-Bölüm 14-

95 11 28
                                    

Mutlu akşamlar Canlar,

Yeni bölümle geldiim💃🏻
Bir de haberim ve ricam var.
Hazır KOR bölümleri düzene girmeye yaklaşırken Instagram'da da aktif olalım diyorum.
Hikâye hesabımızda alıntılar, afişler paylaşalım ve bölüm günlerini duyuralım istiyorum.
Soru cevaplar yapabilir, ilerleyen bölümlerden minik spoiler storyleri atabiliriz.
Varsa önerileriniz siz de ekleyin lütfen ve gelip bizimle beraber hareketlendirin oraları, olur mu?😍
Hikâye hesabı;
@gulcinozbekhikayeleri

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Sizlerden gelen tepkiler, benim için en büyük motivasyon kaynağı.
Kalpten sevgiler, kocaman öpücükler.
Keyifle okuyun.
❤️💋
* ** * * *

Bölüm 14; Dalgalandım, Duruldum. Kurdum Kurdum Kendimi Doldurdum...

Kucağımda Balon'la, üzerimden çıkarmadığım depresyon hırkamla suratım bir karış hâlde odadan çıktım. Balon'u, balkondaki bambu koltuğa oturtup üzerine yayıldım. Ben yönümü belirlediğim anda evde de hareketlilik baş gösterdi.

"Hep sizin yüzünüzden! Bakım yaparken o kadar içime içime bakmayacaktınız işte. Soktunuz aklıma kıskançlıktı, kaybetme korkusuydu, endişeydi, aşktı, boktu püsürdü... Hiç demediniz, hepsi aynı anda üstüne çullanınca bu kızıl ne eder?"

Ellerinde içi tabaklarla dolu tepsilerle anne ördek Liya'nın peşindeki iki yavru ördek; kekinden poğaçasına, çikolatasından dondurmasına, cipsinden çerezine ne varsa balkon masasına yığdılar.

Liya başımdan taraftaki tekli koltuğa ilişip yumuşacık bir sesle sordu. "Azıcık geç kalmışız tabii ama deyiver sen yine de. Ne ettin peki kızılım?"

Omuzlarımı kaldırıp mümkünmüş gibi suratımı biraz daha astım. "Çemkirdim. Birazdan biraz daha fazla trip attım. Yükselip atarlandım. Son olarak azıcık da çirkefleştim."

Nil karşımdaki koltuğa oturmadan önce, büyük boy servis tabağına masada ne var ne yoksa tepeleme doldurup kucağıma bıraktı. "Peki bunları tam olarak neden yaptın çiçeğim?"

Hatırlayınca tekrar yükseldim tabii, elimde değil. "Çünkü Sapık Komiser bana cilvelenirken bir kadın 'Volkiiğğ, aşkıığğğm' diye seslendi." O sesi bir yerden tanıyormuşum gibi de geliyordu ama muhtemelen sinirime dokunduğu için uyduruyordum.

"Oha!" dedi Efsun. Çay makinesi ve kahve makinesini prizin önündeki servis masasına yerleştirdi. Çayı demlenmeye bırakıp hazır olan kahveleri kupalara doldurup çabucak ayak tarafımdaki koltuğa bıraktı kendini.

"Aynen işte! Ben de 'Oha' dedim. 'Ne meraklıymışsın nikâhlanmaya' dedim."

Gayet sakin bir tondan söyleyince kızların jetonları kısa süreli takılı kaldı. Yerine oturduğu anda ikisinden ortak bir çığlıkla, "Nikâh derken?" sorusu geldi. Efsun'unsa ağız dolusu "Hass..." demesine kalmadan boğazına kahve kaçtı, tamamlayamadı.

"Helâl fırtınam, helâl. Yukarı bak, burnundan nefes al!" dedikten sonra, onlar Efsun'un sırtını sıvazlayıp su uzatırlarken ben de baştan alıp uzun uzun anlattım.

Tabii her nefes aralığında ağzıma bir şeyler tıkıştırdım. Hatta o kadar tıkıştırdım ki sıvı dışında hiçbir şey, ağzımdan başlayarak midemi dolduran yiyecek treninin üzerine eklenemez, aralarından da sızamazdı. Fakat güzel yemiştim...

Anlatmayı bitirdiğimde oluşan uzun sessizliği sonunda Liya bozdu. "İtirazı olan yoksa kız kardeşlerim, bir konudan kesin eminiz. Komiserimin, arabadaki kadınla hiçbir duygusal bağı yok."

Nil çiçeğim, konuyu daha da yumuşatma çabasında arayı doldurdu. "Aynen. Ben kadının kız kardeş ya da akraba olduğu fikrine çok yakınım. Birbirimizle rekabet etmemizin beklenmediği, mutlu gençlik zamanlarımızda kardeşim de hoşlandığımı fark ettiği her çocuğun yakınındayken şaka adı altında böyle bir pislik yapar, hepsini kaçırırdı."

KOR - Beşinci Element: Aşk I Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin