Göz alabildiğine deri kaplı ciltlerle dolu koyu maun kitap rafları, duvarlara gölgeler düşüren henüz yeni yakılmış çıtırdayan bir şömine, pencere camına doğru çiseleyen yağmur ve ara sıra düzenli bir ritimle çevrilen sayfaların sesi...
Bayılmasıyla Will'in zar zor yatağa taşıyabildiği Andrei ise ölü gibi yatıyor. Doğrusu kendisi de bu yorgunluğun üstüne bir bardak chianti ve biraz şekerleme istiyordu. Fakat Andrei'nin uyanmasına karşın uyanık kalmayı daha mantıklı bulmuştu.
Eline Andrei'nin dolabında bulduğu ucuz bir içkiyi alarak pencereden dışarıya gecenin geri kalanına bütünlük sağlayan bulutlara doğru uzunca bir süre baktı. Hepsi kararmış ve patlamaya hazır gibiydiler.
Bu bulut kümeleri belli ki çiseleyen yağmur ardından gelecek olan fena bir fırtınanın habercisiydi. Kötü hissetmiyordu. Yağmurla beraber topraktan yükselen o güzel koku, içini huzurla dolduruyordu.
Bu manzaradan bakışlarını ayırıp, elindeki içkiyi bulduğu bir masaya bıraktı ve Andrei'nin yattığı odaya yöneldi. Neredeyse elinde büyümüş çocuğun huzursuzca ,sanki bir kabus görüyor gibi, uyumasını izledi.
Ona ulaşılamayan bu iki gün içinde güçten düşmüştü. Will, Andrei'nin bu halde olmasının sebebini az çok tahmin edebiliyordu. Şayet ağzı gevşek Leo'dan bir kaç duyum almıştı.
Andrei'nin aşık olması, bir de bu aşk yüzünden başına buyruk insan öldürmesi... Üstüne adam kaçırmayı saymıyordu bile. Yüzünde muzip bir gülümseme oluştu.
Will, Andrei'nin aşık olabileceğini aklının ucundan bile geçirmiyordu. Tabii ilk aşkının ,ve muhtemelen son aşkının, onu terk etmesini de... Tamam terk etme kısmını tahmin edebiliyordu ama bunu, acısı taze bir insana söylemeye gerek yoktu.
Bu duygular onun için çok yeniydi ve kontrol etmeyi öğrenmeye de zamanı olmamıştı. Öyle ki bu ayrılık ona ağır gelmiş ve akıl sağlığı yanında bedeni dahi zayıf düşmüştü.
Will, Andrei kapıyı açtığı anda öylece kucağına yığılmasıyla öldüğünü düşünmedi dese yalan olurdu. Şayet o kadar cansız gözüküyordu ki şuan böyle rahat bir şekilde uyuması bile onun için mucizeydi.
Yetersiz beslenme ve stresten kaynaklı yükselen ateşi için alnına soğuk bez koymuş ve vücudunun geri kalanını soğuk ıslak bir bez yardımı ile silmişti.
Ardından yine aynı dikkatle onu kendi yatağına uyuması için yerleştirdi. Son olarak koluna daha iyi hissetmesi için serum takmıştı. Tabii bu süreç içinde canı çıkmıştı... Will, çocuk bakıcılığı yaşını epey geçtiğini biliyordu.
Neredeyse 2 saat olmuştu ama hala uyanmamıştı. Will, hasta yatağında yatan Andrei'den güçte olsa gözlerini ayırdı ve başucunda bulunan tekli koltuğa oturup her ihtimale karşı yanında hazır tuttuğu cep boy bir kitabı çıkarttı. Uykuya dalmamaya çalışarak elindeki kitabı okumaya başladı.
_________________________________________
AndreiAradan ne kadar vakit geçti emin değildim. Zaman kavramım zihnimi hızla terk ederken gözlerimi zor olsa bile aralamayı başarmıştım. Her şey normaldi, sakin ve sessiz... Ta ki vücudumu saran üşüme hissiyle bedenim alarma geçene kadar.
Tanrım...
Lütfen bunlar kötü bir kabus olsun. Asher... Bu olmamalıydı. Onu tutabilirdim. Eğer daha hızlı olsaydım. Daha iyi birisi olsaydım. Ben... Normal olsaydım...
Gözlerim tekrardan dolmaya başlamışken ağlamaya fırsat bulamadan sağımdan bir kitabın sayfalarının kapatılış sesini işittim.
Kendimi savunmak için yumruklarımı, sallamaya hazır hale getirirken başımı sesin geldiği tarafa doğru hızla çevirdim. Çevirmemle bana dikkatlice bakan ela gözleri görmem bir olmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Daima Bendesin ||TAMAMLANDI||
TerrorEvet, Andrei seviyordu ve çaresiz aşkına esir oluyordu. Lakin esir olduğu şeyin büyüklüğü kadar özgür olduğunu da biliyordu. Bir katilin günlüğü kitabının devamı niteliğindedir. Onu okumadan buna geçmeyin teşekkürler :) (BxB)