1. Kore'ye hoş geldin

1.5K 81 6
                                    

Felix Avustralya'dan geleli henüz iki hafta olmuştu. Üniversite için Kore'ye ailesini ve arkadaşlarını bırakıp gelmişti. Bu yabancı şehirde ona tanıdık gelen tek şey Ortaokuldayken tanıştığı ağabeyi gibi gördüğü Christopher Chan Bang'di. Ona Kore'de edinebileceği deneyimler yaşatıyordu. Böylece onu daha da bu yabancı yere alıştırıyordu. Ondan üç yaş büyüktü. Jyp adında bir şirkette bir rap grubunda liderlik ve yapımcılık görevini de üstlenerek çıkış yapmıştı. Pek popüler değillerdi ama ellerinden geleni yapıyorlardı. Bugün Felix'i onlarla tanıştıracaktı. Tanıdık birden fazla yüz olması her zaman daha iyiydi.

Chan Hyung
Seni almamı ister misin? Konumdan bulabilecek misin?

                                                                Felixie
                             Aslında oldukça yaklaştım.
                         Binayı görebiliyorum. Kaçıncı
                                                      kat demiştin?

Chan Hyung
Sen sadece binaya gir, bekliyorum ben

Felix binaya girdiğinde gözü Chan'ı aradı. "Twice gibi popüler bir grubun bulunduğu binaya girerken neden hiç kimse beni durdurmadı?" diye düşündü. Chan'ı görünce onun yanına gitti Chan Felix'in omzuna kolunu atıp asansörle yukarı çıktılar, 3Racha ile beraber çalıştığı odaya girdiler. Sanki daha önce onları tanıştırmamış gibi lafa girdi Chan:
" Kendimize '3Racha' diyoruz. Sana bahsettiğim gibi bu Changbin ve Han."
" Ben Felix, Chan hyung'un arkadaşıyım. Memnun oldum."
Changbin çocuğa baktı. Güzel ve genç bir yüzü vardı... İsminin yabancı olduğunu fark etti. " Avustralya'dan mı tanışıyorsunuz?"
" Anlamadım." Changbin daha yavaş konuşarak tekrarladı. Felix başını 'evet' anlamında salladı. " Korece bir adımda var aslında. Yongbok da diyebilirsin"
" Memnun oldum Yongbok!"
Felix, Changbin'i havalı bulmuştu. Jisung ise daha sessizdi Chan'ın anlatığı gibi deli dolu değildi. Sakince "memnun oldum" diyip odaklandığı işine dönmüstü. Onlar çalışırken Felix izliyordu. İşleri kısa sürecekti, sonrasında ona Kore'yi gezdirecekti Chan yine. Chan çenesinin altından elini kaldırıp " Sizce nasıl?" demişti. Changbin ilk versenin sözlerini yazmakla meşgul olduğundan bakmamıştı. Jisung dinledikten sonra Chan'a döndü. " G major anahtar notamızdı ama bu versede G major kulağa anahtar notaymış gibi gelmiyor." Chan sakince olusturduğu verseyi tekrar oynattı. " Gördün mü? G major işte! Yoruldun mu?"
"Bilmiyorum. Mola versek olmaz mı?"
Chan çocuğun kulağına doğru yaklaştı. " Felix mi seni geriyor?" diye fısıldadı. " Hayır, sohbet ederken evet ama çalışirken hayır." Chan ayağa kalktı:
" Mola verelim. Felix'e yeni yerler göstereceğiz hem."
"Changbin!"
" Hm"
" Mola, diyorum."
" Sonra..."
" Kalk, hadi! Ayrica son iddiayı kaybettiğin için bize içecek ısmarlayacaktın."
" Şunu tamamlamama izin ver."
" Belli ki yazamıyorsun Changbin kendine mola vermelisin hadi." Oflayarak telefonunu kapatıp cebine attı:
" Ne içmek istiyorsunuz."
" Kafeye gidelim sonra karar veririz."
" Felix hadi!"
" Ah, tamam hyung"

Girdikleri kafe gayet sakin bir yerdi. Birçok idolün imzası duvarda asılıydı. Felix'in ise en çok dikkatini Twice üyelerinin attığı imzalar çekiyordu. Kore'ye geldiğinde de heyecanlandığı şey buydu. Twice konserinde bulunmak hem de ön sıralarda...
Sekiz numarali masaya oturup siparişlerini verdiler. Changbin Felix'in korece konuşurken zorlandığını fark ettiğinden zor bir kelime kullanacak olursa İngilizcesini kullanmaya çalısıyordu ve Felix'e göre bu çok havalıydı. Bu derece anlayışlı ve havalı bir arkadaşa sahip olduğu için Chan şanslı olmalıydı.

ChanglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin