28

1.7K 215 29
                                    

haerin: hallettin mi

taehyun: bitmek üzere

haerin: acele et biraz
beomgyu tepemde mızmızlanıp duruyo sıkıldı sen yoksun diye

taehyun: tamam az kaldı dayan biraz daha

haerin: tamam

**

"Yeonjun hyung da yok zaten, sıkıldım ben sizden." Beomgyu sıkıntıyla kendini koltuğa bıraktı. "Biz neyine yetmiyoruz pardon?" Haerin'in ters bakışlarına maruz kalırken sevimli gözükmeye çalıştı. "Yetiyorsunuz canım ama ben onları da özledim." Haerin inanmadığını belli eden bakışlarla ona baktıktan sonra göz devirdi ve Sky'ın arkasından dolaşıp kollarını beline, başını da omzuna yasladı. "Akşam için yemek görevinin Sky'da olması çok korkunç değil mi? Hep beraber bir hastane datei yaparız artık."

Mark arkasında Eunchae'yle birlikte mutfağa girerken, Sky elindeki kepçeyi ona doğru salladı. "İstersen yemek olmadan önce yollayalım seni hastaneye." Sky'ın keskin bakışlarına gülerken ellerini teslim olurmuş gibi iki yanda açtı ve Beomgyu'nun yanına oturup Eunchae'yi de kendi yanına çekti. "Niye somurtuyor bu?" Beomgyu sanki orada değilmiş gibi sorusunu Haerin'e yöneltirken, Haerin kafasını kaldırdı ve onlara döndü. "Abimle Yeonjun hyung alışverişe birlikte çıktı da onu almadıkları için somurtup duruyor."

Mark kafasını sallayıp Beomgyu'ya baktı ve yanağını sıktı. Bunu yapmayı seviyordu. Sonrasında Beomgyu'nun bir de bu yüzden söylenmeye başlamasını da seviyordu. "Beomgyu telefonun çalıyor!"

Soobin üst kattan avazı çıktığı kadar bağırdığında hepsi yerinde sıçradı ve Mark gözlerini devirip bağırarak karşılık verdi. "Böğürme be!"
"Aşağı getirtme beni!"

Soobin tekrar bağırdığında susmayı tercih etti ve ağzında fermuar varmış gibi kapatma hareketi yaparak arkasına yaslandı. Bu sırada Beomgyu ona gülerken yerinden kalkıp merdivenlere yöneldi ve ikişer ikişer çıkmaya başladı. İçten içe telefonunu üst katta unutmak gibi bir aptallık yaptığı için kendisine söyleniyordu. Merdivenler son bulduğunda odasının kapısını açtı ve komodinin üzerinde hala çalmakta olan telefonu aldı.

sevgilim🤍 arıyor...

Ekranda gördüğü isimle gülümserken aramayı yanıtladı. "Güzelim ne yapıyorsun?" arkasından kalabalık ve dalga sesleri geliyordu. "Oturuyordum da sen neredesin?" merakına yenik düşerek sorduğunda Taehyun birkaç kez öksürdü ve arkadaki sesleri bastırmaya çalıştı. "Sahildeyim." Kaşları çatıldı.
"Alışverişe gitmiyor muydunuz?"
"Gittik."
"Ee sahilde ne işiniz var?"

Birkaç saniye sessizlik oluştu ve hattın öbür ucundan Yeonjun'un sesi duyuldu. Ne söylediği anlaşılmıyordu ama sesin ona ait olduğu belliydi. "Buraya gelmen lazım." dedi Taehyun rahat duyulabilmesi için sesini biraz yüksekte tutarak. "Sahile mi?"
"Hmhm."
"Niye ki?"
"Güzelim gel sen."
"İyi peki, geliyorum."

Hiçbir şey anlamamış olsa da uzatmadan telefonu kapattı ve akşama doğru rüzgara teslim olan havayı hesaba katarak yanına hırkasını alıp aşağı indi. Haerin onu izliyordu. "Nereye?" dedi meraklı bakışlarla. "Taehyun hyung çağırıyor da sahile gidiyorum." Haerin'in ardından Mark da merakla ona bakmaya başladı. "Sahile mi?" Beomgyu kafa salladı. "Dikkatli git."

Sky sadece dikkatli olmasını söylerken Beomgyu "Tamam." diye karşılık verdi ve evden çıktı. Sahil pek uzakta sayılmazdı. Yürüme mesafesiyle kaldıkları eve on dakika uzaklıktaydı. Güneş batmaya başlamıştı ve tahmin ettiği gibi rüzgarlıydı. Alçılı olmayan koluyla zor da olsa bir şekilde hırkayı omuzlarına attı ve adımlarını hızlandırdı. Taehyun'u bekletmek istemiyordu. Adımları gittikçe hızlanırken bir iki adımın ardından uzaktan Yeonjun'un ona doğru geldiğini gördü ve el salladı. Yeonjun da onu fark edip gülerek el sallarken yanına ulaştı.

"Hyung ne yapıyorsun burada?" elindeki dolu poşeti kaldırarak salladı. "Marketten dönüyorum." şüpheliydi çünkü sahilde onun sesini duyduğuna emindi. "Taehyun hyung nerede?" ağzını aramak için sorduğu soruya "Sahile geçti seni bekliyor." cevabını aldığında Yeonjun'un yalan söylemediğine emin oldu ve kafa salladı. "Ben eve geçiyorum sen de Taehyun'u çok bekletmeden yanına git." Beomgyu tekrar kafa salladığında Yeonjun uzanıp saçlarını karıştırdı ve Beomgyu'nun geldiği yola gitmeye başladı.

Birkaç saniye arkasından baktıktan sonra önüne döndü ve sahile ilerlemeye devam etti. Ardından çok geçmeden sahile ulaştı ve Taehyun'u aramaya başladı. Parmak arası terliği kumlara batarken, sıcak kumlar içini yumuşattı ve bu sırada omzu dürtüldü. "Beni mi arıyorsun?" Arkasını döner dönmez Taehyun'u görünce gülümsedi. "Hayır sevgilimi arıyordum."
"Hm, sanırım bulamadın. Yardım etmemi ister misin?"

Düşünür gibi yaptı. "Sanırım kendim halledebilirim teşekkürler." Taehyun gülerken öne uzanıp Beomgyu'nun dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı ve geri çekildi. "Niye geldik sahile?"
"Sevgilime sürpriz yapmak istedim." Kalbi hızlandı. "Sürpriz mi?" Taehyun başını salladı. "Evet."
"Ne sürprizi."

Taehyun gülerek Beomgyu'yu tuttu ve geldiğinden beri fark etmediği sürprizi görmesi için bedenini yana doğru çevirdi. "Çok da olaylı bir şey değil aslında, birlikte piknik yapalım dedim." Beomgyu'nun yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti ve Taehyun'a baktı. "Piknik benim en sevdiğim şey." bunu biliyordu. Beomgyu Taehyun'un kendisi hakkında pek fazla bilgi sahibi olmadığını sanıyor olsa da Taehyun onun hakkında oldukça fazla şey biliyordu aslında.

"Oturalım hadi." Beomgyu'yu piknik örtüsüne doğru yöneltti ve bir iki adım sonrasında örtüye vardıklarında, önce onu oturttu ardından kendisini oturdu. Sonra Beomgyu'nun omzundan düşecek gibi duran hırkasını düzeltti ve ona baktı. "Çok güzelsin." dedi gözlerinin içine bakarken. Rüzgar Beomgyu'nun saçlarını uçururken, Taehyun önündeki manzara yüzünden büyülenmiş gibi hissediyordu. Biraz ötelerinde güneş yok olmak üzereydi ve gittikçe gözden kayboluyordu ancak bu umrunda bile olmadı. Tam önündeki manzara güneşin bile ihtişamının önüne geçiyordu çünkü.

Beomgyu gülümsedi. "Sen asıl kendine bir bak." dedi ve ardından ekledi; "Ne kadar güzel olduğundan haberin var mı senin?" Taehyun da gülümsedi. "Ne yersen o olursun teorisi doğrudur belki de." dedi gülerken. "Belki de."

Sonra kısa bir anlığına sessizlik oldu. Taehyun gözlerini Beomgyu'dan çekmeden elini tuttu ve dudaklarına götürüp avucunun içini öptü. "Seni seviyorum." dedi ardından. Bunu her söylediğinde ilk söylediği andaymış gibi hissediyordu. "Sana aşığım." diye ekledi hemen sonrasında. Aşk kelimesini yetersiz buluyordu. İçinde açıklayamadığı pek çok his vardı ve hepsini aşk kelimesinin içine sığdırmak yeterli değildi. Daha fazlasına ihtiyacı vardı ancak bulamıyordu. Beomgyu'nun gözlerinden geçen parıltıyı izledi an be an. Güneşi kıskandırdığı yetmiyormuş gibi yıldızları da kıskandırıyordu gözleriyle.

"Ben de sana aşığım...sevgilim." gülümsedi. Beomgyu olmadan bu zamana dek nasıl yaşadığını bilmiyordu. Onun varlığı kalbini attırıyordu ve Taehyun'a yaşamak için bir sürü neden veriyordu. Beomgyu güzeldi, akıllıydı, sıcaktı ancak en önemlisi Taehyun'un nefesiydi. Onsuz nefes alamıyordu. Belki de on dokuz yaşında birine göre bunlar abartılı cümlelerdi ancak Taehyun böyle hissetmiyordu. Abartı bir yana, bunlar yeterli bile gelmiyordu.

"Sevgilin." dedi fısıldayarak. Beomgyu kafasını salladı. "Sevgilim." Taehyun uzanıp dudaklarını birleştirdi. Rüzgar tatlı tatlı eserken, hava tamamen karanlığa gömüldü ve yıldızlar daha çok parlamaya başladı. Elleri Beomgyu'nun yanaklarına yerleşti. Şampuanının kokusu rüzgar estikçe burnuna geliyordu ve mayıştırıyordu. Dudakları sıcaktı ve kalbini ısıtıyordu. Elini Taehyun'un ensesine attı ve onu kendine daha da yakınlaştırdı. Aceleci öpüşüne ayak uydurdu ve Taehyun nasıl yönlendirirse öyle karşılık verdi.

Taehyun'u seviyordu. Onunla hiçbir şey yapmadan oturmayı, bir yerlere gitmeyi, atışmayı, gülüşmeyi, öpüşmeyi, sarılmayı ve daha bir çok şeyi delicesine çok seviyordu. Henüz on sekiz yaşındaydı ancak her şeyini bulmuş gibi hissediyordu. Elini tutabilecek kadar yakınındaydı her şeyi. Çekip öpebilecek ve sarılabilecek kadar yakınında. Bir anlığına gülümserken Taehyun geri çekildi ve Beomgyu'yu gülüşünden öptü.

Söylediği gibi,

Taehyun Beomgyu'nun her şeyiydi, Beomgyu ise Taehyun'un nefesi.
Birisi gece yarısında yağan yağmurdu, diğeri güneş ışığı.

stacy's brother • taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin