"Biz geldik." Taehyun kapıdan girer girmez kaskını solunda kalan masanın üzerine bıraktı ve kenara çekilerek Beomgyu'nun geçmesi için yer açtı. "Haerin büyük ihtimalle odasında uyuyordur, soldan ikinci oda." Beomgyu kapıyı arkasından kapatırken Taehyun çenesiyle merdivenleri işaret etti ve Beomgyu hiçbir şey söylemeden merdivenlere yöneldi.
Adımlarını yavaş ve sersemce atıyordu çünkü aklı başka şeylerle meşguldü. Taehyun gibi şeylerle... Taehyun'un insanları kendine çeken bir gücü vardı. Kendisi bunun farkında gibi görünmüyordu ancak Beomgyu bunu sadece beraber geçirdikleri pek de uzun sayılmayan yolculukta bile fark edebilmişti. Onun açısından edilmeyecek gibi değildi. İnsanı afallatıyordu ve Beomgyu bunu sinir edici buldu. Fazlasıyla sinir edici...
Merdivenler son bulduğunda önüne çıkan ilk odaya girdi ve daha odanın içine bakmadan neşeyle "Ben geldim!" diye bağırdı. Bağırdı ancak bir cevap alamadı çünkü odada kimse yoktu. Ayrıca odanın Haerin'a ait olmadığını anlaması da pek uzun sürmedi.
Çıkmak yerine kalmayı ve biraz bakınmayı tercih etti. Yaptığının doğruluğu tartışılırdı ancak bunu umursamadı. Gri ve beyazın hakim olduğu odada adımlamaya ve etrafını izlemeye başladı. Duvarlardaki tablolara ve fotoğraflara baktı. Fotoğrafların çoğunda Haerin ve Taehyun vardı. Bir iki tanesinde ise yeni tanıştığı Soobin, Taehyun ve ikisinin yanında henüz tanımadığı biri vardı.
Tablo ve fotoğrafların yanında grup posterleri ve duvar halısı da vardı. İki üç tane plak duvara asılmış ve onların yakınlarına boyanmış birkaç CD yapıştırılmıştı. Oda düzenliydi ve bu dekorlarla beraber güzel bir havası vardı.
Gözüne çarpan tütsülerle kaşları hayretle havalanırken, masaya doğru ilerleyeceği esnada odanın kapısı açıldı ve Taehyun onu fark etmeden üzerindeki tişörtü çıkartmaya çalışarak içeri girdi. Siyah tişört yeri boyladı ve Beomgyu Taehyun'u çıplak gördüğü için eliyle gözlerini kapadı.
"Senin burada ne işin var?" Taehyun şaşkınlıkla konuştuğunda Beomgyu aceleyle açıklama yapma gereği duydu. "Hyung odaları karıştırdım."
"Soldan ikinci odanın neresini anlamadın çilli?"
"Çıkıyorum hemen."Gözü kapalı olduğu için kapıyı bulmaya çalışırken bir iki kez masaya ve masanın ardından odadan çıkacağı esnada kapının önünde dikildiğini bilmediği için Taehyun'a çarptı.
"Gözün kapalıyken kapıyı nasıl bulmayı düşünüyorsun?"Bıkkınlık dolu bir nefes işitti ve ardından elleri Taehyun tarafından tutulup gözlerinden uzaklaştırıldı.
"İlk kez mi soyunan biri görüyorsun sanki." Taehyun bıkkınlıkla konuşurken dolabına doğru ilerleyip içinden yeni bir tişört alıp üzerine geçirdi ve Beomgyu'nun yanına geri döndü."Ben gideyim o zaman." Beomgyu çıkacağı esnada kolundan tutup durdurdu ve kendine döndürdü.
"Odamdan bir şey çalmadığını nereden bileceğim?"Beomgyu birkaç saniye Taehyun'un ciddi olup olmadığını anlamak için boş bakışlarla yüzüne baktı. Taehyun'un gayet ciddi olduğunu anladığında ise gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Ne çalacağım odandan bir şey yok ki." Sırıttı. Sırıtışı korkunçtu ve insanın tüylerini ürpertiyordu.
"Odamı inceledin yani?"
Beomgyu'ya bir adım daha yaklaştı ve dik dik suratına baktı. Gözlerini kaçırmak istese de ilginç bir şekilde başaramıyordu. Bu yüzden ne Taehyun'dan ne de onun korkunç bakışlarından kaçamadı. Bakışları öyle dikti ki sanki karşısındaki kişinin ruhunun içini görmeye ya da ruhunu delik deşik etmeye çalışıyor gibiydi."Etrafta olan şeylere ithafen söyledim onu. Ciddiyim hiçbir şey çalmadım artık gidebilir miyim?" Bir süre cevap vermeden bakmayı sürdürse de kafasını salladı ve Beomgyu odadan çıkamadan kapı bir kez daha açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stacy's brother • taegyu
Fanfiction"eger yalnızsan, gelip benimle birlikte yalnız ol."