"İn bakalım." Beomgyu'nun kaskıyla derin bir mücadele içinde olduğunu görünce yardımcı olmak için önüne geçti ve kaskı çıkarıp motorunun koluna astı. "Teşekkür ederim." birbirine karışmış saçlarını düzeltti ve Taehyun'a baktı. "Kaskı çalmazlar mı?"
"Çalmazlar."Motorun anahtarını cebine attı ve eliyle Beomgyu'ya öne geçmesi için işaret verdi. Birlikte markete gelmişlerdi. Daha doğrusu gelmek zorunda bırakılmışlardı. Haerin okuldan izin alıp erken çıktığı için onlar eve gelene dek evde eksik olan şeylerin listesini atmış ve mecburen ikisini de markete gitmek zorunda bırakmıştı. Beomgyu durumdan şikayetçi değildi, sadece biraz kırgın hissediyordu.
Taehyun'un önüne geçmektense yanından yürüdü ve markete girdi. "Ne almamız gerekiyormuş?" Taehyun yandan alışveriş arabasını aldı ve telefonunu çıkarıp Beomgyu'ya uzattı. Beomgyu bön bön bir telefona bir Taehyun'a baktığında ise Taehyun göz devirdi. "Şifre 2578"
Sayıları teker teker tuşladıktan sonra kilidin açılışını ve önüne kendisiyle Taehyun'un birlikte çektiği fotoğrafın çıkışını izledi an be an. Şaşkınlıkla Taehyun'a baktı. "En son buna mı bakıyordun?" dedi. Fotoğraf Haerin'e hediye almak için birlikte alışverişe çıktıkları gündendi. Beomgyu kaşla göz arası Taehyun'u yakalayıp kendisiyle fotoğraf çekinmeye zorlamıştı. Fotoğrafta Taehyun Beomgyu'ya bakıyor, Beomgyu ise kocaman gülümsüyordu. Taehyun'un kendisine baktığını yeni fark etti.
"Haerin'in attığı listeyi açacakken bu açılmıştı öyle kalmış herhalde." dedi ve alışveriş arabasını sürmeye başladı. Beomgyu da peşine düştü. "Yumurta almamız gerekiyormuş." Taehyun kafasını sallayıp sol tarafındaki reyona girdi. "Sizin ev neden hep müsaiy oluyor hyung?" alışveriş arasında oluşan sessizlik ve ciddi ortamdan rahatsızlık duyduğu için konuşma başlatmaya çalıştı.
"Annemle babam çalışıyor." Taehyun yumurtaların hemen önüne çıktı ve bir kutu aldıktan sonra alışveriş arabasının içine bıraktı. "Şimdi?"
"Çikolata." Araba bu sefer de geldikleri yönün tersine döndü ve orada ilerlemeye başladılar."Ailenle aran nasıl?" Taehyun çok kısa bir süreliğine ona bakıp kafasını çevirdi. "Pek anlaşamayız."
"Seni üzüyorlar mı?" Çikolata reyonuna vardıklarında Beomgyu öne atılıp Haerin'in sevdiği çikolatayı aldı ve sepete attı. "Haerin'i üzüyorlar." dedi Taehyun kısık sesle."Sanırım portakal almalıyız." listenin fotoğrafını büyüttü ve yazıyı okumaya çalıştı. "Evet portakal yazıyor." Taehyun'la zaman geçirmeyi seviyordu bu yüzden alışveriş hiç bitmesin istedi. Çünkü bu günden sonra eskisi gibi yakın olmayacaklarını biliyordu, Taehyun bunu yüzüne karşı söylemişti. Hatırlayınca yine üzüldü.
"Ne oldu?" dalgın dalgın yürüdüğü esnada Taehyun'un sorusuyla başını kaldırıp ona baktı. "Hm?"
"Suratını astın."
"Dalmışım."Taehyun inanmasa da üstelemedi ve yürümeye devam etti. İçten içe kendisiyle ayrı bir mahkemedeydi. Yeonjun'un haklı olduğunu biliyordu. Kelimesi kelimesine haklıydı ancak yine de korkularına engel olamıyordu. "Hyung." duygularıyla boğuşmasına neden olan çocuğun sesini duyunca ona baktı. "Efendim?"
"Yarından itibaren beni almana gerek yok otobüsle giderim."Taehyun'un uzak durmak istediğini biliyordu ve buna engel olamazdı. Olmak istemezdi de.
"Portakallar şurada." Beomgyu yanından ayrılıp önüne geçti ve portakalların olduğu reyona yöneldi. Taehyun ise bir şey diyemeden onu takip etmekle yetindi.
**
Bilinmeyen Numara: selam cilli
beomgyu: hyung??
numara mı degistirdin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stacy's brother • taegyu
أدب الهواة"eger yalnızsan, gelip benimle birlikte yalnız ol."