Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
1. kişi anlatımı Miyako Sawai
Yarım saat daha motoru sürdükten sonra bir uçurumun kenarına gelmiştik.
Burası tanıştığımız yerdi.
Buranın havası her zaman çok güzeldi. Veya her geldiğimde Shinichiro da olduğu için güzeldi.
Uçurumun kenarına gitti ve oturdu. Yanına oturmam için yan tarafına yavaşça vurdu.
İkimizde konuşmuyorduk. Bırak konuşmayı birbirimize bile bakmıyorduk.
Shinichiro konuşmak için ağzını açtı ama sonra hemen geri kapattı.
"Ne diyeceksen de artık. Boşuna getirmiş olamazsın beni buraya."
Artık ona karşı duygularımı belirtmek istemiyordum. Her belli ettiğimde onu bana karşı kullanıyordu.
Shinichiro iç çekti ve konuşmaya başladı.
"Bak Miyako." biraz durdu.
"Emin ol senin iyiliğin iç-"
"Bu mu benim iyiliğim? Her seferinde yüzüme nefretini kusuyorsun! Duygularımı kullanarak yapıyorsun hep bunu!"
Dediğim şeyle kafasını bana çevirdi. Göz göze geldik. Kesin kızarmıştım. En nefret dolu bakışı bile beni etkiliyordu. Bundan ne kadar vazgeçmeye çalışsam da olmuyordu.
Birden bana sarıldı. Yaptığı şey ile şok olmuştum.
Her zamanki gibi sigara kokusuyla karışık mükemmel kokusu vardı.
Ona geri sarıldım. Her ne olsa da ona kıyamıyorum. Beni birden kendinden uzaklaştırdı.
"Özür dilerim. Her şeyi zamanı gelince açıklayacağım tamam mı? Sana söz veriyorum her şeyi düzelteceğim."
Beni tekrar kendine çekti ve sarıldı. Neyden bahsediyordu? Neyi düzeltecekti?
"Biliyorum kafan çok karışık ama sonra her şeyi açıklayacağım. Söz."
Biraz daha bana sarıldı ve yavaşça uzaklaşıp ayağa kalktı.
"Hadi gel." elini uzattı.
Elini tutarak ayağa kalktım. Beni motoruna sürükledi ve yine yola çıktık.
Beş dakika sonra Tokyo'nun en işlek caddesinde durduk.
"Neden buradayız?"
"Vakit geçirmek için." beni sürüklemeye başladı. Bir takı dükkanına girdik.
Şık ve sade bir kolye uzatarak konuştu.
"Nasıl? Beğendin mi?"
Sadece başımı salladım.
Başka bir şey demeden kasaya doğru gitti. Kolyenin parasını ödeyip yanıma geldi.
Arkama geçti ve kolyeyi boynuma taktı. Sonra da önüme tekrar geçti.
Biraz baktı ve gülümsedi.
"Çok yakıştı."
Yüzüm yanmaya başladı. Neden birden böyle davranıyordu ki? Ne değişti?
"Teşekkürler."
Tekrar elimi tuttu ve dışarı çıktık. Hızlıca Tokyo'nun sokaklarında ilerlerken tuhaf bir adam farkettim. Durumu iyi gibi değildi. Bize bakıyordu. Umursamadan Shinichiro'ya döndüm.
Onu ilk defa benimle beraberken mutlu görüyordum. Veya sadece ablam ve abim onu uyarmıştır ve böyle davranıyordur... Bu güzel anı bozmak istemediğim için bu konuyu sonra açacağım.
Azıcık daha yürüdükten sonra bir kafeye vardık. Cam kenarı bir masaya oturduk ve garsonu çağırdı. İkimiz için en sevdiğim tatlıyı ve içeceği (sizin kendinizinki neyse onu dusunun).
Kafede yoğunluk vardı. Bu yüzden yarım saate gelmişti siparişimiz. İkimizde sohbet ederek yemeye başladık.
---
Hava kararmaya başlamıştı
Shinichiro ile kafeden yeni çıkmıştık. Hesabı zorla da olsa ikimiz bölünüp ödemiştik. Neymiş hem öğrenci hem kızmışım kendisi ödemeliymis şimdi mi başladı 'centilmenlik'.
Shinichiro aniden durdu.
"Miyako sen azıcık beni bekle ben hemen geleceğim!"
Ben cevap veremeden uzaklaştı. Onu mecburen beklemek zorunda kaldım sonuçta eve yürüyerek gidemezdim.
Telefonumu kontrol ettim ama mesaj veya arama yoktu. Ne ilgili bir abi ve abla.
Birden Shinichiro'nun sesi ve gözümü neredeyse kör eden bir araba farı ile kafamı kaldırmamla fazlasıyla acı hissettim birkaç saniye.
Son gördüğüm şey ise Shinichiro'nun endişeli bakışları oldu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
aklimdaki senaryoyu yazacagim biraz hatta baya az bir sekilde man&man'i andiracak ama olsun cok degil