2.2

2.8K 330 640
                                        

Rin, Sae'nin tabiriyle, hayal gücünden ve çarpıcı renkler oluşturmaktan yoksundu. Elbette ki çizim tekniği kusursuzdu ama soyut çalışmalarda beklenen yaratıcılığı tuvale aktaramıyordu çünkü kötümserliğe yakın bi' gerçekçiydi. Önüne koyulan nesneleri orijinalinden bile daha orijinal duracak şekilde çizebilirdi ama sıfırdan bi' şey yaratamazdı.

Isagi, onun tam tersiydi. Çizim tekniklerinde o kadar da iyi değildi, hatta yılın başında vasatın biraz üstündeydi, ama yaratıcıydı. Hiç kimsenin akıl edemeyeceği renk kombinasyonları oluşturuyor, çılgın soyutlamalar yapıyordu. Rin'in göz renginden esinlendiği tablosu da sınırsız hayal gücünün dışa vurumuydu.

Rin, akademiye Isagi'den bir yıl geç başlasa da yılın başında Isagi'nin ilgisini çekecek kadar iyiydi. Isagi, arsız ve öğrenmeye aç tabiatıyla Rin'i izlemekten çekinmemişti. Sürekli Rin'in dibine girip fırça ve kalemi nasıl kullandığını incelemiş, hatta onunla yoga bile yapmıştı. Rin, onu sürekli itip azarlasa da Isagi onu asla salmamıştı.

"Şu anda en iyi sensin," demişti bir defasında. "Yani, sözde kötü adam tavırlarını bırakıp şu tekniği biraz daha göster."

Rin, hayal kırıklığına uğrasa da yansıtmamayı başarmıştı çünkü o ana kadar Isagi'nin daha önceki karşılaşmaları yüzünden kendisiye ilgilendiğini sanmıştı. Sonrasında da Isagi'nin sınıftaki ve üst dönemlerdeki dehalarla da takıldığını görüp iyice sinirlenmiş, o lanet gözlerini sadece kendisinin üzerinde tutmasını sağlamaya karar vermişti.

Rin, dizlerinin üstüne uyuyan çocuğu hiç kimsenin dokunmasına izin vermediği karakalem çizim defterine aktarırken Isagi'nin aniden uyanmamasını ummaktan başka hiçbir sikim yapamazdı. Defterdeki çizimleri görürse Rin'in ucube ve takıntılı olduğunu düşünebilirdi çünkü tüm tamamı onunla ilgiliydi.

Rin'in akademiye kabul edilmesini sağlayan tabloda bile Isagi'den kırıntılar vardı...

Isagi'nin yanağı dizine sürtününce çizimi tamamlamayı sonraya bırakıp defteri kapattı ve elini koyu renkli tutamlara daldırdı. Üç gün boyunca neredeyse hiç uyumadan yarışma için çalışmış, doğru düzgün yemek bile yiyememişlerdi ama Rin hiç de yorgun ya da tükenmiş hissetmiyordu. Isagi'yle zaman geçirmek, son zamanlara dek kabullenmeye yanaşmasa da, canlandırıcı ve eğlenceliydi.

"Sonuçlar açıklandı mı?" diye sorarken altları mor halkalarla kaplı gözlerini aralamıştı Isagi. "Kazandık mı?"

Rin, gülmemek için alt dudağını ısırdı ve eğilip Isagi'nin alnını öptü. "Sonuçlar açıklanmadı ama kazanmama ihtimalimiz yok." Isagi başını yana çevirince dudaklarına nazik bi' öpücük kondurdu. "O saçma sapan renk kombinasyonların işe yaramalı."

Isagi doğruluktan gözlerini ovalamış, uyku sersemliğinden kurtulur kurtulmaz da kararlı gülüşlerinden birini takınmıştı. "Senin de şu aşırı ciddi çizimlerin işe yarar sanırım."

Bu defaki yarışmanın teması kedilerdi ve Rin, beş saatlik çabalarının ardından Ego'ya sundukları eserden memnun kalmıştı. 

O beş saat boyunca Isagi'yle birbirlerine üstünlük taslayıp biraz atışsalar da işleri bitince buldukları ilk kuytu köşeye sıvışıp öpüşmüşlerdi. Üstlerine, ellerine ve biraz da yüzlerine sıçrayan boya ikisinin de umrunda olmamıştı.

Rin, kendini tutamıyordu artık. Aylarca nefretin altına itelediği hisler taşıyor, hissedilmeyi talep ediyorlardı. Neyse ki Isagi anlayışlıydı. Hem de geçen günkü rezil mesajlarını yüzüne vurmayacak kadar anlayışlı...

Isagi, acı bi' kahveyle dönünce Rin'in ateşini kontrol etmişti o gün ve sakat eline aldırmadan ıslak bezle yüzünü silmişti. Rin, alkol tüketmeye alışkın değildi ve her ne kadar votkayı kolayla karıştırsa da midesi çok kötü bulanmıştı. Isagi, onunla gece boyunca ilgilenip sıkıca sarılmasaydı hastalanırdı kesinlikle.

Rin, düşünmeyi kesti ve Isagi'nin pamuksu yanağını öpüp belini kavradı. "Sonuçları beklerken yemek yiyelim."

Isagi, dudaklarını büküp Rin'in elini okşadı. "Yüzümü yıkamalıyım. Önden in istersen."

Rin, göz devirip dilini şaklattı. "Sanki birkaç dakika geç inersem açlıktan bayılırım."

Isagi, Rin'den bi' öpücük çalıp sızlayan belini ovalaya ovalaya odalarındaki banyoya girip yüzünü yıkadı. Sonuçlar açıklandıktan sonra Rin'e sarılıp saatlerce uyumak istiyordu. Rin, belli etmediğini zannetse de, en az kendisi kadar yorgundu ve şimdiye kadar dayanabilmesi bile mucizeydi.

Ortak yemekhaneye inerken Isagi'nin sargılı elini nazikçe kavrayıp öyle yürümüştü Rin. Dikkatsiz piçlerin Isagi'ye toslayıp yarasının iyileşme süresini uzatmasını istemiyordu. Neyse ki çizim yaptığı elini mahvetmemişti. Aksi takdirde yarışmada acı çekerdi.

"Yoichi, Rin-chan!" İkiliye el sallayan Bachira keyifle gülüyordu. "Bizimle oturun."

Rin, birkaç gün öncesine dek Isagi'yle bile aynı masada oturmazdı ama artık ondan uzak durmaya katlanamadığı için arkadaşlarına tahammül etmeyi öğrenmeye başlamıştı. Isagi'yi onlardan uzaklaştırmaya hakkı yoktu ve Isagi'yle odalarının dışında da zaman geçirmek istiyorsa konfor alanın dışına çıkmalıydı.

Neyse ki Hiori, Nanase ve Kurona sessiz tiplerdi. Bachira da Rin'e pek sataşmıyor, daha çok Chigiri ve Kunigami'yle laflıyordu.

Yemeklerini yerken Bachira'nın anlattığı şeylere gülen Isagi'ye kaymıştı Rin'in ilgisi. Isagi'nin kıvrılan dudakları, gözlerindeki ışıltı, yanaklarında beliren şirin pembelik... Rin, ona doya doya bakabilmeyi seviyordu. Önceleri yakalanma korkusuyla sürekli bakışlarını kaçırır ya da kavga çıkarırdı.

"Cilasız mücevherler," diyen tanıdık ses yemekhaneyi doldurunca herkes sessizliğe gömüldü ve geniş ekranda beliren Ego'ya odaklandı. "Sonuçları on dakika içinde sergi salonunda açıklayacağım."

Rin, aceleyle kalkan Isagi'nin beline sarılıp onu geri oturttu. "Bekle de kalabalık yatışsın. Bir değil, on dakika dedi."

Isagi, çıkışa yönelen arkadaşlarını süzse de Rin'e odaklanıp omuz silkmesi uzun sürmemişti. "Pekâlâ."

Ortalık sakinleşince yine el ele çıktılar yemekhaneden ve kısa bir yürüyüşün ardından onlarca birinci sınıf öğrencisinin heyecanla doldurduğu seri salonuna geçtiler. Bazı üst sınıf öğrencileri ve jüri üyeleri ön tarafta otururken yarışmacı konumundakiler ayaktaydı.

"Sanırım hepiniz buradasınız," diyen Ego sahnenin ortasındaydı ve delici bakışlarını gezdirirken yüzünde şeytani bir gülüş vardı. "Lafı fazla uzatmadan kazanan ikiliyi duyuracağım."

Rin, sahnede üstü örtülü hâlde duran tabloya ilerleyen Ego'yu izlerken bir anlığına nefes alamamış ve Isagi'nin elini sıkmıştı. Isagi de gergindi ama Rin'i rahatlatmak için kocaman gülümseyip parmaklarını Rin'inkilere geçirerek onu rahatlatacak gücü bulabilmişti.

Örtü kalkarken Rin'in kalbi göğüs kafesinin içinde dans etmiş, vücudu adrenalinle dolmuştu. Isagi de ondan farksızdı ve heyecandan yerinde duramıyordu.

"Isagi Yoichi ve Itoshi Rin," derken ikiliye dikmişti gözlerini Ego. "Hiç de fena değil."

Kalabalıktan farklı sesler yükselmiş, tüm ilgi onlara yönelmiş, canlı yayın yapan basın mensupları onları çekmeye başlamıştı ama Rin için sadece Isagi vardı. Yanakları mutluluktan kızaran, gözleri cayır cayır yanan Isagi.

Isagi'nin belini kavrayıp eğildi ve tüm dünyanın gözü önünde sevdiği çocuğu öptü.

yine aşırı uzuyordu, o yüzden ikiye böleyim dedim ve diğer bölüm de düz yazı (:

zaten genel olarak düz yazılı bölümlerden şikayetçi değilsiniz sanırım-























dumb dumb || blue lock Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin