iyi okumalar💗
-
Jungkook
"Namjoon, aç şu kapıyı!"
"Taehyung, çoktan gitti ve ben çağırana kadar gelmeyecek. Lütfen bağırma artık."
Yaklaşık 10 dakikadır kapıyı açmaya çalışması ve söylenmesi yüzünden başım ağrımaya başlamıştı. Bu yüzden sessizce susmasını beklemeye bir son verip, şakaklarıma masaj yaparken konuştum. Yerde oturan bana bir bakış atarak kapının karşısına, çarprazımda bir yere yerleşti. Sinirli olduğu belli olan bir ifadeyle dizlerine kollarını dayamış kapıyı seyrediyordu.
Ellerimle yerden destek alarak yanına oturacaktım ki, elini kaldırarak buna engel oldu. Yanına oturmama bile izin vermemesi yutkunmama sebep olurken kollarımı dizime sardım ve anlatmaya nereden başlayacağımı düşündüm. Konuşmaya başlayacakken Taehyung söze girdi. "Bu bok gibi plan kimin aklına geldi? Jimin'in mi?" bakışları bana değmiyordu. Ağlamak istemiyordum artık.
"Evet." dedim kısık bir sesle başımı yere eğerek. Yüzünü ovdu sinirle. Gözlerini kaşırken "Jungkook." dedi. Adımı seslenmesi beni neredeyse gülümsetecekken kendimi tutarak "Efendim?" dedim. "Namjoon'a barıştığımızı ve kapıyı açmasını söyle." Gerçekten ağlayacaktım sanırım, affetmiş miydi beni? Dinleyecek miydi? Gözlerimin parladığına emindim. Hevesli çıkan sesime engel olamayarak konuştum. "Barıştık mı? Afettin mi beni?" Kaşları garip bir şekilde çatılırken günler sonra ilk defa yüzüme baktı. "Salak mısın? Barıştığımız falan yok. Barışmayacağız da." soğuk sesi tüylerimi diken diken etti. Gözlerim sulanmaya başlamıştı, ağlamak istemiyordum. Belki de ağlamalıydım. Taehyung mutlu olur muydu ağlasam?
Ardından, uzun bir sessizliğin oluşmasına sebep olan o cümleyi söyledi. "İkimiz de birbirimizi tanımayalım bundan sonra." Kalbimin boğazımda attığını hissediyordum. Başım eğik olsa da bana baktığını görebiliyordum ve kırgın bakışları gözlerimin daha da dolmasına sebep oluyordu sadece. Gözlerimi kapatarak başımı dizlerime yasladım. Çok, çok kötü hissediyordum. Taehyung uzun zamandır kimseye bana yaklaştığı gibi yaklaşmamıştı ve bunu yaptığına pişman ettiğim için yüzüme tükürmek istiyordum.
Sessizce ağlarken bir hıçkırık kaçtı ağzımdan, Taehyung'un hareketlendiğini duydum ama bana yaklaşmadı. Nefes alıp sakinleşmeye çalıştım ve başımı kaldırarak gözlerimi sildim. Aniden Taehyung'a döndüğümde endişeyle beni izlediğini gördüm ancak bakışırlarını kaçırdı ve o düz ifadesini takındı yine.
"Taehyung." dedim konuşmaya karar vererek. Cevap vermedi. "O çocuk benim sevgilim değildi." Sinirleri bozulmuş gibi güldü ve kafasını başka bir yöne çevirdi. Konuşmasına müsade etmeden devam ettim. "Birkaç haftadır flört ediyor ve arada buluşuyorduk. Sevgili olacak potansiyelde bir ilişkimiz olduğu için ara sıra, vedalaşırken öpmekte bir sıkıntı görmemiştik." Dili yanağına baskı yaparken burnundan sesli bir nefes verdi. Sesimin titrememesine özen gösteriyordum. Her an bir şey söyleyip kalan cesaret kırıntılarımı da yok edecekmiş gibi tetikteydim. "Seninle, biliyorsun, vakit geçirdiğimizden be-"
"Şunu evirip çevirme Jungkook, flörtleşiyorduk. Tamam mı? Bunun bir adı var ve sen yokmuş gibi davranınca yaptığın şey meşrulaşmıyor." Derince yutkunup başımı salladım. Çok öfkeli bakıyordu. Dizlerime daha çok sarıldım, beni silip atmasından çok korkuyordum. "Devam edebilir miyim?" sesim titremeye başlamıştı. Panik yapmamaya çalıştım. Sessiz kalışını onay saydım. "Sen önceki gün buluşmak için konum atacağını söylediğinde onunla konuşmak için önceden sözleşmiştik. Konuşmam gerekiyordu çünkü-" yine, sözümü kesti. "Çünkü ne olacağınıza karar verecektin, doğru mu hatırlıyorum? 'Ne olacağımıza yarın karar vereceğim.' demiştin. Değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love? No. ~Taekook
Hayran KurguMake me your aphrodite Make me your one and only But don't, make me your enemy. ~enemies to lovers ~seme tae ~highschool