6. Bölüm 🍩

35.9K 451 44
                                    

16.10.2011 (Lina 7 yaşında)

Küçük bir kız çocuğu evinin önündeki kaldırıma oturmuş elinde tuttuğu kağıttan bebekleriyle oynuyordu.

İçeriden gelen kavga sesleri anne ve babasına aitti. Babası annesine bağırıp çağırıyor etraftaki eşyaları dağıtıyor hatta kırıyordu.

Küçük kız annesinin yalvarışlarını duyuyordu. Yalvarıyordu babasına "lütfen dur artık yapma!! Lina korkuyor lütfen dur!"

Babası hiç acımadan annesine vurmaya devam ediyordu. Onları dinlememeye çalıştı küçük kız. Minik elleriyle kulaklarını kapadı. Altın sarısı saçları lüle lüle önüne gelip görüş açısını kapattı.

Sesler kesilmişti. Evlerinin kapısı aralandı. Annesi çıktı evden. Gözleriyle kızını aradı, kenarda oturduğunu görünce yanına gitti ve önünde diz çöktü. Yavaşca kulaklarını kapatan ellerini tuttu. Yüzüne gelen sarı buklelerini kulağının arkasına sıkıştırdı kızının.

Küçük kız dolan gözleriyle annesini inceledi. Yemek yememekten zayıf düşmüş vücudunu, stresten genç yaşta ak düşmüş saçlarını, morluklar içinde olan kollarını. Üzüldü annesine keşke annem yerine bana vursada annemin yaraları biraz iyileşse diye geçirdi içinden. Tanrı orada kabul etti küçük kızın dileğini ama kimse bu kadar acı olacağını düşünemedi.

Annesi titreyen elleriyle küçük kızın yüzünü kavradı. Elleri gibi titrek sesiyle "Lina sen çok güçlü bir kızsın fakat annen senin gibi güçlü değil bebeğim ben artık yapamam, dayanamam anlıyor musun? " dedi ve hıçkırarak ağlamaya başladı genç kadın.

Küçük kız annesini ağlarkan görmeye dayanamıyordu. Onu nasıl mutlu edebilirim diye düşünürken aklına bebekleri geldi. Belki annesine bebeklerini verirse onu mutlu edebilirdi. Ağlayan annesine uzattı bebekleri. Yaşlı gözler ile inceledi bebekleri annesi. Eline aldı ve kalbine doğru bastırdı kızının hediyesini "Annen şimdi gitmek zorunda arkamdan ağlamak yok tamam mı anneciğim" dedi kadın. Kafasını salladı küçük kız. Ağlayıpta annesini üzmeyecekti.

Bu sözleri son sözleri oldu kadının. Son kez öptü kızını, son kez okşadı saçlarını, son kez sarıldı ona.

Daha fazla dayanamadı kadın acınası bir şekilde yaşamaya ve kızını orda bırakıp çok uzaklara gitti.

Geçmek bilmeyen birkaç günün sonunda polisler geldi eve. İntihar vakası dediler. Genç kadın artık melek olmuştu. Öyle dedi polis amcalar.

Küçük kız anlayamadı uzun süre annesinin öldüğünü. Her gece bahçeye çıkıp gelmesini bekledi. Her sabah bir umut pencereden baktı annesi geldi mi diye. Hiçbir zaman gelmedi annesi.

Zaman geçti küçük kız artık küçük değildi. Unutmaya başlamıştı annesinin yüzünü, kokusunu ve şefkatli dokunuşlarını.

Daha çok zaman geçti ve artık üzülmüyordu. Kırgındı annesine onu da yanına almadığı için.

Ve artık hiç birşey hissetmiyordu kız. Annesini düşündüğünden annesi yerinde kendi vardı artık. Aynı morluklar aynı acı gülümseme hepsi onunla aynıydı. İçinde yaşıyordu annesi. Her nefes alışında onunla yaşıyor gibi hissediyordu kız.

Kağıda damlayan siyah mürekkeplerden bir kader oluşmuştu küçük kıza. İsterse bu izleri bir leke olarak görür üstünü karalar, isterse lekelerden güzel bir resim yapardı.

Güzel bir resme çevirdi küçük kız lekeleri. İşte o zaman tattı ilk kez mutluluğu.

Mutluluk kusursuz bir kağıt değildi. Mutluluk mürekkep damlalarının oluşturduğu güzel bir resimdi.

Evett buda benden size gelsin 🙃

Gece gece depresif modumla melankolik bölüm atmak istedim. Umarım damardan gircem diye damarınızı patlatmamışımdır 😐

Toplamda 1000 okunmayı geçtik cidden inanılmaz!! yazmaya başlarken max 200 kişi okur diyordum :)

İlk bölümde babasının Linayı evden attığı sahnede "annen ne yaptıysa onu yap" demişti. Ordan beri annesine ne olduğunu anlatmam gerekiyordu hazır yazasım yokken bi geçmişe dönelim dedim.

Bu arada hikaye günümüzde geçiyor yani kızımız 2004 doğumlu.

Ben artık yatmaya gidiyorum oylamayı unutmayın ben kaçar bye bye 🐥🐥

Age play (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin