Karnımı tıka basa doldurduktan sonra Gamze'yi aradım ve bahçeye doğru yürüdüm.Bahçede bir yandan Gamze'yle konuşuyor bir yandan da çiçekleri suluyordum.Gamze'ye buluşmak istediğimi ve biraz dertleşmek istediğimi söyledim.Tabiki beni kırmadı.
Buluştuğumzda ortak konumuz olan Ege'den başladık.
Ona aslında Ege'yi hala ne kadar sevdiğimi söylemiştim.Ama işin Ege için üzücü tarafı arkadaş olarak seviyordum.Kocaman yürekli bir arkadaşı kaybetmiştim.Üzgündüm tabiki.Gamze'ye;
'Gamze, Ege'yle bi konuşsan anlatsa sana herşeyi ben o zaman daha rahat ederim.' Dedim büyük bir iç çekerek.
Gamze ise bana söz vermişti.Elimi sıkı sıkı tuttu işte ben de onun bu kardeşten öte halini çok seviyordum.Sıra Poyraz'a gelmişti.Evet konu Poyraz'dı.Gamze'ye onu hala çok sevdiğimi hissettiğimi, kalbimin hala bir yerlerinde onu hiç sevgim azalmadan sakladığımı fark ettiğimi söyledim.O da bana hak vermişti.
Gamze sevgilisinden yeni ayrılmıştı.2 ay olmuştu.Yeni diyorum çünkü acısını hala ilk günki gibi yaşıyor.Nereye gitse onunla yaptığı şeyleri hatırladığını, sürekli onu özlediğini söylüyor hep.
İşte ben de ona Poyraz'ı anlatınca birden gözleri doldu.O benimle sürekli aynı şeyleri yaşıyordu.Üstelik kendi acısının üstüne benim dertlerime de ortak oluyordu.Poyraz konusunu konuşurken onu birdaha görürsem ne yapmam gerektiğini sordum.O ise bana;
'Kocaman sarıl ona Ada' dedi.
Şaşkın bir ifadeyle onu seyrediyordum.
'Gamze sen iyi misin?'diye sordum alaycı tavrımla.
Çocuğu senelerdir görmüyorum ve sen bana 'kocaman sarıl' diyorsun farkında mısın? Yani böyle diyorum ama yapmak çok isterim tabi o çok ayrı bir konu ama.Yine de saçma yani kötü karşılanırım diye korkuyorum.Sevip de karşılığını beklerken yaşanan o duyguyu çok iyi biliyordum aslında.Poyraz'ı eski zamanlarda da severken sürekli bekliyordum, hep.Onun benimle konuşacağı günü bekliyordum.İnanın bir bakışına sayfalarca yazı, milyonlarca şiir yazıyordum.Ve hala saklıyordum.Eve gidince ilk işim onları okumak olacaktı.
Gamze'ye artık kalkmam gerektiğini söyledim ve ona kocaman sarıldım, tıpkı Poyraz'a yapmamı istediği gibi.Ve ona;
'Bugün hep ben konuştum kusura bakma ama biliyorsun gece bile olsa arıyorsun hemen' dedim göz kırparak.
Eve geldiğimde evde kimse yoktu.Bu fırsatı değerlendirip odama Poyraz'a yazdığım yazıları okumak için çıkmıştım.Ve o kutuyu dolabımın en arkasında, şu kullanmadığınız ama atmaya da kıyamadığınız kıyafetleri saklayıp tıkıştırdığımız yerin de arkadasına koymuştum.Kutuyu alıp yatağıma oturdum ve o kutuyu açmanın doğru bir karar olup olmayacağını kendimce aklımda tartıyordum.Açmalıydım artık her biri benim için çok değerliydi.İlk açtığımda tabiki Poyraz'ın resmi vardı.Yanında da kendi resmim.Yapıştırmıştım ikisini birbirine.Ergen aklı işte o resme baktıkça hep yanımda olacakmış gibi hissediyordum.Ve onun altında bir kağıt vardı.Galiba yazdığım şiirlerden biri vardı.Kağıtta;
Acaba aklına ne geliyor adımı duyunca?
Nasıl bir duygu beliriyor kalbinde?
Ben senin için neyim, kimim?
Bunları açıklayacak mısın bir gün? Bana
Gelip diyecek misin?
Seni çok sevdim diye
Anlatabilecek misin hissettiklerini?
Güvendirebilecek misin sevgine beni?
Benim hala cesaretim var
Kötü günler bizi bekliyor
Bense hala seni...
Yazıyordu.Ve ben yanağımdan süzülen gözyaşlarım kağıda damlıyordu.Bu kadar sevmiştim işte tekrar hatırlamak nasıl da üzüyordu insanı.Çok umutsuzmuşum o zamanlar, beni sevmeyeceğine eminmişim gibi sanki.Belki de öyleydi.Belki de gerçekten düşünmüyordu bile beni, kalbinde hiçten bir duygu... daha fazla düşünmek istemiyordum.Ama nasıl kaçılırdı bu düşüncelerden? Nası kurtulunurdu ondan? Ben daha da kötü olmuştum.Kafamı avuçlarımın içine alıp kapının arkasına çökmüştüm.Bastırınca geçeceğini düşünüyordum.Olmuyordu, bir türlü atamıyordum beynimden.Onu ne kadar sevdiğim gerçeğini hiçbir şey değiştirmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSİZLİK
Novela JuvenilBirden çıkıverdin karşıma.Ne ben eski hayatıma devam edebildim ne de kendimi hatırlayabildim.Bildiğim tek şey ben artık eski ben değildim.