+100 yorum
+60 voteHer birimizin tek tek yemek ve içecek servisi yapıldığında babam, Fikret amca ve Harun amca aralarında havadan sudan konuşarak aynı anda yemekleriylede ilgileniyorlardı.
Annem ise gereğinden fazla sessizdi ve yemeği yerine içeceğinden yudumlarken gözleri masanın üzerindeydi.
Masadaki su bardağına uzanıp aldım. Birkaç yudum içmemin hemen ardından yanımda oturan Elvan'ın omzuma dokunmasıyla bardağı dudaklarımdan ayırıp masaya bırakarak ona döndüm.
Tek kaşımı kaldırıp asık suratı ve durgun gözleriyle baktığı yere göz ucuyla baktığımda yan yana oturan Kutay ve Dilara'nın bir sohbet içerisinde olduklarını görünce ister istemez sırıtıp tekrardan arkadaşıma döndüm.
Kıskanmıştı.
Bakışlarını oradan ayırmadan çenesiyle onları gösterip "Bu ikisi ne zaman yakınlaştılar böyle." dediğinde benden çok kendisiyle konuşuyor gibi bir hali vardı.
Umursamaz görünmeye çalışarak omuz silktim.
"Bilmem."
Elvan bana yandan ters ters bakıp "Bilsen şaşardım." dediğinde güldüm. O güldüğümü göremeden somurtarak tabağına dönmüştü ama yemeğine dokunmadan duruyordu.
İnadını bir bıraksa görecekti aslında gözlerinin önündekini.
Sessiz kalıp bir süre yemeğine odaklanıp masadaki muhabbetleri dinlemeyi tercih ettim. Aradan çok geçmeden muhabbetlerin isabet yönü Nil ve Melih olduğunda kulaklarımı kaldırıp daha dikkatli dinlemeye başlamıştım.
Babamın "Henüz okula gitmiyor diye biliyorum ben." demesiyle Harun amca başını salladı ardından "Tam kaç yaşında." diye soran Candan teyzeyle bakışlarımı yanıma kaydırdığımda bakışların Nil'e dönmesi onu utandırmış gibi ellerini yüzüne kapatmasıyla tüm masayı güldürdü.
Melih onun sarı saçlarının üzerini öpüp "Yakında beşi dolduracak." dediğinde Nil'in doğum gününün yakın bir tarihte olduğunu düşündüm.
Fikret amca "Çok tatlı maşallah." dediğinde Candan teyzenin gözleri önce bana sonra Nil'e kaydığını fark ettim. Bizi yavaş yavaş inceledi ardından şöyle dedi. "Nil Mihri'ye ne kadarda benziyor."
Benziyorduk. Çok benziyorduk. Buda içten içe annesini merak etmemi sağlıyordu. Nil dış görünüş olarak babasına benzemiyordu.
Melih daha önce boşanıp ayrılmış mıydı? Yoksa başka bir şey mi vardı?
Kaşlarımı kaldırıp ne diyeceğimi bilemezken herkes sanki bunu biliyormuş gibi başlarını salladığında annemin yüzü ifadesizdi.
Nil duyduğu şeyle ellerinin ardına sakladığı yüzünü bize gösterdiğinde dudaklarında kocaman bir gülümseme olması bunun hoşuna gittiğini belli ediyordu.
İncecik bir sesle boncuk mavilerini bana çevirip "Benziyoruz değil mi Mihri." diye sorduğunda bana sadece ismimle hitap etmesine güldüm ama bu sadece beni değil diğerlerinide güldürmüştü.
Benziyor olmamız garip bir şekilde Nil'i sevindiriyordu.
Melih'le kısa bir an bakıştık. Ardından Nil'e döndüğümde yüzünü örtüp onu rahatsız eden sarı bukleye uzanıp parmaklarımın arasına alarak çektim ve kulağının arkasına sıkıştırdım.
Başımı sallayıp yumuşak bir sesle "Benziyoruz." dediğimde Aytun amcanın "Tanımadığı insanlara bu kadar çabuk ısınmazdı. Mihri, güzel torunumun kalbini fethetmişsin." dediğini duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR CAZ GECESİ (Askıda)
General Fiction20 Ekim 2020'den beri bu platformda yayınlanıyor.