Elin kana bulandıİçimde bir yerlerde etrafımı saran bir kodes ve içine hapsedilen küçük bir kız çocuğu yatıyordu.
'Ama sadece yatıyor.'
Kafam allak bullak ne düşüneceğimi bile bilmiyordum. Pareye güvenmiştim bana bunu yapması... onu annem yerine koymam bile utanç vericiydi. Burak'ı dinleseydim belki şüpheyle bile olsa bakardım ama yapmamıştım. İlk kez bu bok çukuruna girmiş çırpınıyor, çıkamıyordum.
Olayın bitiminde eve gitmiştim. Halil ve Taner'i bir sonra ki güne ayarlamıştım. Saat 16:00 olmasına 30 dakika kalmıştı. Yüzümde en ince ayrıntısına kadar işlenmiş olan makyaj ürünleri mevcuttu. Yüzümü tanınmayacak hale getirmiştim. Kimse bu görünüşümle beni tanıyamazdı. Mavi lensler, siyah olan zifiri gözlerimi örtmüş, sarı peruğu kafama geçirerek tamamlamıştım. Aynadan son kez kendime baktım.
Beyaz mini etek, üstüne siyah bir gömlek giyerek kombinlemiştim. Göğüs kısmına kadar açık olan gömleğin yakaları ben burdayım der gibiydi. 'Fazla iddialısın be güzellik' iç sesim yine beni yalnız bırakmamıştı. En çirkin topuklu ayakkabıyı seçerek ayağıma geçirdim. Fazla iddialı bu kombine çirkin ayakkabı iyi giderdi bence.
Saat tam dörtte evden hızlı bir şekilde çıktım. Arabayı mekana sürmeye başlarken torpido'dan telefonumu alarak Burak'ı aradım. Kulaklığımı takıp telefonu eski yerine yerleştirdim. İkinci çalışta telefonu açmıştı.
"Burak, yerleştiniz mi?" Direksiyonu sağa çevirerek devam ettim.
"Evet şuan restoranın iki bina arkasında dürbünle adamı izliyorum brokoli." Görmese de kafamı sallamıştım. Güzel ilerliyordu. Bir aksilik çıkmadan bu işi su gibi akışında halledecektim.
"Tamam siz izlemeye devam edin. Mekana giriş yaptığımda arabayı alıp başka bir arabayla değiştirmeni istiyorum." Telefonu onayladıktan sonra kapatarak arabayı mekana sürdüm. Yaklaşık evimle arasında yarım saat bir uzaklık vardı. Arabayı tenha bir yere parketmeden önce otomatik bir şekilde plakanın değişmesini sağlayıp parkettim.
Açık olan saçlarımı göğüs kısmına getirerek kulağımı kamufle ettim. Haberleşmemiz için gerekli olan iki küpe ne kadar da hoş değil mi? 'Bencede' sebebsizce dudağım kavis alırken görüş alanıma bir araba girdi.
Limuzin hemen yan tarafıma parkedildi. Telefonum çaldığında kulaklıktan aktif ettim.
"Seni bekliyor olacak." Diyerek fazla beklemeden kapattı.
Bir adam çıktığında koşarak kapının önüne gelip kapıyı açtı ve beni bekledi. Yavaş ve sakin adımlarla arabadan çıkıp kapıya yürüdüm, kocaman kapılar iki yana açıldı. İlk adım atarak içeri girdim. Kapının açılmasıyla fazlasıyla ışıklandırmayla aydınlanan bu devasa salon ve insanların hoş sohbetlerini gördüm. Kulağıma gelen sesle dikkatimi oraya verdim.
"Üç masa arkada oturuyor. 13 numaralı masa da telefon görüşmesi yapıyor. Seni farketmesi ise 5 saniye sürecektir." Konuşamadığım için, etki edecek şekilde gülümsedim.
Kırmızı halının üstünde adeta bir siyah kuğu gibiydim. 'Hemen şımarma Alya!' Bir kere de bozmadan şurada düzgün yürüyemeyecek miyim? Havayı bozmadan devam..
Kırmızı halı görünce devreler bende hep yanıyordu.
Masaya geldiğimde Halil Sezai görüş alanıma girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERALTINA KARIŞAN SİYAHLIK
Ficción GeneralBen 12 Kasımın lanetiydim. Alya küçük yaşta uğradığı tacizin cezasını katil olarak ödeyerek hayatının bütün gidişatını değiştirir. Doğum gününde yıllar sonra ilk kez bir istekte bulundu. Ölüm Bir çok insanın korkulu rüyasına dönüştü. "Lütfen bana z...