Halisünasyon-Bölüm 4

21 2 4
                                    

Beni kendinden kurtar,
Sabahın karanlığına kalmadan.
Sis inmeden semaya,
Sirayet ediyorum yamacına.
Gönül dağarcığımda koruyorum seni,
Her geçen gün bir elzem gibi vuruyorsun.
Ey derdinden bitap düştüğüm sitâre,
Aklımdaki çizgili yüz,
Aynada izliyorum bu amansız bedeni.
Ey Allah'ım bu hayalet ben miyim?
Benim levahirim sadece belli bir iz,
Geçmişim midir bilemem..
Sana visal olmadıkça bu dönemeç,
Uçurumda sayıklıyorum.
Ayaklarım sadece yürüyor işte,
Geleceğe dair tek gün hesap etmez ki.
Rayihan gözlerimin önünde,
Burnumda tütüyor..
Sanki her an benle bütün Istanbul'u turluyorsun gibi..
Elimde simitlerle vapuru beklerim.
Ah ah hemdenim,
Bu aralar meftun bir haldeyim.
Çığlıkların sanki ölü ruhlara duvar olmuş,
Sen kendi köşende münferit olmuşsun..

Günümüz:
Aren dükkânı kapattıktan sonra erkenden o mezarlık gibi olan malikâneye geçmişti. Yüzü yaşadığı olaylardan dolayı sapsarı kesilmiş,beti benzi atmıştı. Saati cebinden çıkararak bir kere daha baktı. Kravatını fırlatarak kendini yatağa attı. Kendini odanın geniş balkonuna bıraktı ve 1970 yılından kalma kırmızı şarapı koydu. Harabe olan bahçeye yeniden göz gezdirdi. Bahçıvan işe alacaktı bahçeye. Gördüğünde ruhuna daral geliyor,eve adım atmak bile istemiyordu. Etrafa baktığında kuru dal ve karanlık haricinde hiçbir şey göremiyordu. O esnada temizlik işlerini yürüten Süheyla yine aniden izinsiz olarak odaya annesi Arya ile beraber girmişti.

Aren kadına mide bulandırıcı bir bakış atarak, gramafonda çalan eski plağını dinlemeye ve harabe,ruhsuz ve soluksuz bahçeye bakmaya devam etti.
"Bahçemiz çok güzel değil mi? Bir insan burada yaşamış olsaydı ruhunda evvelâ çiçekler açardı.."
Annesi şaraba göz gezdirerek cılız ve yaşlı bedenini,Aren'in karşı koltuğuna bıraktı. Şaraptan bir kadeh koyarak tekledi.
"Sen ne zaman bana karşı espiriler yapmaya başlar oldun.."
Aren,kendisine kin ve nefret dolu bakan kadına dönerek, tekrar bardağına şarap koydu.
"On yaşında Arya Hanım. On yaşımdan beri sizden bir şeyler öğreniyorum. Malûmunuz ki, benim örnek aldığım insanlardan birisiniz desek yeridir."

Kadın o zaman daha yüksek sesli bir şekilde gülerek ayağa kalktı. Zarif bir şekilde ellerini birbirine kavuşturarak, dördüncü parmağında takılı olan geniş ve Aren'in odası denecek kadar büyük yüzüğüyle oynamaya başladı.
Aren yüzüğe dikkat kesilerek,
"Biliyorum Arya Hanım, bu yüzük babamla evli olduğunuzun ve onun karısı olduğunuzun işaretidir. Bana ne zaman kızmış olacak olsanız, bu yüzüğü parmağınızda oynatarak otoritenin hâlâ kendi elinizde olduğunu bana gösterirsiniz. Ama şunu bilesiniz ki,
Ben babam değilim ve bundan sonra yapmış olacaklarımdan da siz sorumlu değilsiniz."

Kadın bunun üzerine adeta yüzünde şimşek çarpmış gibi,yüzünün her çehresi aniden kızardı. Alnının ortasında yer alan damar,sinirinden belirginleşmiş, gözleri sanki yanardağ patlaması sonrası çıkan lavlara benzeyecek kadar ateş kızılıydı. Aren o lav dolu gözlere bir daha baktı. Korkmuyordu ondan. Oda babasından farksızdı. Kadının karşısına geçti. Sarıdan dönme saçları, bazen ona yüzünü bile hatırlamakta zorluk çektiği annesini hatırlatırdı. Elleri ip incecik ve teni yıldızların ışığı kadar bembeyazdı. Babası ona sitârem diye hitap ederdi. Gözleri ise, ormanlarda yer alan hayat ağaçları gibi yemyeşildi. Kadın bunun üzerine Aren'in yatağına oturdu.

Güneş DoğduğundaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin