Rin, masaya oturduktan kısa bir süre sonra Isagi'nin ebeveynleriyle bu defa düzgünce tanışmayı başarmış ve isimlerini de öğrenmişti. Iyo ve Issei, kendi ebeveynlerinin aksine, gayet cana yakın ve de ilgiliydi. Belki de Isagi tek çocukları olduğu içindi, bilemiyordu ama ikisinin de oğullarına taptığı ortadaydı.
"Sanattan pek anlamam," demişti Isagi Issei ve oğlunun saçını karıştırmıştı. "Yine de onu mutlu görmek bana yetiyor."
Rin, kendi babasının ona en son ne zaman yaklaştığını bile hatırlayamıyordu. Sae çuvallamadan önce bile Rin'le yeterince ilgilenmezdi ve aradan geçen yıllarda da tamamen kopmuşlardı.
Eh, annesiyle de farklı sayılmazdı...
Rin'le, belki de gerçekten de sanatla ilgilenmedikleri için, hava durumu gibi genel konularda konuşmuş ve gerginliğinin azalmasını sağlamışlardı. Verdiği kısa cevaplara ve zaman zaman sesinin titremesine aldırmamalarına da minnettardı.
Isagi ve babası tabakları mutfağa taşırken Isagi Iyo hafifçe gülümsemişti. "Bugünkü yarışmayı kaybettiğin hâlde buraya gelmen büyük incelik." Rin'in omzunu hafifçe sıkmıştı. "Yoichi'yi gerçekten de çok önemsiyor olmalısın."
Rin, yanaklarının ısındığını hissetmiş ve birkaç defa yutkunurken gözlerinin irice açılmasını engelleyememişti. "Ş-şey..."
Kaybedince sinir krizi geçirip oğlunuzu kırdım ve önceden benden nefret etmiyorduysa bile şu anda kesinlikle etmesine yol açtığım için geldim, diyemezdi ki...
Kazağının yakasını çekiştirip masadaki bardakları aldı ve ayağa kalktı. "Ben de yardım edeyim!" Odaya dönen Iyo'ya çevirdi bakışlarını ve ses tonunu ayarlayamadığı için iyice panikledi. "S-siz oturun lütfen."
Iyo ve Issei'ye itiraz etme payı bırakmadan masadaki kirlileri, titreyen ellerine rağmen, düzgünce istifleyip mutfağa yöneldi. Orada biraz daha kalırsa yediği ne varsa kusup rezilliğine rezillik katabilir ve iyice siki tutabilirdi.
Plastik eldivenlerle bulaşık yıkayan Isagi'ye yaklaşırken titrek bir nefes almıştı. "Birlikte yaparsak daha hızlı biter."
Isagi, ona omzunun üstünden bakarken göz devirmiş ve önüne dönmüştü. "Misafirsin ve yolda da yorulmuşsundur. Odama çıkıp dinlen."
Isagi'nin odasına çıkıp dinlenmek mi? Yanaklarındaki pembelik boynuna dek inmiş, nefes almak yeniden güçleşmişti. Neyse ki kendisini toparlayana dek Isagi bulaşık yıkamaya odaklanmıştı.
"Sadece bir saatlik yolun işimi bitireceğini mi sanıyorsun?"
Isagi, pes edercesine omuzlarını düşürdü ve yıkadığı bulaşıkları kurulamayı Rin'e bıraktı. Şu anda Rin'in inatçılığıyla uğraşabilecek durumda değildi. Yarışma için günlerce çok az uyuyup parmakları mahvolana kadar çizim yapmış ve bolca eser incelemişti. Isagi, öylece yığılıp kalmadığına şaşırıyordu aslında çünkü çok ama çok yorgundu...
"Yanında eşofman getirdiğini umuyorum," derken son çatalı yıkamış ve Rin'e uzatmıştı. "Kıyafetlerimin sana uyma ihtimali yok."
Rin, kendisinden bir yaş küçük olduğu hâlde ondan çok daha uzun ve de yapılıydı. Yurtta birkaç defa Rin'in kazaklarını giydiğinde içlerinde kaybolmuştu...
Rin'in turkuaz rengindeki gözleri şokla irileşmiş, ince dudakları hafifçe aralanmıştı. "Gerçekten de kalmamı istiyor musun?"
Isagi, eldivenleri asıp Rin'in ensesine şaplak attı. "Sorumu tekrarlatma."
Isagi, yorgunluktan sızlayan gözlerini ovalayıp ısırarak mahvettiği alt dudağını yine ve yeniden kemirdi. Açken bira ve şarap içtiği için midesi hâlâ bulanıyordu ama üstesinden gelebilirdi. Yatağına uzandığı anda sorunlarını en azından bugünlük iteleyecek ve uyuyacaktı.
Rin'in beline dolanan kolunu hissedene kadar neredeyse halıya çakılacağını fark edememiş, ona yarışmayı şansa kazandığını söyleyen tüm piçlere lanet etmişti. Vücudunda ağrımayan tek bir zerre bile yoktu ve üstüne mental açıdan da yıpranmıştı...
"İyi misin?" diye sorarken sesindeki endişeyi gizleyememişti Rin. "Annenleri çağırmamı ister misin?"
Isagi, boğazına yükselen safrayı yutup Rin'in koluna tutundu ve başını hafifçe iki yana salladı. "Çok yorgunum sadece." Tezgaha yaslanıp yanaklarını tokatladı. "Bir hafta boyunca uyumak istiyorum."
Rin'den biraz uzaklaşıp yüzünü soğuk suyla yıkarken Rin'in kolu onu tekrar sarmalamış, nabzını hızlandırmıştı. Aralarında ne geçerse geçsin Rin'in onunla fiziksel temas kurmasından hoşlanıyordu çünkü çocuğun normal şartlarda birilerine dokunmaya katlanamadığını biliyordu.
Isagi, yürüyebilecek hâle gelince annesiyle babasına iyi geceler diledi ve zaman kaybetmeden Rin'le odasına giden merdivenleri tırmanmaya başladı. Rin, onun zorlandığını görünce bu defa kucağına almak için kollarını dolamıştı. Isagi de birkaç saat önce gebermesini haykırmamışçasına ona sokulup ciğerlerini Rin'in kokusuyla doldurmuştu.
"Sağdan ikinci oda," derken sesi boğuk çıkmıştı çünkü yüzünü Rin'in göğsüne gömmüştü. Fırsatını bulmuşken ona yakın olmanın tadını çıkarmakta hiçbir sakınca görmüyordu.
Rin, zordu. Yarışmalardan ya da Ego'yu etkilemekten çok, çok daha zor...
En nihayetinde yatağına ulaşınca Rin'i isteksizce bırakıp gözlerini kırpıştırdı. "Sana yatak hazırlamaya mecalim yok."
Rin, onu şaşırtarak yatağın kenarına oturmuş ve elini Isagi'nin alnına koymuştu. "İlk defa aynı yatağı paylaşmış olmayız." Elini çekip sırt çantasına eğilirken "Ateşin yok," diye gevelemişti.
Isagi, bir ay önce Rin'le korku filmi izledikten sonra korktuğunu bahane ederek onunla beraber uyusa da şimdiye dek o olay hiç yaşanmamış gibi davranmışlardı. Rin'in onunla uyumaktan hoşlandığını sezmişti ama sınırlarını zorlayıp işleri garipleştirmekten çekinmişti.
Isagi, Rin üstünü değiştirirken gözlerini kapatsa da oda karanlığa gömüldüğü hâlde yanında hareketlilik hissetmeyince tek gözünü açmıştı. Rin, yatağın kenarında oturuyor ve bir yandan da saçını çekiştiriyordu.
Isagi, sızlayan uzuvlarına rağmen doğrulup Rin'e arkadan sarıldı. Şu noktada Rin'in onu itmeyeceğini ya da sinirlenmeyeceğini biliyordu. "Sorun ne, Rin?"
Rin, omuzlarını düşürdü. "Sorunun ne olduğunu ikimiz de biliyoruz, Isagi." Başını hafifçe yana çevirdi. "Sözcüklerle aram berbat. Düşüncelerimi toparlayamıyorum."
Isagi, Rin'in yanağını şefkatle okşarken içindeki acının azaldığını hissedebiliyordu. "Göstermeye ne dersin? Sonuçta, eylem adamısın sen."
Rin, sanki hayatı boyunca bu cümleleri duymayı beklemişçesine aralarındaki boşluğu kapattı ve Isagi'nin dudaklarını öptü. Isagi dudaklarını aralayıp yanaklarını avuçlayınca da onu tekrar öptü.
Rin'in kafası hâlâ karışık, ruhsal dengesi yerlerdeydi ama ne istediğini biliyordu. Hak etmediği, yetersiz zavallının teki olduğu hâlde Isagi'yi istiyordu.
Özür dilerim, demeye çalışıyordu Isagi'yi beceriksizce öperken. Söylemeye çalıştığım o değildi. Senden nefret etmiyorum.
Sorun değil, demeye çalışıyordu Isagi de ona karşılık verirken. Ben de senden nefret etmiyorum.
Isagi, Rin'e aşıktı ve günün sonunda bu şekilde öpüşebildikleri sürece Rin'in çocuksu triplerine de yersiz hakaretlerine de katlanabilirdi.
bittiği gibi atıyorum, mantık hatası varsa da idfc

ŞİMDİ OKUDUĞUN
dumb dumb || blue lock
Fanfiction"senden nefret etmem eylemlerine karışamayacağım anlamına gelmez." → itoshi rin x isagi yoichi ← × üniversite × çoğunlukla texting [041222 - 050123] [tw : ilk türkçe rinsagi]