok uzağa fırlattı. Shai "Baltalı kadın ile kısa boylu kadını sana bırakıyorum. Ben diğerlerini halledeceğim." dedi ve harekete geçti. Loywin kafasıyla onayladı ve o da ağaç dallarını kullanarak Elene ve Katharine'ye saldırmaya başladı. Katharine dalları biçerek Loywin'e doğru hızla ilerliyordu. Loywin, saldırılarını Katharine'ye karşı arttırdı. Elene de Katharine'nin yanından gelen dalları hayali zincirleri ile engelliyordu. Bu sırada Loywin ayağı ile tüm alanı kendi büyüsü ile donatıyordu. Savaş alanının altına çürük ağaç büyüsünü yaymıştı ve artık saha avantajı ile her türlü saldırıyı yapabilirdi. Katharine ve diğerleri bunu fark etmediği için Loywin, üstüne doğru koşan Katharine'nin koşu hattı boyunca büyük ağaç dalları çıkardı. Katharine refleks olarak bir eliyle küçük baltalarından birini alarak altındaki ağaç dalını engelledi ancak havaya savrulmuştu. Elene, takım arkadaşını hayali zincirler ile yere düzgünce indirdi. Mihos, taşıma büyüsü ile üstünde bulunduğu toprak parçasını havalandırdı ve ekibiyle beraber hızla savaş alanına doğru ilerliyordu. Ryuto da rüzgârı ile hız için destek oluyordu. Shai ve diğerleri ise yakın dövüşteydiler. Shai sayı olarak geride olsa da yenilmiyordu ancak saldırı için fırsat da bulamıyordu. Zagres karanlık enerji ile oluşturduğu gürzü ile saldırırken Atsuhira ise gölgeleri ile sürekli yer değiştirerek Shai'ye her yanından saldırıyordu. Shai de yapabildiği kadar enerji tasarruf etmek için büyülerini kullanmak yerine güçlendirdiği yumrukları ile savaşıyordu. Loywin, diğer ekibi uzağa yollayarak kazandıkları süreyi iyi değerlendiremediklerini anladı ve yavaşça Shai'ye doğru yaklaşmaya başladı. Alanı kaplayan büyüsü ile ona destek olmak istese de bu hareketi kendi ölümüyle cezalandırılabilirdi çünkü Shai'yin anlattığı kadar kolay bir savaş olmayacağını şimdiden anlamıştı.
Çok büyük bir zaman kaybetmeden Mihos ve ekibi savaş alanına neredeyse ulaşmıştı. Loywin, Mihos ve ekibini gördükten sonra avantaj zamanını son kez değerlendirmeye çalıştı. Ağaç dallarını küçük ve keskin hale getirerek Katharine'ye saldırıyormuş gibi yapıp üç emici dal ile Elene'nin enerjisini çalmaya çalıştı. Elene bu dalları fark edemeden vücuduna saplandığını hissetti ve Katharine de meşgul olduğu için yardım edemiyordu. Elene hareketsiz kalmıştı ve enerjisi yavaşça Loywin'e doğru akıyordu. Yerinde duramayan Louis alev formuna girerek Elene'ye doğru müthiş bir hızda zıpladı. Daha ayağı yere değmeden Elene'ye saplanmış dalları kesti ve ardından yere sağlam bir iniş yaptı. Büyük bir güç ve hız ile indiği için ayağı yere saplandı ve yanlışlıkla yer altındaki ağaç dallarını keşfetti. Kılıcı ile tüm dalları kül etti. Bu sırada da Ryuto havadayken beş rüzgâr oku oluşturup Loywin'e doğru hızla yönlendirdi. Şeffaf okları görmek çok zordu ancak Loywin sezgileri sayesinde oklardan kurtulmuştu ve hızla geriye çekilmek zorunda kaldı. Desyo ve Mihos da Shai'ye saldırmak üzereyken Shai durumun farkına vardı ve yumruğu ile karanlık enerjiden oluşan gürzü parçalayıp bulunduğu yerde bir patlama yarattı. Bu kargaşayı kullanarak o da Loywin'in yanına gitti. Artık hep beraber savaşmak zorundaydılar. Jhura ekibinin hala bir planı yoktu ancak artık karşı tarafın da yeni bir plan yapması gerekecekti zira diğer ekibi oyalayarak zaman kazanmak işe yaramadı. Zagres de artık karşı tarafın gücünü hemen hemen anlamıştı ve ekibine "Zagres'in Üçlüsü, Tam Güç formunuzla savaşın." diye seslendi ve ardından karanlık partiküller etrafında şekillenerek zırh ve büyük bir gürz oluşturdu. Diğer ekip üyeleri de emri aldıktan sonra en üst formlarına geçti. Katharine'nin savaş baltalarının keskin tarafları kırmızı renkte parlamaya başladı ve ayakları da daha açık bir kırmızı ile parlıyordu. Elene'nin vücudunu mor zincirler sarmaya başladı ve dört zincir Elene'nin etrafında sanki ahtapot kolları gibi durmaya başladı. Mor bir enerji ile de parıldıyordu. Atsuhira da kendini gölgeler ile kaplayarak tamamen gölgeye dönüştü. Artık gölgeler arasında geçiş hızı ve dayanıklılığı daha da artmıştı. Bir anda Loywin ağaç dalları ile herkese saldırmaya başladı. Ağaç dalları hızlanmıştı ve bu saldırıyı da oyalamak için yaptığı belliydi. Louis kılıcını bir eliyle tutarak diğer elini ateş topu büyüsü için kullandı. Ryuto da büyük bir rüzgâr oluşturarak ateş topunun etkisini büyük miktarda arttırdı ve tüm Jhura ekibini savunabiliyorlardı. Atsuhira, Katharine, Zagres, Desyo ve Mihos saldırıya geçmişti. Shai'yin yeteneği olan enerji patlamalarını ister zamanla aynı yöne isterse de zamanın tersinde kullanabiliyor ancak zamanın tersinde yarattığı patlamalar sadece zamanı geri sardığında etkisini gösteriyor. Mihos'un kılıcı, Shai'in göğsüne saplanmak üzereyken Zagresin gürzü, Shai'in kafasını ezecekti ve aynı anda da Atsuhira gölgeleri ile onlarca büyülü kunaileri Shai'in sırtına doğru fırlatmıştı. Loywin herkesi durdurmaya çalışırken Katharine ve Desyo çıkan her ağaç dalını anında yok ediyordu. Shai ölümden birkaç salise uzaktayken çok sakin ve soğukkanlı bir şekilde bulunduğu yerde güçlü bir şok dalgası yaydı. Bu şok dalgası ile herkes geri savrulmuştu ve geri savruldukları yerde de enerji patlamaları gerçekleşti. Savaş alanı büyük bir tahribat almıştı. Atsuhira tekrar saldırmak için gölgeleri kullandı ancak bir şey oldu. Shai zamanı geriye sardı ve saldırıdan öncesine, yaklaşık on saniye zaman da geriye gittiler. Kendilerini on saniye önceki zamanda bulur bulmaz bulundukları yer sallanmaya başladı ve büyük bir enerji patlaması bombardımanı yaşandı. Patlamalar öldürmüyordu ancak oldukça fazla yoruyordu. Katharine ve Atsuhira çok öfkelenerek bir anda Shai'ye ulaştılar. Katharine güçlenmiş baltasıyla Shai'ye vurdu ancak Shai eliyle baltayı tuttu. Buna Zagres bile şaşırmıştı. Baltayı daha da sıkı tutarak elinde parçaladı ve arkasından saldıran Atsuhira'ya güçlü bir yumruk attı. Yumruk, büyülü kunailer sanki bir toz parçasıymış gibi parçalayarak ilerledi ve Atsuhira'nın göğsüne ulaştı. Atsuhira büyük bir şiddetle geriye savruldu ve ağzından kanlar akmaya başladı. Loywin de Katharine'nin şaşkınlığından faydalanarak vücuduna üç emici dal sapladı ve enerjisini emmeye başladı ve emilen enerjiyi de Shai'ye aktarıyordu. Zagres savaşın galibinin hiçbir zaman kendilerinde olmadığını anladı. Mağlubiyeti ve ekip üyelerinin acı çekmesine dayanamayan Zagres de öfkeye düşerek tüm gücüyle saldırmaya başladı. Loywin, Komutan Mihos'u çürük ağaç büyüsü ile yere sabitledi ve etrafını ağaç dalları ile kaplayarak onu hapsetmeye çalıştı. Desyo ve Elene yardım etmeye çalışıyordu ancak Elene, arkasındaki emici dalı fark edemeden saplandığını hissetti. Loywin, enerji emebilmesi için üç emici dal saplamalıydı ama zaten amacı enerji emmek değildi. Çünkü çürük ağaç büyüsünün emici dallarının bir özelliği de saplandığı kişiyi savunmasız ve hareketsiz bırakmasıydı. Elene'nin ahtapot kollarına benzeyen zincirleri hareketsizce yere düştü ve Elene de olduğu yerde kalmaya başladı. Desyo yardım etmeye çalışmak için koşarken o da dikkatsizce davrandı ve sırtına bir emici dal yerleşti. Elene ve Desyo da bu ağaç hapsine maruz kalıyordu. Louis ve Ryuto sebebini anlamıyordu ancak ateş topu ve rüzgâr kombosu emici dallara ve Mihos, Desyo, Elene'nin etrafını saran dallara bir etki etmiyordu. Loywin, tüm bu zaman boyunca da Louis gibi bir baş belasını savaştan engellemeyi başarmıştı ve oyalamaya devam ediyordu. Ryuto da artık Louis'e yardımı keserse ona zarar gelebileceğini düşündüğü için bir türlü ayrılamıyordu. Louis ise enerjisini git gide kaybediyordu. Savaş bir anda onların üstün olduğu bir duruma geçmişti. Shai ile Zagres kıran kırana yakın dövüşe girmişti. Zagres bir gürz oluşturuyor, Shai onu kırıyor ardından Zagres bir tane daha oluşturup saldırıyor ve bu sürekli devam ediyordu. Shai, artık enerji tasarrufunun işe yaramayacağını düşündüğü için biraz daha fazla güç kullanıyordu ancak hala tamamını kullanmak istemiyordu çünkü bu şekilde devam ederlerse uzun sürede onlar bitkin düşecekti ve tamamen avantaj kendi eline geçecekti.
Jhura ekibi kapana kısılmış bir haldeydi. Desyo da kendinin hareketsiz bırakılmasından dolayı aşırı öfkelenmişti. Dünyadaki en nadir ve en güçlü elementlerden birisi olan ışık elementini aktif etti ve bir anda ışıklar saçarak etrafındaki tüm dalları yok etti. Işık ve karanlık elementleri, diğer elementler gibi büyüler ile kombine edilebildiği gibi saf olarak da kullanılabiliyor. Emici dallar büyü kullanmayı kısıtlasa da Desyo'nun içindeki saf ışık gücünü engelleyemiyor. Desyo, Elene'ye ve Mihos'a da yardım ederek Jhura'nın sayı avantajını geri almasına yardım etti. Loywin, Desyo'nun yaptıkları karşısında şaşkındı ve onları geri hapsetmek için odaklandığı anda artık Louis ve Ryuto'yu özgür bırakmıştı. Louis, sarsılıp kendine geldi ve Katherine'ye doğru koşmaya başladı. Ryuto da gökyüzünde rüzgâr oklar oluşturdu ve Loywin'e fırlattı. Louis, Katharine'yi güvenli bir yere bıraktıktan sonra Ryuto'nun Loywin'i oyalaması sayesinde Atsuhira'yı da aynı yere bıraktı. İkisi de çok yaralıydı. Desyo, Loywin'i ışık elementiyle yok etmek için ışınlanmasını kullandı ve Loywin'e dokunmayı başardı. Ancak Loywin, Desyo'nun dokunduğu bölgeyi vücudundan çıkan ağaç dokusu ile kapladı. Ağaç dokusu parçalandı ve Desyo savunmasız bir şekilde kaldı. Işınlanmayı tekrar kullanmak üzereyken Loywin, Desyo'nun odağını bozmak için Desyo'nun karnına yumruk attı. Yumruğun ardından Desyo'nun vücudundan ağaç dalları çıkartmaya başladı ve Desyo'yu tamamen hareketsiz bir şekilde bırakmayı başardı. Desyo, kuru bir ağacın ortasında savaşı izlemekten başka bir şey yapamıyordu. Loywin, Ryuto'nun saldırılarını anlamıştı ve artık rüzgâr oklar da etkisizdi. Komutan Mihos kılıcı ile Zagres'e yardıma gitti ve Shai'e nefes aldırmadan saldırmaya devam ettiler. Louis ve Elene de Loywin'den kurtulmak için harekete geçti. Elene'nin zincirleri tekrardan canlanmıştı ve etrafında süzülüyordu. Louis Loywin'e saldırırken Elene biraz geriden onları izledi. Aklına bir plan gelmişti. Kazanmanın başka yolu yoktu. Elene, Ryuto'nun yanına gitti ve "Bir planım var. O'nu kendi içime mühürleyeceğim. Mühürlediğimde vücudumu ele geçirmeye çalışacaktır. Şu anda bitkin olduğum için ve o da çok güçlü olduğu için vücudumu ele geçirmede başarılı olur. Bu yüzden ben onu mühürledikten sonra tüm gücünle benim bedenimi yok et. " dedi. Ryuto, Elene'nin bu kadar ileri gidebileceğini düşünmemişti ve bu yüzden de şaşırmıştı. Ama kazanmanın başka bir yolu olmadığını Ryuto da biliyordu. Ryuto sadece onaylama anlamında başını salladı ve büyük, yıkıcı büyüsünü hazırlamaya başladı. Louis var gücüyle savaşmaya çalışıyordu ancak her şeye rağmen Loywin'i yenemiyordu. Louis, en üst formunda olmasına rağmen onu yenemediği için morali bozulmuştu ve bu hareketlerini de yavaşlatıyordu. Birazcık yavaşlama bile Loywin için avantaj anlamına geldi ve Loywin, yerin altından çıkarttığı ağaç dalı ile Louis'in vücudunu sarmaya başladı. Louis'in elementi vücuduna etki ettiği için dalları yakacağını biliyordu. Bu yüzden de Louis'i olabildiğince uzağa fırlattı. Louis zaten çok fazla enerji harcamıştı ve birkaç kez yerde savrulunca da kendini toparlayacak gücü bulamadı ve yerde yatılı halde savaşı izlemeye başladı. "Keşke elimden daha fazlası gelse." diye içinden geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiddet: Louis Aurora
FantasyZeki ve yetenekli bir çocuk olan Louis'in zorluklarla dolu hikayesini öğrenmek için hemen okuyabilirsiniz.